Amin Maalouf’un “Semerkant” romanını okuyan herkesin zihninde, bir gün Semerkand’ı görmek arzusu uyanır. Ancak yolculuğumuz bu kez, aynı coğrafyanın kalbinde yer alan Taşkent’e uzandı. Trabzon’dan Taşkent’e doğrudan uçmak ne yazık ki aktarmasız olmaktan çok daha maliyetliydi, bu yüzden Bakü üzerinden 10 yaşındaki kızımla yola çıktık.

Yeşili ve Mavisi Cennet Metroları ise Saray gibi

Amin Maalouf’un“Semerkant” adlı romanını okuyan herkesin aklında bir gün Semerkand’ı görme isteği yatar. Trabzon Taşkent arasında direkt uçuşlar başlayınca ben de bu isteğimi gerçekleştirmek için iyi bir fırsat buldum. 10 günlük bir program yaptım. Doğudan Batıya doğru neredeyse Özbekistan’ı gezmek… Ne yazık ki, direkt uçamadım. Direkt uçuş aktarmalı uçuştan daha pahalıydı. Bizde Bakü aktarmalı Taşkent’e gittik. Yolculuğumda bana 10 yaşındaki kızım eşlik etti. Gitmeden önce yapmanız gereken ilk şey cep telefonunuza Yandexgo uygulamasını yüklemek olsun. Taksi en rahat ulaşım aracı ve Yandexgo ile de bunu çok uyguna getirebiliyorsunuz.

Mardin–Antalya hava köprüsü yeniden kuruluyor: İlk uçuş 27 Ekim'de
Mardin–Antalya hava köprüsü yeniden kuruluyor: İlk uçuş 27 Ekim'de
İçeriği Görüntüle

YEŞİLLİKLER İÇİNDE

Taşkent, sadece bir başkent değil, tarihin ve siyasetin izlerini bugüne taşıyan canlı bir şehir. İlk bakışta geniş bulvarları, dev parkları ve düzenli yapısıyla modern bir kent görünümüne sahip olsa da, her köşesinde Sovyet döneminden kalan izler hâlâ hissediliyor.Şehrin yemyeşil hali gerçekten takdir edilesi. Bu yeşili korumak da önemli. Ev kiralarının çok yüksek olduğu bir şehir Taşkent. Orada bir İnternet haber sitesinde çalışan öğrencim kiraların çok yüksek olmasından ötürü 8 kişi aynı evde kaldıklarını söyledi. Ana arterlerde çok şeritli devasa yollar ve geniş kaldırımlar olsa da ara sokaklarda hiç kaldırım bulunmuyor.

Gezilecek birçok yeri var Taşkent’in. 10 yaşında bir çocukla seyahat edince onun ilgisini çekecek destinasyonlar ilk tercihiniz oluyor. Bunlardan biri şehrin en belirgin simgelerinden olanTelevizyon Kulesi idi. 375 metre yüksekliğiyle bu kule Orta Asya’nın en yüksek kulesiymiş. Kule içinde dünyadaki tüm büyük kulelerin maketleri vardı. Bizim Çamlıca Kulesi de bunlardan bir tanesiydi. O kadar kule içinde tek bizim Çamlıca Kulesi’nin mimarı kadındı. Bu da kızımın çok hoşuna gitti. Televizyon kulesinin hemen yanında Beş Kazan adından bir lokanta var. Kendisinin sloganı “Orta Asya’nın Pilav Merkezi”. Özbek pilavı yemek ve de nasıl yapıldığını görmek için gidilesi bir yer. Çok turistik ve epey kalabalık. Pilav pişirilen mutfakta herkes video çekme derdinde. Porsiyonlar çok büyük. İki kişiyseniz tek kişilik sipariş verin. Biz iki kişi bile bitiremedik. Pilav, salata, içecek Türk parası ile yaklaşık 330 lira. Tüm Özbekistan’da çok uygun fiyatlara lezzetli şeyler yiyebiliyorsunuz.

TAŞKENT’İN “BÜYÜLÜ ŞEHRİ” SU GÖSTERİLERİYLE BÜYÜLEDİ

Bir diğer çocuk dostu destinasyon Magic City adındaki park. Taşkent’in kalbinde yer alan Magic City, adını hak edercesine ziyaretçilerini büyülü bir dünyaya davet ediyor. Rengârenk yapılar, tematik sokaklar ve masalsı dekorların arasında dolaşırken, akşam saatleri yaklaşınca herkesin yöneldiği tek bir merkez oluyor: büyük havuzda başlayan su gösterileri.Akşam saat 18’den itibaren saat başı fıskiyelerle su gösterileri yapılıyor. Güneş batmaya yüz tuttuğunda, havuzun etrafında kalabalık toplanıyor. İlk damlaların havaya fırlamasıyla başlayan gösteri, kısa sürede bir görsel şölene dönüşüyor. Söylenen o ki bu su gösterisinin daha büyüğü Dubai’de BurjKhalifa’daki gösteriymiş.

