Sevgili okurlarım;

Bir önceki yazımı “Üretim olmasa kıtlık olur” başlığı ile sizlere sunmuştum.
Bu süreçte, uluslararası alanda faaliyet yürüten büyük tohum ıslah firmaları tarafından, ülkemizdeki yerli tohumlarının genetiklerini nasıl bozduklarını aktarmıştık
 Buna karşılık, ihraç edilen tohumlarda ise uluslararası firmalarının, ülkemizde tohumculuk açısından çok önemli olan coğrafî, iklim ve toprak özelliklerinden faydalandıkları, ucuz iş gücü ve devlet desteklerinden yararlandıklarını de biliyoruz.
Bir yandan iç piyasada mısır, ayçiçeği, sebze tohumları satışını gerçekleştirdikleri, diğer yandan da ürettikleri tohumları yurt dışına pazarlayarak maliyetinin çok üzerinde kâr sağladıkları ve nihaî olarak çiftçilerimizi sömürmekte oldukları  gerçeği ortada..
*
Dünyada tohumculuk sektörünü elinde tutan emperyalist güçlerden; 791 tohumculuk şirketi ülkemizde bulunuyor.
Bunların 739'u yerli kişilerin üzerinde görülüyor. Yüzde 30’u yabancı, 22'si ise yerli ve yabancı ortaklı şirketler yerli firmaların hemen hemen tamamına yakın yurt dışından geddirdikleri çeşitleri Ülkemizde tescil ettirerek çiftçilerimize satıyorlar.
Bir örnek.. Yabancı şirketlerin mısır, şeker pancarı ve ayçiçeğindeki pazar payları % 90 seviyelerinde. Diğer önemli bitkilerde de dur durum aynı. Yani tohumculuk sektörü yabancı şirketlerin elinde.
Soframıza gelen tarımsal ürünlerdeki yabancı kökenliliğin artması, bir bakıma tadını tuzunu beğenmediğimiz, sağlıklılıkları konusunda şüpheli olduğumuz bu ürünlere karşı kendi öz varlıklarımıza sarılma, ve yerli tohumculuğa geçmek, yerli tarıma sahip çıkmak, millî Güvenlik meselesi haline gelmişti.
Başka bir örnek: Ülkemizin 2017 yılı verilerine göre tohum ithalatı 185 Milyon Dolar, ihracat ise 136.2 Milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir. İhracatın yaklaşık % 90’i yine uluslararası şirketlerin ülkemizde ürettiği tohumlardan oluşmaktadır.
*                
Araştırmalarda görüleceği üzere, günümüzde, doğrudan silahlı çatışmalar ve savaşlar, yerini biyolojik savaşlara terk etmektedir. Yani yabancı tohum, bir yandan ülke ekonomisine yönelik planlı ve stratejik bir saldırı aracı iken, diğer yandan biyolojik saldırı aracıdır.
Ülkeler kendi tohumları ile istedikleri biçimde genetik yapımıza uygun hastalıklar geliştirebilmekte ve ayrıca bu hastalıkların tedavisi için ülkemizi ilaç endüstrisi sahasında bir sömürge pazarı hâline getirebilmektedirler..
Yerli tohumlar sayesinde bir yandan; ülkemiz sömürge pazarı olmaktan ve öte yandan daha önemlisi biyolojik saldırılara açık hâle gelmekten kurtulacaktır.
Yani biyolojik olarak daha açık bir ifadeyle, tohum yoluyla üretilen bazı bitkilerle sadece belli bir gene sahip olanların (örneğin sadece Türklerin) hastalandırılması, buna karşın diğerlerinin etkilenmemesi mümkündür.
Ülkemizi Yabancı Tohumlardan bunların üzerinden Milletimizi Biyolojik Tehlikelerden korumak için Islahçıları Koruma altına Alınması gerekir.
Bu oyunu bozmalıyız.
Yerli ve milli mücadeleye başlamalıyız. Emperyalist güçlere hizmet edenlerle değil, yerli, milli ruh ve heyecanla hareket eden kişilerle yola devam etmeliyiz.
Sayın Tarım bakanı Bekir Pakdemirli’den rica ediyoruz.
Emperyalist güçler istediler diye görevden alınan Ali Koç ve diğerleri gibi, yerli ve milli bürokratlara sahip çık.  
Ve  yerli ve milli  tohumculuk alanında yaptıkları  mücadelelerine destek ver.
Sonuç olarak: Ülkemizde Tohum Islahında gibi Stratejik ürünlerde çalışma yapan Islahçıları Kanunla koruma altına alınmalı.