Seni tanımamıza yardımcı olur musun? Bugüne kadarki hayat hikayenden ve futbol kariyerinden kısaca bahseder misin?

5 yaşında erkeklerle birlikte futbol oynamaya başladım, çünkü o dönem yaşadığım bölgede kadın futbol takımları yoktu. Daha ilk andan itibaren top, kendimi ifade etme ve özgür hissetme yolum oldu. Futbol kalbimde doğdu ve büyüdü adeta; her zaman en yükseğe ulaşma hayaliyle yaşadım. Önce memleketimin alt yaş takımlarında başladım, sonra hayalim giderek daha somut hale geldi. Juventus Women’dan gelen davet, büyümeme, öğrenmeme ve en iyilerle kendimi sınamama imkan tanıyan fırsattı. Juventus’la önemli kupalar kazanma şansını yakaladım ve gururla U17 ile U19 Milli Takım formalarını da giydim.

Juventus’tan Trabzonspor’a transfer sürecin nasıl gelişti? ‘Evet kesinlikle bu takımda olmalıyım’ cümlesini sana dedirten şey neydi? Trabzonspor’u seçme sürecinde senin için bu kulübü diğer kulüplerden ayıran şey ne oldu?

Kariyerimin öyle bir dönemindeydim ki, yeni bir meydan okumaya, kendimi yeni bir ortamda sınamaya ihtiyaç duyuyordum. Trabzonspor’dan teklif geldiğinde projenin ciddiyetini ve kadın futbolunda da önemli bir şeyler inşa etme konusundaki heyecanlarını hemen hissettim. O an kendi kendime şunu söyledim: Kendimi farklı bir ortamda yeniden denemek, büyümek ve gerçekten kim olduğumu göstermek için doğru zaman bu.

Trabzonspor’dan teklif aldığında ilk tepkin ne oldu? Türkiye’ye gelmeden önce Trabzonspor hakkında ne biliyordun?

İlk başta şaşırdım. Bir Türk kulübünden teklif almayı beklemiyordum ama detaylara indikçe merak ve motivasyon hissettim. Trabzonspor’un başarılarını ve inanılmaz bir taraftar kitlesine sahip olduğunu biliyordum. Kadın takımını ise gelmeden önce çok fazla tanımıyordum, fakat bu durum onların gelişimine katkıda bulunma ve onları keşfetme isteğimi daha da artırdı.

İlk antrenmanda takımla tanıştığında nasıl bir ortamla karşılaştın? Genel itibariyle takımdaki sosyal ilişkiler hakkında neler düşünüyorsun?

Biraz gergindim, çünkü ülke ve takım değiştirmek asla kolay değildir. Ama daha ilk andan itibaren takım arkadaşlarım beni grubun bir parçası gibi hissettirdiler. Pozitif, samimi ve çalışmaya istekli bir atmosfer buldum. Bu da bana ortama daha hızlı uyum sağlamamda ve dili bilmesem bile en iyimi ortaya koymamda çok yardımcı oldu.

Juventus formasıyla birçok kupa heyecanı yaşadın. Bu başarılar arasında Süper Kupa’nın yanı sıra, 2024 yılında İtalya Kupası’nı da kazandın. Takımınla birlikte kupa kazanmak sana neler hissettirdi? Aynı şampiyonluk bilincini Trabzonspor’da da yansıtacağını düşünüyor musun?

Anlatması zor duygular… Juventus formasıyla bir kupa kaldırdığında, tüm fedakârlıklarının bir anlamı olduğunu anlıyorsun. 2024’te kazandığımız Süper Kupa ve İtalya Kupası unutulmaz anlardı: takım arkadaşlarımın ve taraftarların mutluluğunu görmek tüylerimi diken diken etti. O kazanma zihniyetim silinmiyor; onu da yanımda taşıyorum ve bu hissimi Trabzonspor’a da aktarmak istiyorum.

İlk defa 2018 yılında İtalya U17 milli takımına davet edilmişsin. İlk milli maçına çağırılma hikayen nasıldı? Neler hissettin? Ve bu başarını ilk kiminle paylaştın?

2018’deki o günü çok iyi hatırlıyorum, adımı listede gördüğümde inanamamıştım. Hayatımın en güzel dönüm noktalarından biriydi. İlk yaptığım şey ailemi aramak oldu. Onların heyecanı benimkinden bile büyüktü. O formayı giymek bana özel bir şeyin parçası olduğumu hissettirdi.

