Alper Mestçi’den yeni kabus: Siccîn 8 korkuyu yine derinden hissettiriyor
Türk korku sinemasının kült serilerinden Siccîn, sekizinci filmiyle izleyiciyle buluştu. 6 Haziran 2025’te vizyona giren Siccîn 8, her filminde olduğu gibi bu kez de yerli motiflerle harmanlanmış derin bir korku hikâyesi sunuyor. Yönetmen koltuğunda serinin yaratıcısı Alper Mestçi otururken, başrollerde Fatih Gülnar, Melike Balçık ve Gönül Ürer yer alıyor.
Bu kez merkezde bir anne-oğul ilişkisi var. Ama bu ilişki, huzurevi kararıyla başlayan ve ardı ardına gelen paranormal olaylarla, psikolojik ve metafizik boyuta taşınıyor.
Huzurevine bırakılan annenin ardından gelen sessizlik… ve sonra kabus
Fatih, eşi ve çocuğuyla birlikte annesi Gönül’ün evinde yaşamaktadır. Ancak karısı Berna, aynı evde kayınvalidesiyle yaşamak istemez. Berna’nın ısrarları sonucu Fatih, annesini bir huzurevine yerleştirir. İlk başta sıradan bir karar gibi görünen bu hamle, kısa sürede evde tuhaf olayların başlamasına neden olur.
Evde açıklanamayan sesler, ani sıcaklık değişimleri, gece görülen silüetler… Berna ve Fatih’in hayatı, bir süre sonra içinden çıkılamaz bir kabusa dönüşür. Gittikçe derinleşen vicdan azabı, Fatih’i annesini geri getirmeye zorlar. Ancak eve geri dönen… anneleri değildir.
Siccîn 8: Aile bağları ve vicdan temasıyla korkuyu birleştiriyor
Siccîn 8, klasik korku unsurlarının yanı sıra aile içi sorumluluk, vicdan azabı ve manevi borç temalarını merkezine alıyor. Mestçi, bu filmde yalnızca korku yaratmakla kalmıyor; izleyiciyi aynı zamanda düşündürüyor. Kötülüğün bazen dışarıdan değil, kişinin kendi içinden geldiğini gösteren film, psikolojik katmanları da başarıyla işliyor.
Paranormal olayların sıradan bir ev ortamında başlaması, izleyiciye daha da güçlü bir “gerçeklik” hissi veriyor. Siccîn 8, korkunun kaynağını yalnızca cinlerden değil, ihmallerden, pişmanlıklardan ve bozulmuş aile bağlarından alıyor.
Görsel ve ses tasarımıyla tüyleri diken diken eden sahneler
Film, serinin önceki yapımlarında olduğu gibi karanlık atmosferi, ani ses efektleri ve detaycı makyaj çalışmalarıyla öne çıkıyor. Özellikle ayna, merdiven altı, uykudan uyanma sahneleri ve zikirli flashback’ler seyirciyi diken üstünde tutuyor.
Fatih Gülnar’ın içsel çatışmaları yansıttığı performansı dikkat çekerken, Gönül Ürer’in anne rolündeki soğukkanlı duruşu filmin gerilimini artırıyor. Mestçi’nin yönetmenlik anlayışı, bu filmde bir kez daha ritim kontrolü ve tansiyon yükseltmede başarısını kanıtlıyor.
Siccîn 8, sadece korkmak isteyenleri değil, düşündürülmeyi de arayan izleyicileri hedef alıyor. Aile içi kararların bedelinin sadece psikolojik değil, metafizik sonuçları da olabileceğini gösteren yapım, Türk korku sinemasında derin izler bırakmaya aday.
Karanlık çöktüğünde bu filmi izlemeye cesaretiniz var mı? Yorumlarınızı paylaşmayı unutmayın.
Yeni bir film ya da korku yapımıyla ilgili içerik ister misin? Hazırım, sadece başlık vermen yeterli.
