Rusların yoğunlaşan ateşi muhacirliği başlattı


Sahilden doğuya doğru yürüyen 8. Alay kafilesi 17 Aralık’ta şiddetli yağış altında Cankurtaran’a doğru yola çıkmıştı. 3 saatlik yolun 11 saatte alındığı bu yolculuk oldukça meşakkatli idi. Hopa üzerinden Borçka’ya geçerken, Stange Bey ve maiyeti 17/18 Aralık gecesi Borçka’ya ulaşmıştı. Kafile İçkale Deresi’ni karşıya geçerken Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey atından suları kabarmış dereye düşerek şehit oldu. Aynı gün Ruslar, sahilde 3 torpidonun denizden bombardımanla desteklediği kuvvetleri ile Kemalpaşa ya yüklenmişti. Rus bombardımanında mevzilerinde tutunamayan kuvvetlerimiz dağılmaya başlamıştı.

ARDAHAN’A GİRDİK

Borçka’ya ulaşan takviye kuvvetleri komutanı olan Stange Bey İstanbul’dan gönderilirken görevinin Sarıkamış Harekâtı esnasında Ardahan’ı geri almak ve 10. Kolordu ile irtibat sağlamak olduğunu belirterek, yeterli nakliye gemisi olmadığı için makinalı tüfek takımını da İstanbul’da bıraktığını söylemişti. Yusuf Rıza Bey elinde, o günlerde taze kuvvetlerle takviye edilmiş Rusları durduracak kuvvet olmadığını anlatması üzerine bir takım kadar kuvvetini Rus taarruzunu durdurduktan sonra alaya katılma emri ile bölgede bırakmaya razı oldu. III. Ordu’dan gelen emir üzerine Artvin’e hareket etti. Oradan Alayı ile birlikte 28 Aralık’ta Ardahan’a ulaşan Stanke Bey, şehri kuşatmış ve 29 Aralık günü akşam saatlerinde taarruzla Ardahan’a girmişti.

DAĞISTAN TABURU ÖLÜM YAĞDIRDI

Dağıstan Alayı’nın Batum’a gelmesi ve hemen taarruzlara başlaması, cephede gönüllülerden oluşan ve ellerinde eski model tüfekler bulunan kuvvetlerimizin moralini bozmuştu. Dağıstan Alayı’na bağlı Rus askerleri taarruza başlamadan önce Batum’dan gelen Rus donanması Hopa’nın doğusundaki Türk siperlerinin üzerine bomba yağdırıyordu. Batum’a gelen taze kuvvetin bir kısmı sahilden Gönye bölgesine çıkartılarak, bölgeye kadar ilerlemiş Türk kuvvetlerinin karşısına yığılmıştı. Bir kısmını da Helvaçuri bölgesinden Çoruh vadisinin her iki yamacından olmak üzere vadinin iç kesimlerine doğru ilerlemişti.

Bu günlerde Hopa ve Borçka’daki mevzilerde Rus ilerleyişi de durdurulmuştu. 83. Dağıstan Alayı’nın başarılı olamayacağını anlayan Ruslar, Batum’daki kuvvetlerini yeniden takviye etmeye karar verdiler. Kemalpaşa’nın doğusundabulunan kuvvetlerimiz, 31 Aralık 1914 ve 1 Ocak 1915 günlerini Rus donanmasına bağlı ve Batum’da üslenen gemilerin bombardımanı altında geçirmişti.

ORDU KEMALPAŞA’YA ÇEKİLDİ

Bu bombardımanın ardından Ruslar, taarruzla Kemalpaşa- Muratlı (Maradit) Hattındaki iki hâkim tepeyi ele geçirmiş, buradaki kuvvetlerimiz dağılarak çekilmişti. Borçka’ya doğru ilerleyen Ruslar, 31 Aralık’ta Pehlivanlı Köyü sırtlarındaki mevzilerimize yüklendiler. Gecede devam eden çatışmalardan sonra buradan da ilerleyerek Şerefiye (Ohordiya) köyünü işgal ettiler. 1 Ocak 1915 de sahil kısmını tutan kuvvetlerimiz de çekilmeye başlamıştı. Sahildeki kuvvetlerimizin Kemalpaşaya doğru çekilmeye başlaması, çevre köylerden de bir göç hareketi başlatmıştı. Kemalpaşa’dan çekilen kuvvetlerimiz için Esenkıyı’da yeni mevziler oluşturuldu.

