Semerkant: Zamanın izinde her taşı bir efsane

Semerkant, Orta Asya’nın kalbinde, İpek Yolu’nun en parlak duraklarından biri. Timur’un başkentliğini yapmış. İhtişamlı medreseleriyle göz kamaştırıcı. Şehri gezerken sadece taş yapılara değil, onların ardındaki hikâyelere de kulak vermek gerekir.

REGİSTAN MEYDANI: BİLGELİĞİN KALBİ

Üç büyük medreseden (UlughBeg, Şirdar, Tilla Kari) oluşan bu meydan, Semerkant’ın simgesi. “Registan” kelimesi, Farsça’da “kumlu yer” anlamına geliyor. İlk zamanlarında burası kervanların toplandığı, pazarların kurulduğu bir yerken, ilk önce Uluğbey ardından Şir-Dar ve son olarak da Tilla- Kari Medreseleri yapılıyor. Meydanın bütünsel bir analı var. Her bir medresenin sembolik bir anamlı var. Bu sembolik anlamlara göre de mozaik süslemeleri yapılmış Yıldız desenleriyle süslü olan Uluğbey bilimi temsil ediyor. Aslan motifleriyle süslü olan Şir-Dar siyaseti, ayetlerle süslenmiş Tilla-Kari ise dini. Bu muazzam üçlü yapı bir bütünselliği sunuyor: Uluğbey Medresesi: “Bilimle yüksel.” Şir-Dar Medresesi: “Siyasetle güçlen.” Tilla-Kari Medresesi: “Dinle bütünlen.”

Registan’ın gece ışıklandırması da muhteşem. Alanı geniş açıdan göre mermer basamaklar yapılmış. Turistler o mermer basamaklarda oturup dinleniyor. Akşam gün batarken de yoğun bir kalabalık oluyor. Gece muhteşem medrese manzarasını izlemek isteyenlerle doluyor alan.

BİBİ SULTAN CAMİİ: AŞK VE KISKANÇLIĞIN HİKÂYESİ

Timur’un Çin seferinden sonra eşi Bibi Hanım adına yaptırdığı bu cami, Orta Asya’nın en büyüklerindenmiş. Sovyet döneminde restorasyondan geçmeden önce caminin kubbesinde bir çatlak varmış. Halk arasında caminin kubbesindeki çatlağın sebebine dair şöyle bir rivayet var: Timur çok sevdiği karısı Bibi Sultan bu camiyi yaptırıyor. Cami yapılırken kendi sefere çıkıyor. Camiyle de mimar ve Bibi Sultan ilgileniyor. Rivayet o ki mimar Bibi Sultana aşık oluyor ve “Eğer beni öpmezsen kuleyi yapmam” diyor. Bibi Sultan da mimarın yanağından ufak bir buse alınmasına izin veriyor. Ama mimarın aşkının ateşi Bibi Sultan’ın yanağında iz bırakıyor. Timur gelip yanaktaki izi görünce "Sana kim yaptı bunu hatun" diye öyle bir kükrüyor ki caminin kubbesi çatlıyor.

ŞAH-I ZİNDE NEKROPOLÜ: “YAŞAYAN KRAL”IN İZİNDE

“Yaşayan Kral” anlamına gelen Şah-ı Zinde, Semerkant’ın en mistik mekânı. Burada, Hz. Muhammed’in amcasının oğlu Kusem bin Abbas’ın yattığına inanılıyor. Efsaneye göre Kusem bin Abbas su içerken düşmanları tarafından şehit edilmiş, ancak başı gövdesine düşmeden önce kaybolarak yerin altına inmiş. Bu nedenle halk, onun ölmediğine ve hâlâ yerin altında yaşadığına inanıyor. Türbesinin kapısında bir hadis yer alıyor. Hadiste Peygamberimizin"Görünüş ve huy olarak bana en çok benzeyen kişidir" dediği yazıyor. Rivayete göre Kusamİbn Abbas Peygamber Efendimizin cenaze namazında ve defin işlemlerinde bulunmuş. Hatta kabirden en son çıkan kişinin kendisi olduğu ve bu sebeple Hz. Peygamber'in mübarek naaşına en son dokunan sahabe unvanını taşıdığına inanılıyormuş.