Trabzonspor Kadınlar Deplasmanda ALG Spor’un Konuğu Oluyor
Trabzonspor Kadınlar Deplasmanda ALG Spor’un Konuğu Oluyor
İçeriği Görüntüle

Juventus’taki bilgi birikiminin yanı sıra Serie A ve Serie B’de, ayrıca İtalya milli takımı başta olmak üzere İtalya U19 ve U17 milli takımlarında kazandığın tecrübeleri Trabzonspor’a nasıl aktarmayı planlıyorsun? Burada kendine hangi hedefleri koyuyorsun?

Serie A, Serie B ve Milli Takım tecrübelerim bana asla pes etmemeyi, disiplinle çalışmayı ve kendimi sürekli geliştirme arzusunu öğretti. Trabzonspor’a pozitiflik, profesyonellik ve fedakârlık ruhumu göstermek istiyorum. Ama en çok da öğrendiklerimi takım arkadaşlarıma aktarıp aynı zamanda onlardan da öğrenerek birlikte büyümeyi hedefliyorum.

Türkiye’de uzun yıllar kalarak kariyerine burada devam etmek istiyor musun? Futbol hayatındaki uzun vadeli planların neler?

Şu an bu macerayı her günü ayrı bir heyecanla yaşayarak sürdürüyorum. Ama saklamıyorum, eğer burada kendimi iyi hissedersem ve proje büyümeye devam ederse uzun süre kalmayı çok isterim. Türkiye’nin kariyerimin ve hayatımın önemli bir parçası olabileceğini düşünüyorum.

Türkiye’ye gelirken bavuluna koyduğun, “yanımdan ayırmam” dediğin üç şey neydi?

Futbol ayakkabılarım, çünkü onlar olmadan ben ben olamam; kimliğimin bir parçası. Anneme özel ithafla yazılmış tekmeliklerim, çünkü benim için güç ve fedakârlığı simgeliyor; ulaştığım her şeyi ona da borçluyum. Son olarak bir İngilizce defteri, takım arkadaşlarımla daha iyi iletişim kurmak ve takıma daha çok uyum sağlamak için İngilizcemi geliştirmem gerektiğini biliyordum.

Kişinin futboldaki oyun felsefenin gerçek hayattaki karakteriyle doğru orantılı olduğunu düşünüyor musun? Sen nasıl bir oyuncu olduğunu düşünüyorsun?

Kesinlikle evet. Sahada kendimi kararlı, her top için mücadele eden ve her zaman takım için her şeyini veren bir oyuncu olarak görüyorum. Hayatta da aynı kişiyim: direkt, mücadeleci ve pozitif. Ne sahada ne de dışında kolay kolay pes etmeyi sevmem. Çok konuşmam, çünkü gerçekten önemli olanın sözlerden çok eylemler olduğuna inanırım.

Futbol hayatında idolüm dediğin bir oyuncu var mı? Varsa onu idol olarak belirlemendeki sebebi açıklar mısın?

İdolüm Paulo Dybala. Onu her zaman oyunundaki zarafeti, şıklığı ve kritik anlarda fark yaratabilme yeteneği için hayranlıkla izledim. Ama en çok da alçakgönüllülüğü, taraftarlarla ve takımla kurduğu bağ için. Onu sadece attığı goller ve kazandığı kupalar için değil, futbola tutkuyla ve zekâyla yaklaşma biçimi için bir şampiyon olarak görüyorum.

Hayatını etkileyen bir kitap, film ya da dizi var mı? Bu kitabın, filmin ya da dizinin hayatına dokunmasındaki neden neydi?

Beni en çok etkileyen film Remember the Titans. Çünkü sporun insanları nasıl birleştirdiğini, zorlukları nasıl aştığını ve farklılıkları nasıl ortadan kaldırabildiğini anlatıyor. Bana şunu öğretti; bir takım ancak herkes egosunu bir kenara bıraktığında ve ortak bir hedef için çalıştığında gerçekten güçlü olur. Bu mesajı hem sahada hem de hayatımda yanımda taşıyorum.

Taraftarlara kendini üç kelimeyle tanıtacak olsan kendinle özdeşleştirdiğin hangi kelimeleri kullanırdın?

