Eminim, Ayder YAYLASINDA yapılan betonarme inşaatları sizlerde basından görmüşsünüzdür.

Yaylayı özellikle büyük harfle yazdım, adı üstünde yemyeşil YAYLA!

Hoş sadece Aydere münhasır değil o inşaatlar.

Neredeyse tüm Karadenizi sarmış durumda bu çirkin yapılaşma.

Benim anlayamadığım bu binaların yapım aşamaları...

Misal, ben şehrin göbeğinde üstelik site içinde eve bir sundurma yapmaya kalktım.

Aman Allahım! Yok belediye ekipleri, yok tadilat projesi, yok imar, yok iskan...

Bir ton evrak, inceleme vs.

Sahi yaylalara siz o evleri nasıl yapıyorsunuz?

Bizim sundurmaya yasal olması için bin bir türlü zorluğu çıkartan yetkililer, sizin yasal olmayan kat kat yapılı kocamaaaannn  betonarme inşaatlarınıza nasıl izin veriyor?

Bunun yöntemi nedir?

*****************

Ha bir de anlayamadığım?

Malum yeni Covid yasakları genelgesi yayınlandı.

Bu genelge ile düğün ve nikah serbest ama nişan ve kına yasak...

Hayır yani bu virüs nasıl anlıyor arada ki farkı?

Bu düğün, burada bulaşmam, ama bu nişan, nişan da bulaşırım.”

Sahi nasıl farkına varıyor bu ayırımı?

Benimki de soru işte...

30 Kişilik halk cenazesinde bulaşan, 3000 kişilik şeyhin cenazesinde bulaşmayan virüs bunu mu ayırt edemeyecek dimi ama?

*****************

Geçen sene Ağustos ayıydı.

Ülke siyasetçilerinde bir mutluluk, bir neşe...

Müjdeler saçıyordu dilleri Oleyyyy be! Karadenizde doğalgaz bulduk!”

Aylardan Haziran.

Baktım yine doğalgaza zam gelmiş.

Saydım “ o günden bu güne bu kaçıncı doğalgaz zam mı?” diye...

Bir, iki, üç... Baktım devamı geliyor.

Vazgeçtim!

******************

Geçen hafta, üstelik Allah’ın evinde, dilinden kötülük akarak, pervazsızca Atatürke hakaret eden imamı görünce  Atatürk’ün Amasya ziyareti geldi aklıma.

Sakalına el sürdürmeyen şeyh, Afyon valisi olacağını öğrenince hemen gider saçını sakalını keser.

Bunu gören Atatürk “ İnancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik meselesine gelince... Bu gün koltuk uğruna sakalından vazgeçebilen, yarın başka şeyler için milletinden bile vazgeçebilir. Seni böyle ikileme mahrum bırakmayalım.” Der.

Nasılda öngörülüymüş rahmetli...

Huzurla uyusun...

Yattığı yerler nurla dolsun.