2 yıldır bütün Dünya'nın anasından emdiği sütü burnundan getirdi pandemi. Başımıza belâ ve musallat oldu...

Neyse ki Sinovac, Biontek, Sputnik ve Allah nasip ederse en ivedi zamanda Türkovac aşısı ile hepimiz bu illete karşı korunmuş olacağız.

Türkiye'nin en ağır pandemi sürecini bilfiil yaşayan şehirlerin başında geldi Trabzon.

Gurbetçilerin çok oluşu, hacı dönüşlerinin tam da pandeminin başlangıcına denk gelmesi, Trabzon insanının kural tanımazlığı ve Corona mı? " BANA MI? MÜMKÜN DEĞİL " tarzı ile olaya yaklaşan ve maske kullanma oranında sınıfta kalan bir Trabzon gerçekliği...

Hastaneler doldu taştı. Trabzon'un köyleri karantinaya alındı. Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi ivedilikle pandemi hastanesine dönüştürüldü...

Devletin aldığı tedbirler de gecikmedi. Hemen bir pandemi heyeti kuruldu.

Trabzon valisinin başkanlığında ve büyükşehir belediye başkanının himayelerinde; il sağlık müdürü Dr. Hakan Usta ve kriz masası ekibinin özverili, başarılı ve yoğun çalışmalarının neticesinde; Trabzon bu imtihanı başarı ile geçti diyebiliriz rahatlıkla.

Hattâ koskoca Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi; adeta bir pandemi üssü gibi çalıştı.

Bütün pandemi süreci adeta bu merkezden yönetildi.

Hastanenin yemekhaneleri de dahil olmak üzere bütün boş, atıl ve de kullanılabilir alanlar; yatakhanelerle donatıldı ve binlerce hastaya ev sahipliği yapıldı.

Acil müdehale çadırı ve kontrol çadırları hazır kıta hizmet verdi.

Gerçekten hiç de kolay bir süreç değildi Trabzon için.

Daha önce başhekimlik deneyimi olmaması ve başhekimlik yaptığı hastanenin de kriz merkezi olarak seçilmesi dezavantajları; Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhekimi, aynı zamanda da amcamızın oğlu olan Prof. Dr. Süleyman Türedi'nin de pandemi krizini iyi yönetmesi ile bütün bu negatif faktörlere rağmen, kriz durumunu artıya ve fırsata dönüştürmesi ise akla gelen ilk müspet anektodların başında geldi.

Amcamızın oğlu olduğu için söylemiyoruz elbette! Ama Trabzon küçük ve çok zor bir şehirdir.

Bir de bu şehirde idarecilik ve yöneticilik yapıyorsanız şayet arayanınız hiç bitmez. İşiniz daha da grift bir hâl alır.

Milletvekilleri ister, il müdürleri arar, bürokratları sorar, gazetecileri yazar, iş insanları ister. İster de ister.

Bir deTrabzonspor faktörünü hesaba katarsanız; çalışmaktan evin yolunu bulamazsınız adeta.

Ama bütün bu şartlar altında dahi kim aradıysa; istisnasız herkese ama herkese yardımcı olmuş Süleyman Türedi.

Aldığımız geri bildirimler hep bu yönde...

Bizler de onur ve gurur duyduk...

Hattâ üstadımız ve üzerimizde çokça emekleri ve hakları olan, Trabzon şehrinin en beyefendi figürlerinden, aynı zamanda bir önce ki Gazeteciler Cemiyeti başkanlığı görevini yürüten, 40 yıllık büyük çınar gazeteci saygıdeğer Yusuf Turgut abimiz dahi bu durumu teyit ve tecrübe etmişler.

Bu arada babam ile Süleyman Türedi'nin babası kan kardeşlermiş. Çocuklukları hep birarada geçmiş.

Rahmetli Sebahattin Türedi de; uzun yıllar Köy Hizmetleri'nde idareci olarak görev yaptı.

Babam anlatırdı...

Rahmetli Sebahattin yanımdan hiç ayrılmazdı derdi hep...

Evlâtlar babalarının yansımalarıdır...

Yaprağı olmasa dahi; çınar ağacının gölgesinde olmak bile yeter...

Elmanın dibine armudun da düştüğü görülmemiştir...

Bu vesileyle pandemi süresince gösterdiği özverili çalışmalar ile bu meşakkatli ve bir o kadar da riskli süreci; eline yüzüne bulaştırmadan, hakkını sonuna kadar layığıyla vererek, alnının akıyla teslim eden amca oğlu Prof. Dr. Süleyman Türedi ve ekibine sonsuz teşekkürler...

Bakî selâmlar...