PKK'NIN SONU MU GELDİ?
Öcalan’ın çağrısında, PKK’nın kuruluş sürecine ve zamanla işlevsiz hale geldiğine vurgu yapıldı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"PKK, tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asırda, iki dünya savaşı, soğuk savaş ve Kürt kimliğinin inkârı gibi faktörlerin etkisiyle doğmuştur. Ancak, 1990’lardan itibaren yaşanan değişimler ve ifade özgürlüğündeki ilerlemeler sonucunda örgüt, anlamını yitirmiş ve feshini zorunlu hale getirmiştir."
Öcalan, PKK’nın artık siyasi ve askeri olarak bir varlık sürdüremeyeceğini belirterek, örgütün kendisini feshetmesi ve barışçıl yollarla çözüm sürecine katkı sunması gerektiğini dile getirdi.
"TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİ BOZULMAMALI"
Öcalan, açıklamasında Kürt ve Türk halklarının tarih boyunca birlikte yaşadığını ve bu bağın korunması gerektiğini savundu:
"Türkler ve Kürtler, bin yılı aşkın süredir birlikte var olmuş, hegemonik güçlere karşı ittifak içinde kalmayı tercih etmiştir. Ancak son 200 yıl boyunca kapitalist modernitenin etkisiyle bu ittifak zayıflatılmak istenmiştir. Cumhuriyet’in tek tipçi yorumlarıyla hızlanan bu süreç, iki halk arasındaki bağları zedelemiştir. Günümüzde kırılgan hale gelen bu ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde yeniden inşa etmek esas görevdir."
Öcalan, Kürt kimliğinin tanınması ve özgür ifade hakkının sağlanmasının, ayrılıkçı çözümler yerine ortak yaşama dayalı demokratik bir modelle mümkün olduğunu belirtti.
"DEMOKRATİK UZLAŞMA KAÇINILMAZDIR"
Öcalan, açıklamasında demokratik siyasetin önemine vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı:
"Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan hareketi olan PKK, demokratik siyaset kanallarının kapalı olması nedeniyle güç ve taban bulmuştur. Ancak ayrı ulus-devlet, federasyon ya da idari özerklik gibi çözümler, toplumun sosyolojik yapısına uygun değildir. Kalıcı barışın sağlanması için demokratik uzlaşma tek yöntemdir."
Bu ifadeler, Öcalan’ın bağımsızlık veya ayrışmaya dayalı bir çözüm yerine, Kürtlerin demokratik haklar çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti ile bütünleşmesini savunduğuna işaret ediyor.
BAHÇELİ'NİN ÇAĞRISI VE SİYASİ ATMOSFER
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz günlerde PKK’nın tamamen silahsızlandırılması ve örgütün tasfiye edilmesi gerektiğini belirten bir açıklama yapmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da benzer yönde mesajlar vermesi, siyasi atmosferde PKK’nın sonlandırılmasına yönelik bir beklenti yarattı.
Öcalan da açıklamasında bu çağrılara atıfta bulunarak, sürecin siyasi partiler tarafından desteklendiğini belirtti:
"Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanının ortaya koyduğu irade ve diğer siyasi partilerin bu sürece olumlu yaklaşımıyla birlikte oluşan iklimde, PKK'nın silah bırakması gerekliliği doğmuştur. Bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum."
"PKK KONGRE TOPLAYIP SİLAH BIRAKMALI"
Öcalan, PKK'ya doğrudan hitap ederek örgütün resmi olarak sonlandırılması gerektiğini belirtti:
"Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi, PKK da devlet ve toplumla bütünleşmek için kongresini toplamalı ve fesih kararı almalıdır. Tüm gruplar silah bırakmalı, örgüt tamamen kendini tasfiye etmelidir."
Bu açıklama, örgütün geleceğine dair net bir mesaj olarak değerlendirilirken, PKK’nın nasıl bir yanıt vereceği büyük merak konusu oldu.
DEM PARTİ’DEN OKUNAN AÇIKLAMA
Öcalan’ın açıklaması, DEM Parti tarafından duyuruldu. DEM Partili Pervin Buldan tarafından okunan bildiri, siyasi çevrelerde büyük yankı uyandırdı.
Öcalan’ın çağrısına örgüt içinden nasıl bir karşılık verileceği, PKK'nın üst kadrosunun nasıl bir tutum sergileyeceği ve sürecin nasıl ilerleyeceği önümüzdeki günlerde netleşecek.
Ancak bu açıklama, Türkiye’nin terörle mücadelede geldiği noktada kritik bir dönüm noktasına işaret ediyor. PKK’nın gerçekten silah bırakıp bırakmayacağı ve bu çağrının sahada nasıl bir etki yaratacağı önümüzdeki süreçte yakından takip edilecek.