Seni tanımamıza yardımcı olur musun? Hayat hikayenden ve futbol kariyerinden kısaca bahseder misin? Aynı zamanda ailenizin ve çevreniz Trabzonspor’a geleceğinizi öğrendiklerinde tepkileri ne oldu?

Ben Natalia Oleszkiewicz ama herkes bana ‘Olo’ der. Soyadımı söylemekten çok daha kolay! 9 yaşından beri futbol oynuyorum. Polonya’da Drawsko Pomorskie adında küçük bir kasabadan geliyorum. Ailem buraya gelişime çok şaşırdı çünkü onlara hiçbir şey söylemedim, ta ki sözleşmeyi imzalayana kadar. Annem başta endişeliydi çünkü ilk kez kulüp değiştiriyordum ve yeni gideceğim yer evimizden oldukça uzaktaydı. Babam ise mutlu ve gururluydu. Çünkü Trabzonspor’u biliyor ve bunun kariyerimde ciddi bir adım olduğunu söylüyordu. Kız kardeşlerim de çok heyecanlandı; ‘Harika! Artık yazları gideceğimiz güzel bir yerimiz var’ dediler.

Sizi futbol oynayamaya yönlendiren ve aynı zamanda futbol hayatınızda size en çok destek olan kişi kimdi?

Hatırladığım kadarıyla, bu hep yapmak istediğim bir şeydi, kimse beni yönlendirmedi. Başlarda zordu çünkü yaşadığım kasabada benim yaşımdaki çocuklar için bir altyapı takımı yoktu, bu yüzden babam ve arkadaşlarıyla oynardım. Futbol yolculuğumda ne olursa olsun, ailem her zaman benim yanımdaydı.

Trabzonspor’dan teklif aldığında ilk tepkin ne oldu? Türkiye’ye gelmeden önce Trabzonspor hakkında ne biliyordun?

Kış transfer döneminde ilk teklif geldiğinde biraz şaşırmıştım çünkü o sırada hala önceki kulübümle sözleşmem vardı. O dönemde aslında transfer olmayı çok düşünmüyordum ama Trabzonspor’un o sezonki performansını takip etmeye başladım. Takımın azmi ve enerjisi hoşuma gitti. Sözleşmem bitmeden önce bir teklif daha gönderdiler işte o zaman orada olmam gerektiğini hissettim.

2023-24 sezonunda lig şampiyonluğu yaşamış, Polonya’nın en üst ligi Ekstraliga Kobiet’in gol kralı olmuş ve Polonya Milli takımında da boy göstermiş bir oyuncu olarak deneyimlerini Trabzonspor’a nasıl aktarmayı planlıyorsun?

O sezon şu ana kadarki en iyi sezonumdu. Yaşadıklarım her anlamda gurur verici bir duyguydu. Takımım bana bu konuda önemli fırsatlar sundu ve ben de bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştım. Bu deneyim, kendime olan güvenimi artırmamı sağlamakla birlikte hem kişisel hem de profesyonel olarak gelişmeme büyümeme katkı sundu. Milli takımda oynamak, kendimi üst liglerde oynayan oyuncularla kıyaslama fırsatı verdi. Bu da daha iyi bir futbolcu olmak için hangi yönlerimi geliştirmem gerektiğini görmemi sağladı. Trabzonspor’a, takımı şampiyonluk mücadelesinde desteklemek için elimden gelen her şeyi yapma hedefiyle geldim.

Polonya ile Türkiye arasında seni şaşırtan ya da hoşuna giden kültürel farklar oldu mu?

Dürüst olmak gerekirse, burada insanların ne kadar çok çay içtiğini görünce gerçekten şaşırdım! Daha önce duymuştum ama kültürün bu kadar büyük bir parçası olduğunu tahmin etmemiştim. İnsanların bir araya gelip, çay eşliğinde sohbet edip gülümsemelerini görmek çok güzel. Ayrıca Polonya ve Türkiye arasında mantalite açısından da büyük bir fark var o da; Polonya’da insanlar hep acele içindedir ve sürekli telefonlarına odaklanırlar, ama burada hayat çok daha sakin ve huzurlu akıyor.

Genel itibariyle takımdaki sosyal ilişkiler hakkında neler düşünüyorsun?

İlk antrenmanımda oldukça heyecanlıydım! İstanbul’daki sezon öncesi kampımızda garip duygular içerisindeydim çünkü ilk defa bu kadar sıcak bir havada antrenman yapıyordum. Ancak onun dışında ortam harikaydı, herkes beni sıcak bir şekilde karşıladı. Takım arkadaşlarım en başından itibaren çok samimi ve destekleyiciydi, bu da takıma uyum sağlamamı kolaylaştırdı.

Kişinin futboldaki oyun felsefesinin gerçek hayattaki karakteriyle doğru orantılı olduğunu düşünüyor musun? Sen nasıl bir oyuncu olduğunu düşünüyorsun?

Saha içinde ve dışında iki farklı insan olduğumu söyleyebilirim. Maç esnasında hırslı karakterimi göstererek her top için mücadele ederim. Asla pes etmeyen bir oyuncuyum o yüzden beni oyundan düşürmek oldukça zordur. Bunun aksine gerçek hayatta hırslı olmaktan ziyade olaylar daha sakin yaklaşan bir yapım vardır.