ŞEHİT VE YARALILAR VAR

Bu günlerde cereyan eden Sarıkamış Harekâtı esnasında (22 Aralık 1914-18 Ocak 1915) Ruslar, Kafkas Cephesindeki kuvvetlerini ocak ayının ikinci haftasından itibaren II. Türkistan Kolordusuna bağlı kuvvetlerle takviye etmiş, savaşın durumunu kendi lehlerine değiştirmişlerdi. Bu kapsamda II. Türkistan Kolordusuna bağlı 19. Türkistan Alayı da Tiflis’ten demiryolu ile Batum’a oradan da Hopa-Borçka hattında cephe tutan Türk kuvvetleri üzerine sevk edilmişti.

Bu bölgedeki kuvvetlerimiz, Aşağı Acara üzerinden Batum’a doğru yapılan harekatta özellikle Çoruh vadisi boyunda yapılan çatışmalarda yıpranmış ve yeni kuvvetler tarafından takviye edilememişti. Şehit ve yaralı askerlerin yeri doldurulamıyor, Rusların ilerlemesi ile cephede bulunan Hopa ve Borçkalı gönüllüler ailelerinin güvenli bir şekilde göç etmesi için cepheden ayrılıyordu.

Ocak ayının ilk yarısında Batum bölgesinde Rusların; 264. Georgyevki Alayı, 83. Dağıstan Alayı, 19. Türkistan Piyade Alayı, 5. Hudut Taburu, 2 Depo taburu, 4 Plaston taburu, Tiflis ve Kutayis milisleri, 8 dağ topu, 2 obüs 1-2 Bölük süvari ve bahriye askerlerinden den oluşan bir kuvveti bulunmakta idi.

SAVAŞTA MUHACİRLİK BAŞLADI

Hopa, Artvin ve Borçka bölgesindeki kuvvetler için bir ikmal merkezi idi ve bu nedenle mutlaka elde tutulması gerekiyordu. Ruslar denizden ve karadan Batum’u takviye ettikten sonra, Hopa’nın doğusunda bulunan kuvvetlerimizi hem karadan hem de denizden yoğun ateş altına almıştı. Batum’da bir eski kruvazör ve iki eski torpido bottan oluşan küçük bir filo konuşlanmıştı. Her gün Batum limanından çıkan bu savaş gemileri gün boyunca sahildeki Türk kuvvetlerinin atış menzili dışından batıya doğru ilerliyor, sahili gözetliyor sahile dik inen yamaçlarda veya tepelerde mevzilenmiş kuvvetlerimizin bulunduğu bölgelerdeki mevzilerimizi top ateşi altına alıyordu. Rusların cepheye sevk ettiği yeni birliklerin dağ topları ve makineli tüfek takımları da derme çatma mevzilerde tutunmaya çalışan kuvvetlerimiz üzerinde etkili oluyordu. Gönüllülerin, ellerindeki tüfeklerle bu üstün ateş gücü karşısında tutunma şansı yoktu. Bölge halkının önemli bir kısmı Rus işgali tehlikesi yaşayan köylerinden ailelerini göç ettirebilmek telaşındaydı.

TAARRUZ SONUÇSUZ KALDI

1915 yılının ilk günlerinde Ruslar, Çoruh vadisinden yukarıya, Batum’dan Borçka’ya doğru ilerliyordu. Çoruh vadisinin sol yamaçlarında Pehlivanlı sırtları, bölgede ilerleyen Rusların eline geçmişti. Bu durum, Borçka’da ve Çoruh vadisinin sağ yamaçlarında Aralık (Klaskor) Deresi boyunda savunma hattı oluşturan kuvvetlerimizi de kritik bir duruma sokmuştu. Sahilden ilerleyen Rus kuvvetleri Hopa’nın doğusunda Bucak mahallesi sırtlarına kadar ilerledi. Eski bir Rus muhribi ve eski bir torpidodan oluşan Rus filosu Her gün Batum’dan gelip, sahilde direnmeye çalışan kuvvetlerimizin mevzilerini bombalayarak kuvvetlerimize sahile yakın bölgelerde tutunma şansı tanımıyorlardı.

Trenle Batum’a ulaşan takviyeleri hemen çatışma bölgelerine sevk eden General Lyakhov, gerekli kuvvetler cephede birikince, hemen taarruz başlatıyordu. 14 Ocak’ta başlattığı taarruzda özellikle Borçka’nın kuzeyine düşen bölgede şiddetli çatışmalar olmuş fakat bu taarruz sonuçsuz kalmıştı. Sahil kısmında da denizden ve karadan sıkıştırılan sahil müfrezemiz oldukça yıpranmıştı. Yusuf Rıza Bey, her şeye rağmen direnmeye çalışan kuvvetlerinin acil takviyesini istiyordu. Savaşan gönüllülerin ellerindeki tüfeklerin bir kısmı sürekli çatışmalardan dolayı yıpranmıştı. Teşkilât-ı Mahsusa müfrezelerin Rusların, karşısında direnebilmek için makinalı tüfek ve dağ topuna ihtiyaçları vardı.

