Çok şükür bugünleri de gördük. Artık polisimizin de bir sendikası var: Adı Emniyet Sen. Yıllar öncesini tarıyor belleğim. 1990 yılında ilk kamu sendikalarını kurarken başımıza neler gelmişti? Dönemin hükümeti ve bürokratları sendika kurma irademize karşı savaş ilan etmişti. Gözdağı niyetine sendika kurma girişimi yapacakların ve bu sendikalara üye olacakların işten atılacağını bir genelge ile milyonlarca memura duyurmuştu. Bu tehditler işe yaramayınca bu kez bürokrasinin ayak oyunları başlamıştı. Ankara Valiliği son derece yasal bir hak olan dilekçe verme hakkımızı keyfi şekilde önlemiş, ancak bu zorbalık uzatmaları oynamaktan öte bir işe yaramamıştı. Sonunda posta yoluyla gönderdiğimiz evrakların alınmasıyla resmi kuruluşumuzu gerçekleştirmiştik. Siyasal erkin devlet bürokrasisi ile ortaklaşa yürüttüğü bu operasyonlar sırasında başımızı en çok emniyet müdürlükleri ağrıtmıştı. Solculardan, devrimcilerden, muhaliflerden nefret eden bazı polis müdürleri ve polis memurları, kamu sendikalarının faaliyetlerinin engellenmesi konusunda canla başla çalışmışlardı. Ellerinde 12 Eylül faşizminin hazırlattığı “güvenlik dosyaları” üzerinden kamu çalışanlarına öncülük yapan bizlere, aba altından sopa göstermekten keyif alıyorlardı. Kadere bak ki, bu sancılı süreçten tam 22 yıl sonra, bu kez çalışma ve yönetilme koşullarına itiraz eden polisler ayağa kalkıp, sendika kurma girişimi başlattılar. Kurdukları iki internet sitesinde 250 bin civarındaki emniyet güçlerine amaç ve hedeflerini açıklayan “cesur yürek” polisler,  çığ gibi gelen destek mailleri ile doğru yolda yürüdüklerini anladılar. Hükümet cephesi ve hükümete, bazı “iman odaklarına” gönülden bağlı amirler, insaftan yoksun kurallarla baskıladıkları polislerin “demokratik, saydam ve nesnel kurallar” içinde yönetilme isteklerine karşı, 22 yıl önce bizlere uyguladıkları yöntemi aynen onlara da uyguladılar. Girişimci polisleri tehdit ettiler, internet sitelerini kapatmak istediler, sendikaya üye olacak polisleri (şimdilik) disiplin soruşturması açmakla korkutmayı denediler. Emniyet Sen’in resmi başvurusunu işleme koymadılar. Ama posta ile gönderilen evrakları almak zorunda kaldılar. Bakıyorum da polisin sendikalaşmasını engellemek isteyenlerin söylemleri ve ileri sürdükleri gerekçeler, yıllar önce kamu sendikaları için söylenenlere çok benziyor. Neymiş, “polis sendika kurarsa siyaset polise sıçrarmış.” “Poliste otorite ve disiplin kalmazmış.” “Polis 12 Eylül öncesinde olduğu gibi bölünürmüş.” Bu iddia ve ithamların arka planı aslında bambaşka korkuları gizliyor. İnsan sağlığına aykırı çalışma süre ve şartlarına mahkûm polisler “yeter artık” diyerek, ya evrensel çalışma kullarını talep ederse. Aldığı sert emirlerle her önüne gelene biber gazı sıkan, coplayan, su sıkan polisler ya insanlık adına daha özenli davranmaya kalkarlarsa. Geleceği amirlerin iki dudağı arasına sıkışan polis, nesnel değerlendirmeyi dayatıp, çalışma, atama, yükselme gibi özlük hakları konusunda ya objektif ve demokratik bir yönetmelik isterse. Karakolda siyasetçinin arzusuyla hizaya sokulan polisler, ya bu “ezik” sahnelere direnirse. Bu otoriter kafaya göre hak talep etmek anarşi demektir, üstelik bunu polis yaparsa suçu kat kat büyük olmalıdır. Çağın demokratik değerlerine göre düşünürsek; Demokratik bir toplumda polis, asker, işçi, memur, köylü, emekçi, gençlik, öğrenci kim olursa olsun herkesin sendikası olmalı, bu sendikalar da yetkileri hükümetlerce kuşa çevrilmeden üyelerinin hakkını hukukunu savunmalıdır. Avrupa’daki meslektaşlarının 100 yıl önce kazandıkları sendika haklarını ülkemizde hayata geçirmeye kararlı Emniyet Sen’e bu uzun ve meşakkatli yolda başarılar diliyor,  emek dünyasına ve hak arama mücadelesine hoş geldiniz diyorum.
Editör: TE Bilisim