Asla unutamadığın, gelişimin ve kariyerin açısından seni bir adım ileriye taşıyan bir maç var mı? O maçtaki hissettiğin şeylerden bahseder misin?

Şimdiye kadarki kariyerimin en duygusal anlarından biri, geçtiğimiz mayıs ayında oynadığım ilk Polonya Kupası finaliydi. Maçta iki penaltı kazandık ama gol atamadık. Skor 1–1’di ve 80. dakikadan itibaren rakibimiz kırmızı kart gördüğü için bir kişi eksik oynuyordu. Uzatmalarda da iyi fırsatlar yakaladık ama değerlendiremedik ve sonunda penaltılarda 2–1 kaybettik. O anın sporcu öfkesi hâlâ içimde, o günden beri başarıya karşı çok daha açım!

Hayatında dönüm noktası diyebileceğin bir an oldu mu? Seni bugünkü Natalia yapan karar hangisiydi?

2021 yılında sağ bek pozisyonundan forvete geçtim ve bu değişim hem oyunumu hem de mantalitemi tamamen dönüştürdü. Bu mevki değişikliği biraz da tesadüf oldu. 2020 yılının kış aylarında hastalandım ve 2 ay boyunca antrenmanlara ara vermek zorunda kaldım. 2021’in ocak ayında iyileştiğimde forvet oyuncumuz sakatlanmış ve antrenmanda onun pozisyonunda oynayacak birine ihtiyaç vardı. Ben denedim, performansımı gören herkes çok şaşırdı çünkü gerçekten çok iyiydim. Sonra antrenörüm bu bölgede devam etmemi istedi ve böylece hücum oyuncusu oldum. Gol krallığa ulaşan süreç böyle başladı yani. Bu mevki değişikliğinden sonra her şey daha doğal ve keyifli hale geldi. Sanki yeniden temiz hava almaya başlamış gibiydim.

Zor zamanlarında seni ayakta tutan şey nedir? Kendine güç verdiğin bir motto ya da inandığın bir yaşam felsefen var mı?

Aslında bir motto ya da felsefem yok, sadece disiplinim var. Zor zamanlar da, iyi zamanlar gibi geçer. Ama daha iyi bir futbolcu olmanın yolu, her şeye rağmen devam etmektir. Hayatta ne olursa olsun, her sabah kalkar ve yapılması gerekeni yaparsın.

Futbol hayatında idolüm dediğin bir oyuncu var mı? Varsa onu idol olarak belirlemendeki sebebi açıklar mısın?

Yıllar içinde idolüm birkaç kez değişti. Küçükken Neymar’ı çok izlerdim. Sonra Sergio Ramos ve Carles Puyol gibi savunmacılara hayranlık duymaya başladım. Şimdi ise Erling Haaland’ı çok beğeniyorum. İnanılmaz bir mantaliteye sahip. Zlatan Ibrahimović veya Cristiano Ronaldo’ya benzer bir özgüven ve kararlılığı var. Onların kendilerine olan güvenlerini ve azimlerini gerçekten takdir ediyorum.

Trabzonspor’un Parlayan Yıldızı OULAİ’DE ŞOK DÜŞÜŞ: Büyük İlgi Genç Oyuncuyu Yordu mu?
Trabzonspor’un Parlayan Yıldızı OULAİ’DE ŞOK DÜŞÜŞ: Büyük İlgi Genç Oyuncuyu Yordu mu?
İçeriği Görüntüle

Spor dünyasında senin için evrensel olarak kabul edebileceğin değer nedir?

Benim için sporda en önemli değer disiplindir. Disiplin karakteri geliştirir, odaklanmanızı sağlar ve takım arkadaşlarınıza, rakiplerinize ve oyuna saygı duymayı öğretir.

Trabzonspor’un tutkulu taraftarına kendini üç kelimeyle tanıtacak olsan kendinle özdeşleştirdiğin hangi kelimeleri kullanırdın?

Beni en iyi tanımlayan üç kelime: sadakat, özgüven ve hırs.

Kadın futbolunun popülerleşmesiyle birlikte oyuncuların sosyal sorumluluğu da arttı. Bir rol model olarak sen, bu gücü nasıl kullanmak istiyorsun?

Sosyal medya platformumu zihinsel sağlık farkındalığını artırmak için kullanmak istiyorum. Genç oyuncuların gücün sadece fiziksel olmadığını, zihninize özen göstermenin ve kendinize inanmanın da önemli olduğunu bilmelerini istiyorum.

Futbol hayatındaki uzun vadeli planların neler?

Şu an sadece önümdeki ilk maç hangisiyse, ona odaklanmayı tercih ediyorum. O maç bittikten sonra da sıradaki karşılaşmaya odaklanacağım. Şu anda uzun vadeli planlarım yok.

Eğer sana kadın futbolunun gelişimi için bir proje yürütme şansı verilseydi, bu ne olurdu? Nasıl bir değişim hedeflerdin?

Kadın futbolunun gelişimi konusunda öncelikle güç ve kondisyon üzerine odaklanırdım. Çünkü günümüzde futbol sadece teknik becerilerle değil, aynı zamanda fiziksel üstünlükle de şekilleniyor. Oyuncuların sahada daha uzun süre yüksek tempoda mücadele edebilmesi, ikili mücadelelerde ayakta kalabilmesi ve sakatlık riskini azaltabilmesi için güçlü bir fiziksel temele ihtiyaç var. Kaynak:

Kaynak: Trabzonspor Dergisi