Şah-ı Zinde muhteşem bir kompleks. Sağlı sollu çini işlemeleriyle dolu mavi bir koridordan yürüyorsunuz. Başka bir çağdasınız adeta. Ben ziyaret sonrası öğrendim ama giden olursa diye şu merdiven ve dilek ritüelinden de bahsetmeden geçmeyeyim. Şah-ı Zinde’ye çıkan uzun merdivenler var. Halk arasında bu merdivenleri sayarak çıktığından her bir basamakta bir günahın affoluyor ve sonunda da dileğin kabul oluyormuş. Orta Asya’da bu merdiven ritüelleri çok yaygın. Benzeri Azerbaycan’daki ŞehidZinda’da da yapılyor.

GUR-İ EMİR TÜRBESİ: TİMUR’UN SON İSTİRAHATGÂHI

Adil Karaismailoğlu ve AK Parti Heyetinden TESOB’a Ziyaret
Adil Karaismailoğlu ve AK Parti Heyetinden TESOB’a Ziyaret
İçeriği Görüntüle

Timur’un ve ailesinin mezarlarının bulunduğu bu türbe, turkuaz kubbeye sahip. Rivayet o ki Timur “eğer mezarım açılırsa açan kişi benden daha istilacı biri ile karşılaşacak” demiş. Sovyetler Birliği’nin lideri Josef Stalin mezarı açmak istemiş. Semerkant’taki yaşlılar “Timur’un laneti bulur açmayın” diye yalvarmışlar. Stalin’in talimatıyla Sovyet arkeologlar 21Haziran 1941'de mezarı açmış. 22 Haziran 1941'de Hitler Almanyası SSCB'ye saldırmış. 1942yılında savaşın en ağır zamanlarında Stalin “ Gidin Timur’un kemikleri gömün” der ve Timur’u tekrar mezarına koyarlar. Savaş da o tarihten sonra SSCB lehine dönmeye başlamış. Tarih derslerinde Timur’un Timurleng diye biliriz. LengFarsça’da topal demek. Yani Topal Timur lakabı. Sovyet arkeologlar Timur’un kemiklerini incelemişler. Cidden sağ bacağı diğerinden daha kısaymış. Aksak Timur lakabı gerçekmiş yani.

ULUĞBEY: BİLİM İNSANI HÜKÜMDAR…

Özbekistan deyince bir sürü bilim insanı akla geliyor. Uluğbey, Ali Kuşçu, İbni Sina, Harezmi…

Timur’un torunu Uluğbey yalnızca bir hükümdar değil, aynı zamanda büyük bir gökbilimciydi. Onun vizyonu Semerkant’ı bir bilim merkezi haline getirmiş. Kurduğu rasathane ile gökyüzüne ilişkin devrim niteliğinde bilgiler kaleme almış. Rasathane’nin kalıntıları bile ne denli devasa bir yapı olduğunu gösteriyor.

UFAK NOTLAR…

Taşkent’ten Semerkant’a hızlı tren seferleri var. Biletleri çabuk tükeniyor, Günübirlik bilet bulmanız çok zor. Haftalar öncesinden biletinizi alın. Aynı şekilde Semerkant’tan Buhara’ya da hızlı tren seferleri var. Biletleri önceden almak gerekiyor. Registan ve çevresi araç trafiğine kapalı, geniş bir parkın içinde mağazalar, butik otellerin olduğu bir alan. Sıcakta yürümeye üşenenler için golf araçlarıyla Siyap pazarından Registan meydanına seferler var. Siyap pazarı da hediyelik eşya, baharat ve kuru meyve satılan bir yer…

Muhabir: AYŞEN KARABİNA