Trabzon Çaykaralı Orhan Tekeoğlu… 1983 yılında Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon Bölümü’nden mezun oldu. Ardından Anadolu Ajansı ekonomi servisinde göreve başlayan Tekeoğlu, Türkiye’nin ilk borsa muhabirlerinden. Bir dönem Ekonomi Muhabirliği Derneği başkalılığını da yürüttü. AA Ekonomi Servisi yöneticiliğinden Sabah bünyesinde kurulan Liberal bakış gazetesine geçen Tekeoğlu, bir yıl sonra Milliyet’e geçti. Burada 11 yıl borsa ve finans editörlüğü yaptı. Ardından ise kendini rakamlardan sıyırıp yaptığı belgesellerle gerçek hayata dokunmaya başladı. Vargit Zamanı- 2019, Düşlerin Adası-2015, Sıradışı İnsanlar-2015, İfakat-2010, 7 Kibele (7 Kybeles) – 2020 belgesellerinin yönetmenliğini üstlendi. Karadeniz kadınlarının doğaya karşı vermiş olduğu amansız mücadele, insan ve emek üzerine çektiği belgesellerle birçok ödüle layık görüldü. Kendisiyle yaşadığı bu süreci ve projelerini değerlendirdik. İşte söyleşimizin özeti.
 
TAKA: Trabzon’un Çaykara İlçesi’nde hayata gözlerinizi açtınız. Çocukluğunuzun beklide en güzel zamanlarını bu topraklarda geçirdiniz. Bu şehre erken veda etmek zorunda kaldınız fakat hiçbir zaman aradaki bağı koparmadınız. Bu şehir sizin için ne ifade ediyor?

 ORHAN TEKEOĞLU: 4.000 yıllık bir geçmişiyle Trabzon’u anlatmak çok zor. Başta futbol olmak üzere doğasıyla, kültürüyle, sanatıyla ve yaşam tarzıyla çok enerjik bir kent. Ama benim en çok ilgimi çeken tarafı, insanının iklimiyle ve doğa koşullarıyla bütünleşmesi. Çocukluğumun geçtiği yaylalar ve köyler, ruhumun derinliklerinde ciddi izler bıraktı. Çoğumuz fakir ve yoksulduk. Hepimiz fakirlikte eşittik. Şimdi eşitlik bozuldu, mutsuz olduk. Tabiatın bütün zorluklarına rağmen, yaşadığı alanı çok seven insanların yaşadığı bir kent. Ben bu kentle bağımı son 20 yılda daha da güçlendirdim. Trabzon’a duyulan sevgi, orada yaşamakla ilgilidir. Trabzon dışında yaşayanların Trabzon’u daha çok seviyor gibi hissediyorum.  
 
GERÇEK HAYATA DOKUNMAK İSTEDİM
 
TAKA: Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni tamamladıktan sonra önemli görevlerde bulundunuz. Ekonomi muhabirliği, yöneticiliği ve uzun yıllar borsa ve finans editörlüğü yaptınız. Şimdi baktığımızda belgesellere adanan bir hayat var. Kendinizi adeta burada buldunuz. Sizi uzun yıllar rakamlarla boğuşturan sebep neydi. Neden çok daha önce bu dala geçmediniz?



 ORHAN TEKEOĞLU: Gazetecilik hayatım, grafik ve rakamlarla geçti. Kapitalizmin kalesi sayılan borsa gibi kurumlardan haberler yapıyordum. Her gün, borsa, faiz, döviz, altın, petrol, yatırım fonları gibi enstrümanları takip ediyorduk. Onlarla ilgili haberler yapıyorduk. Sanki, dünya bu yatırım araçlarından ibaretmiş gibi. Her gün bankacı ve borsacılarla birlikteydik. Bunlar bir süre sonra beni sıkmaya başladı. Daha çok gerçek hayata dokunan haberler yapmak istiyordum. Gazetecilikten, belgeselciliğe geçiş yaptım. İnsan ve emek odaklı belgeseller yapmaya başladım.
 
BEN BU COĞRAFYANIN ÇOCUĞUYUM
 
TAKA: Belgesellerinizde Karadeniz’in yaşam kültürü, doğası var. Buradaki çekilen sıkıntılarla birlikte yaşam tarzını çok iyi bir şekilde anlatıyorsunuz. Bu belgesellere konu olan hikayelerin içinden çıkmış gibisiniz. Belgesellerin sizde olan yaşanmışlıkları var mı?

ORHAN TEKEOĞLU: En iyi bildiğini, en iyi anlatabilirsin. Ben o coğrafyanın çocuğuyum. Bağım hiç kopmadı. Belgesellerimdeki insanlar tanıdığım insanlar. Mekanlar ve olaylar hep tanıdık. Böylece belgesellerimdeki duygu bütünlüğü sağlamada, daha avantajlı konuma geçmiş oluyorum.   


 
YENİ TECRÜBELER KAZANIYORUZ
 
TAKA:  Belgesel alanında birçok ödül aldınız, bunların sizde etkisi ne oldu. Şuan hayalinizdeki yerde misiniz?

ORHAN TEKEOĞLU: Gazetecilikten belgesel dünyasına geçerken çok zorlanmadım. Birbirine yakın konulardır. Gerek ulusal ve gerekse uluslararası alanda belgesellerimize verilen ödüller, bir başka belgesele başlamanın motivasyonunu sağlıyor. Daima iyi şeyleri yapmanın peşindeyiz. Her belgeselde yeni tecrübeler kazanıyoruz.
 