29 Aralık’ta savaşarak Ardahan’ı almış olan Stange Bey, 3 Ocak 1915 akşama doğru Ardahan’ı geri almak için gelen Rus tugayının kuşatma sonrası başlattığı bir taarruz karşısında savaşarak Ardahan’dan çekilme emrini vermişti. Bu huruç harekâtında kuvvetlerinin önemli bir bölümünü kaybederek Ardahan’dan çıkabilmiş bulunan Stange Bey, Şavşat ve Ardanuç bölgelerinden ilerlemeye çalışan Rus kuvvetlerine karşı direnişi Artvin’den yönetiyordu.

YUSUF BEYİN RAPORLARI

İsmail İsmailoğlu, 800 Yıllık Medeniyetin İzlerini Araştırdı. İsmail İsmailoğlu, 800 Yıllık Medeniyetin İzlerini Araştırdı.

Yusuf Rıza Bey, Borçka’dan art arda yazdığı raporlarla Rusların ve kendi kuvvetlerinin durumunu açıklıyor, yıpranan ve yorulan kuvvetlerinin dinlendirilmesini ve takviye edilmesini istiyordu. Bunun üzerine 22 Ocak’ta III. Ordu karargahından Stange Bey’e Borçka bölgesinde direnen Yusuf Rıza Bey’in kuvvetlerini takviye etme emri gelmişti. Bu emri alan Stange Bey’in elinde yeterli kuvveti yoktu. Buna rağmen bir kısım kuvvetlerini Artvin’de bırakarak 25 ocakta iki makineli tüfek ve iki cebel topu ile desteklenen bir bölük piyadeden oluşan bir kuvveti Çoruh’un sol yakasından Murgul’a oradan da Borçka’ya gönderdi.Bu kuvvet Pehlivanlı/Güreşen köyündeki kuvvetlerimize yardım edecekti. Aynı gün kendi komutasında iki makineli tüfek ve iki cebel topu ile desteklenen bir bölük piyadeden oluşan bir kuvvetle de Çoruh’un sağ yakasından Borçka’ya doğru hareket etti. Bu kuvvet Çoruh’un sağından Aralık köyü bölgesindeki kuvvetlere yardım edecekti.

HOPA ESERKIYI VE PEHLİVAN KÖYÜ

Bu takviye harekâtını önceden haber alan Ruslar, günlerce top ateşiyle attıkları Türk mevzilerine makinalı tüfeklerle saldırıya geçmiş, takviyeler gelmeden Türk mevzilerine yüklenmişti. Pehlivan Köyü sırtlarındaki cephe dağılmış Pehlivan köyü boşalmıştı. Rusların elindeki toplarla buradan Aralık köyünü dövme imkânı vardı. Bunun üzerine Aralık bölgesine taarruz için hazırlanan Stange Bey, bölgeden çekilme kararı aldı. Gelen takviyeler tekrar Şavşat-Ardanuç yönünden Rus taarruzları nedeniyle sıkışık durumda olan Artvin’e dönmüştü.

MENZİLİN DIŞINA ÇIKTILAR

17 Ocak günü Karadeniz Rus donanmasına ait 6 gemilik bir filo, Kemalpaşa-Hopa arasındaki sahil kesiminin açıklarına gelmiş ve Türk mevzilerinin bulunduğu yerleri ateş altına almıştı. Hopa Kaymakamı Abdurrahman Bey Trabzon’a gönderdiği telgrafta Esenkıyı ve Sultan Selim hattındaki mevzilerde bulunan jandarma bölüğü ve 50 kişilik Teşkilât-ı Mahsusa gönüllüsü bombardıman altında dağılarak mevzileri boşalttığını bildirmişti. Bu kesimdeki mevzilerin boşalması, Koyuncular Köyü yakınlarında mevzilenmiş kuvvetlerin sol yanını tehlikeye düşürmüştü. Dağılanlar Bucak Mahallesi sırtlarında tutunmaya çalışıyordu. Kıyıya yakın yerlerdeki askerler de denizden yapılan bombardıman menzili dışında kalabilmek için mümkün olduğu kadar sahilden uzak alanlara çekildiler. Bu arada Artvin’deki Stange Bey komutasındaki kuvvetlerin ikmal işleri için Hopa’da bulunan 100 kadar asker de Bucak Mahallesi sırtlarındaki cepheye sevk edilmişti. Pazar’da bulunan seyyar jandarmaların da hemen Hopa’ya sevki istendi. Koyuncular Köyü bölgesindeki kuvvetlerimiz de Borçka taraflarından gelen bir bölük kadar askerle takviye edildi.

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ
Araştırma inceleme: Doç. Dr. Mehmet Bilgin

Kaynak: TAKA GAZETESİ