Kararlı, dirençli ve pozitif. Kararlı, çünkü asla pes etmem. Dirençli, çünkü her zorluktan sonra yeniden ayağa kalkacak gücü bulurum. Pozitif, çünkü her durumu gülümseyerek ve zorluklardan bile bir şeyler öğrenilebileceğine inanarak karşılamaya çalışırım.

Kültürlerarası bir yolculuktasın. İtalya ile Türkiye arasında seni şaşırtan ya da hoşuna giden kültürel farklar oldu mu? Olduysa bunlar neler?

Beni en çok şaşırtan insanların sıcaklığı ve misafirperverliği oldu. Türkiye’de insanlar seni ülkenin dışından da gelsen hemen evinde gibi hissettiriyor. Bu topluluk duygusu, çok hoşuma giden ve alışma sürecimin ilk günlerinde bana çok yardımcı olan bir şey.

Şehirde gezip gördüğün ve seni en çok etkileyen yer neresi oldu? Şehrimizin yemek kültürü hakkında ne düşünüyorsun?

Beni en çok etkileyen yer camiler oldu. Gerçekten çok güzel buluyorum. Günde beş kez yükselen ezan sesini duymak beni büyüledi. Bu, burada maneviyatın günlük hayatın ne kadar önemli bir parçası olduğunu hissettiren çok yoğun bir an. Mutfak konusunda ise, çeşitliliği ve lezzetlerin zenginliği beni çok etkiledi. Özellikle et ve baharat temelli geleneksel yemekleri çok sevdim; ilk andan itibaren beni kendine çekti.

Asla unutamadığın, gelişimin ve kariyerin açısından seni bir adım ileriye taşıyan bir maç var mı? O maçtaki hissettiğin şeylerden bahseder misin?

Asla unutamayacağım bir maç, U17 Avrupa Şampiyonası’nda İngiltere’ye karşı oynadığımız yarı finaldi. Finale çıkmak için beraberlik yetiyordu ama maalesef kaybettik. Bu çok büyük bir hayal kırıklığıydı, ama aynı zamanda beni inanılmaz derecede büyüten bir andı.

Spor dünyasında senin için evrensel olarak kabul edebileceğin değer nedir?

Saygı. Saygı olmadan spor da olmaz: takım arkadaşlarına, rakiplere, antrenörlere, taraftarlara saygı. Bu değer, futbolu gerçekten evrensel kılıyor.

Hayatında dönüm noktası diyebileceğin bir an oldu mu? Seni bugünkü Asia yapan karar hangisiydi?

Umarım gerçek dönüm noktası bu yıl olacak. Son üç yılda çok fazla talihsizlik yaşadım, belki bazı yanlış seçimler yaptım ya da benim elimde olmayan durumlarla karşılaştım. Ama şimdi içimde kim olduğumu gerçekten kanıtlama, değerimi gösterme ve bana inanmayanlara ya da hakkımda kötü konuşanlara somut bir cevap verme isteği var. Tüm bunları güce dönüştürmek ve kariyerimde yeni bir sayfa açmak istiyorum.

Zor zamanlarında seni ayakta tutan şey nedir? Kendine güç verdiğin bir motto ya da inandığın bir yaşam felsefen var mı?

Zor zamanlardaki en büyük gücüm annem. Benim için yaptığı ve hâlâ yapmaya devam ettiği tüm fedakârlıklar sayesinde ona her şeyimi borçluyum ve her gün onu gururlandırmaya çalışıyorum. Bana hayatta ne olursa olsun pes etmemem gerektiğini gösterdi. Kendisi de zor dönemlerden geçti ve bana örnek olarak daima ileriye gitmeyi, asla vazgeçmemeyi öğretti.

Kadın futbolunun popülerleşmesiyle birlikte oyuncuların sosyal sorumluluğu da arttı. Bir rol model olarak sen, bu gücü nasıl kullanmak istiyorsun?

Bugün biz oyuncuların daha büyük bir sosyal sorumluluğu olduğunu biliyorum. Genç kızlar için pozitif bir örnek olmak istiyorum: Onlara hiçbir hayalin fazla büyük olmadığını, fedakârlık, tutku ve kararlılıkla her yere ulaşabileceklerini göstermek istiyorum.

Kaynak: TRABZONSPOR DERGİSİ