YAŞLI İNSANLARIN HİKAYELERİ İLGİMİ ÇEKİYOR
 
TAKA:  Belgesellerinizin hitap ettiği belli bir yaş sınırı var mı? Genelde hangi kitle daha çok ilgileniyor?

ORHAN TEKEOĞLU: Bununla ilgili bir kıstasım yok. Ama yaptığım belgesellere bakınca, ağırlıklı olarak yaşlı insanların, kadınların hikayeleri daha çok öne çıktığını görüyorum. Yaşlı insanların hikayeleri galiba daha çok ilgimi çekiyor. Yaşlılıkları, yalnızlıkları, tecrübeleri, bilgelikleri gibi. Belgesellerimizi seyreden gençler, bu yaşlılarla tanışmak ve konuşmak istediklerini söylediklerinde, yaptığımız işin ne kadar doğru olduğunu daha iyi anlıyoruz. 


 
UYGU YÜKLÜ YAPILAN HER PROJE SEYREDİLİR
 
TAKA: Günümüz çağında internet üzerinden her şeye daha kolay ulaşılabiliyor. Video platformu Youtube’yi gençler artık iş alanı olarak kullanılıyor. Sizin belgesellerinize vatandaşlar en çok nereden ulaşıyor. İlgiden memnun musunuz?

 ORHAN TEKEOĞLU: Günümüz dünyası dijitalleşti artık. Klasik medya mecraları hızla format değiştiriyor. Artık, hemen hemen herkesin elinde sineması var. İstediğini istediği yerde ve istediği zamanda seyrediyor. Burada her şey çok hızlı tüketiliyor. Ama duygu yüklü yapılan her proje seyredilir. Çünkü sanırım en çok ihtiyaç duyduğumuz şey duygu. Bence en kıymetlisi diyebilirim.  
 
 İYİ BİR EKİPLE ÇALIŞIYORUZ

TAKA: Belgesel çekimlerinizde teknik anlamda bir ekibiniz var mı? Çekim süreci nasıl gerçekleşiyor?

 ORHAN TEKEOĞLU: Tabiki bir proje, iyi bir ekiple hayata geçiriliyor. Bu da bir maliyeti gerektiriyor. Herkes görevini en iyi şekilde ve uluslararası kalitede yapmaya çalışıyor. Bunu en çok yurt dışındaki festivallerde belgesel gösterimlerinde hissediyorsunuz. Jenerikler, işin boyutunu gösteriyor. Projenin sahibi olarak biz, çekim öncesi aylarca araştırma yaparız. Fotoğraf, bilgi, belge ve doküman bulmaya çalışırız. Kişi ve mekanları belirleriz. Birbirini tanıyan, anlayan, uyumlu bir ekip oluşturduk. Teknik ekibimde çalışanların çoğunun kendi yaptıkları belgeselleri var.


 
YENİ BELGESEL KURGU AŞAMASINDA

TAKA: Karadeniz Bölgesiyle, ilgili yeni bir proje var mı? Başka bölge ve kültürleri hakkında projeniz var mı?

ORHAN TEKEOĞLU: Bu yıl çektiğimiz belgesel, yaşlı bir Karadeniz kadının hikayesi. Konu, evrensel. Henüz kurgu aşamasındayız. Geçen yıl çektiğimiz 7 KİBELE belgeseli, Türkiye’nin 7 bölgesinde 7 yoksul ve çaresiz kadının hayata tutunma ve başarı hikayesini anlatıyor. TRT’de gösterildi.    
 
TRABZONSPOR HERŞEYİMİZ

TAKA: Her Trabzonlunun ortak tutkusu olan Trabzonspor’un sizin hayatınızdaki yeri nedir. Bununla ilgili belgesel çalışması düşünür müsünüz?

 ORHAN TEKEOĞLU: Trabzonspor ortak tutkumuz. Hayat bağımız. Sevincimiz, tasamız. Gururumuz, hayal kırıklığımız. Kısacası her şeyimiz. Türkiye’de insanıyla böylesine bütünleşen başka bir takım görmek çok zor.  Trabzonspor ile ilgili belgesel çeken arkadaşlarımız var.    
 
TÜRKİYE’DE BELGESELCİ OLMAK ÇOK ZOR

TAKA: Türkiye’de belgesel filmleri gerçek değerini görüyor mu? Belgesel film çekmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? Nasıl bir yol izlemelerini önerirsiniz?

 ORHAN TEKEOĞLU: Türkiye’de belgesel çekmek çok zor. Destek bulmak bir o kadar zor. Kültür Bakanlığı desteği olmadan neredeyse belgesel çekmek imkansız gibi. O da, projeniz yüzlerce proje arasından seçilirse. Günümüz zor ekonomik koşullarda sponsor bulmak neredeyse imkansız. Dolayısıyla, Türkiye’de belgeselci olmak çok zor. Buna rağmen umudunu kaybetmeyen çok sayıda belgeselciler var bu ülkede. Bütün zorluklara rağmen belgesel çekmeye devam ediyorlar. Ben de bunların arasındayım. Umudu bir gün bile kaybetmeden, mücadeleye devam.