Sel en çok bulaşıcı hastalık tehdidiyle geliyor
Dünyada en sık görülen doğal afet olan sel, yalnızca fiziksel yıkıma neden olmakla kalmıyor; aynı zamanda halk sağlığını tehdit eden ciddi sonuçlar da doğuruyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşanan sel felaketlerinin ardından uzmanlar, başta su ve gıda kaynaklı olmak üzere bulaşıcı hastalıklara karşı dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor.
Memorial Hastanesi Klinik Laboratuvarlar Koordinatörlüğü ile Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanları, sel sonrası dönemde alınması gereken sağlık önlemleri ve bulaşıcı hastalık risklerine ilişkin çarpıcı bilgiler paylaştı. Uzmanlara göre, kriz hali uzarsa salgın hastalıklar ve can kayıpları kaçınılmaz hale gelebilir.
Üç aşamalı risk: Bulaşıcı hastalıklar zamanla yayılıyor
Sel sonrası enfeksiyon riski zamana bağlı olarak artıyor. Uzmanlar, bu süreci üç ana dönem halinde değerlendiriyor:
-
İlk 3 gün: Bu dönemde bulaşıcı hastalık riski düşüktür.
-
4. günden 4. haftaya kadar: En riskli dönemdir. Salgınlar genellikle bu evrede başlar.
-
4. haftadan sonra: Kuluçka süresi uzun olan hastalıklar ortaya çıkar. Bu aşamada ihmal edilen önlemler ciddi sağlık krizlerine neden olabilir.
Suyun kirlenmesi, ölü hayvan ve insan cesetlerinin çevreye yaydığı mikroorganizmalar, bozulan altyapı sistemleri ve yetersiz hijyen, hastalıkların yayılmasında temel rol oynar.
Hangi hastalıklar görülüyor?
Sel sonrası en sık karşılaşılan bulaşıcı hastalıklar şunlardır:
Su ve besinle bulaşanlar:
-
İshal
-
Amipli ve basilli dizanteri
-
Tifo ve paratifo
-
Kolera
-
Hepatit A ve E
Vektör kaynaklı hastalıklar:
-
Leptospiroz
-
Sıtma
Paraziter hastalıklar:
-
Kirli sularda çoğalan parazitlerin neden olduğu hastalıklar
-
Kötü barınma koşullarının tetiklediği parazit vakaları
Örnek olarak, 1995 yılında İzmir’de yaşanan selde 62 kişi hayatını kaybetmiş, sel sonrasında leptospirozis tanısı alan 7 kişiden biri yaşamını yitirmişti.
Alınması gereken acil önlemler
Uzmanlar, sel sonrası sağlık krizlerinin önlenebilmesi için şu adımların hızla atılması gerektiğini belirtiyor:
-
Temiz içme ve kullanma suyunun sağlanması
-
Kaynaksız suların kullanılmaması, gerekirse dezenfekte edilerek kullanılması
-
Hastalık riski taşıyan bölgelerde aşılama yapılması
-
Tanı ve tedavi için gerekli sağlık personelinin ve ekipmanların bölgeye sevk edilmesi
-
Vektörlerle (fare, sivrisinek vb.) aktif mücadele
-
Hastalık taramaları yapılarak erken teşhis ve karantina uygulamaları
Bu önlemler sayesinde hem bireysel hem toplumsal sağlık tehditlerinin önüne geçilmesi mümkün.
Sizce sel gibi doğal afetlerde alınan sağlık önlemleri yeterli mi? Görüşlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.





