Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Edebiyat Fakültesi, edebiyat dünyasının önemli isimlerini öğrencilerle buluşturdu. Kamuran Tuna, Bahaettin Kabahasoğlu, Saadet Yılmaz, Bahriye Kefelioğlu Bektaş ve Emine Çolakoğlu gibi Trabzonlu yazarlar, Prof. Dr. Hikmet Öksüz Konferans Salonu'nda düzenlenen “5 Şair 5 Soru” söyleşisinde öğrencilerle bir araya geldi. Etkinliğin koordinatörlüğünü ise Dr. Özlem Çakmakoğlu üstlendi.

Akçaabat Belediyesi Sanat Akademisinde Yeni Kurslar Başladı
Akçaabat Belediyesi Sanat Akademisinde Yeni Kurslar Başladı
İçeriği Görüntüle

Taka Gazetesi yazarlarından Bahaettin Kabahasoğlu ve Saadet Yılmaz da etkinlikte öğrencilerin yoğun ilgisiyle karşılandı. Şairler, şiirin doğası, ilham süreci, çeviri problemleri ve tamamlanmamış şiirlerin okuyucuya bıraktığı anlam gibi konularda samimi açıklamalarda bulundu.

“İlham gelir ama şiir mutfakta pişer”

Bahaettin Kabahasoğlu, şiirin yalnızca ilhamla değil, emek ve sabırla şekillendiğini vurguladı. “İlham gelir ama şiire ‘ben şimdi yazayım’ diyemezsiniz. Şiirin mutfak kısmı vardır. Bazen ince işçilik ister. Türkiye gibi ülkelerde yazacak çok konu var. Mesele, insanları üzmeden, büyük vaatler vermeden yazmaya karışmak,” ifadelerini kullandı.

“Şair olmak için karanlıktaki ışığı görmek gerekir”

Kamuran Tuna, her şiir yazanın şair sayılamayacağını belirterek, “Lise yıllarında herkes şiir yazar. Ama şiir yazmakla şair olmak aynı şey değil. Şair olmak, karanlıkta ışığı yakalayabilmektir. Ben de şiir yazıyorum ama kendimi şair olarak tanımlamaktan çekiniyorum,” dedi.

“Şiir çevirisi aynı duyguyu vermez”

Bahriye Kefelioğlu Bektaş, şiirin başka bir dile çevrilmesiyle duygusunu yitirebileceğini savundu. “Şiir çevirileri çoğu zaman orijinal duyguyu veremiyor. Walter Benjamin’in dediği gibi; çeviri, orijinalin yalnızca yankısıdır. Ben kendi şiirimi bile İngilizceye çevirdiğimde o hissi yakalayamıyorum,” dedi.

“Başlıksız şiir okuyucunun hayal gücünü genişletir”

Emine Çolakoğlu, şiirlerinde başlık kullanmama deneyimini paylaştı. “Pek çok şiirimi başlıksız yazdım. Ancak şiirin içinde zaten bir başlık taşıdığını düşünüyorum. Güzel bir şiir okuduğumda, o şiirin içinde sevgiliyi bulurum. Bu da başlığın ötesinde bir deneyim sunar,” ifadelerini kullandı.

“Şiir tamamlanmaz; okuyucu tamamlar”

Saadet Yılmaz ise şiirin asla tamamlanmadığını, çünkü duyguların sınırlandırılamayacağını belirtti. “Yazarın kaleminden çıkan duygu sonsuzdur. Benim tamamlanmamış şiirlerim var. Bazılarını özellikle yarım bırakırım. Okuyucu tamamlasın isterim. Özellikle Filistin'deki zulüm gibi insanlık dramları tek bir şiirle anlatılamaz. Bu duyguların ucu bucağı yoktur,” dedi.

Muhabir: AYŞE SANCAK