Magic City’nin içinde yer alan Ali ŞirNevai Parkı ise bambaşka bir deneyim sundu. Burada edebiyat ve sanatın büyük ustalarına adanmış devasa heykeller yükseliyordu. Ali ŞirNevai’den başlayarak Özbek edebiyatına ve sanatına yön veren pek çok ismin anıtları, sadece bir park gezisi değil, aynı zamanda kültürel bir yolculuktu. Bu heykellerin önünde durmak, halkın sanat ve edebiyata duyduğu saygıyı çok güçlü bir şekilde hissettirdi. Bu arada Ali ŞirNevai’ye her yerde rastlıyorsunuz. En büyük metro istasyonuna, parklara, kütüphanelere hep onun adı verilmiş. Benim kendisine ilişkin bilgim üniversite sınavına hazırlandığım zamanlardan kalan “Türkçe Farsçadan üstün bir dildir” diyen kişi olmasıyla kısıtlıydı.

Taşkent’te en çok üzüldüğüm şey Hazret-i İmam Külliyesi'ndeki restorasyon oldu. Külliye içinde sergilenen dünyanın en eski yazılı Kur’an-ı Kerim nüshasını görmek istiyordum. Topkapı Sarayı’nda Londra’da, Kahire’de, St. Petersburg’da Kur’anı-Kerim’in Hz. Osman zamanında hazırlanmış nüshaları halihazırda sergileniyor. Taşkent’tekinin özel bir anlamı var: Bu nüshada Hz. Osman’ın şehit edildiği sıradaki kan damlalarını içeren lekelerin hâlâ görülmekte olduğu rivayeti. Eylül’de külliye tekrar açılacakmış haberini de paylaşayım.

“HALKIN SARAYI”METROLAR

Taşkent’in bir başka gizli hazinesi de metroları oldu. İstasyonların görkemi, süslemeleri ve atmosferi, adeta bir sanat galerisine giriyormuşum izlenimi verdi. Bu, Sovyet döneminde ortaya çıkan “halkın sarayı” anlayışının en canlı örneklerinden biriydi. Sovyetler Birliği’nde metro istasyonları, yalnızca ulaşım için değil, aynı zamanda devletin ideallerini halka göstermenin bir yolu olarak da tasarlanmış. Çarlık döneminin sarayları, ihtişamın sadece aristokratlara ait olduğu izlenimini veriyordu. Sovyet rejimi ise “ihtişam artık halkındır” mesajını vermek için metro istasyonlarını aynı zamanda birer anıtsal mekân olarak tasarlandı. Bunun en güzel örneklerini de Taşkent Metrosu’nda görüyoruz. Tüm istasyonları görmek imkanınız yoksa da mutlaka Kozmonotlar ve Ali Şir Nevai istasyonlarını ziyaret edin. Bugün Taşkent metrosu, şehrin ulaşım damarı olmanın ötesinde, geçmişten bugüne uzanan bir kültürel miras. Orada yolculuk ederken, yalnızca bir istasyondan diğerine geçmiyor; aynı zamanda Sovyet mimarisinin ideolojik izlerini de görüyorsunuz.

Şehrin en hareketli noktalarından biri Çorsu Pazarı idi. Kubbe biçimli çatısıyla dikkat çeken bu geleneksel çarşının ilk katı et reyonu desek yeridir. Yoğun kokudan gezmeyi tercih etmedik. Baharat ve kuru meyvelerin olduğu üst katı gezdik. “Siyah kuru üzüm alın” tavsiyesinde bulunulduğu için aldık. Mutlaka pazarlık yapın.

Birçok şehrinde denedik ama en güzel samsa böreği bu çarşının hemen yanında yer alan küçük bir fırındaydı. Samsa özel tandırlarda pişen içi sulu etli bir börek.

TAŞKENT CİTY: BAŞKENTİN MODERN YÜZÜ

Taşkent’in tarihî sokaklarından, Çorsu Pazarı’nın baharat kokularından ve Sovyet döneminin izlerini taşıyan geniş bulvarlarından ayrılıp Taşkent City bölgesine girdiğimde, bambaşka bir dünyaya adım atmış gibi oldum. Burası, Özbekistan’ın modernleşme hamlesinin kalbi, geleceğe dönük vizyonunun sembolü adeta. Gökdelenler, cam cepheli ofisler ve lüks otellerle çevrili bu bölge, Taşkent’in uluslararası yüzü. Taşkent City aynı zamanda bir eğlence ve kültür merkezi. Meydanları, yürüyüş alanları, küçük göletleri ve şık peyzaj düzenlemeleri, burayı sadece iş dünyasının değil, halkın da uğrak noktası haline getiriyor. Akşamları gökdelenlerin ışıkları gökyüzüne yansırken, bölge adeta bir metropol atmosferine bürünüyor.

YARIN: TARİHİN BAŞKENTİ: SEMERKAND

Muhabir: AYŞEN KARABİNA