Bunu bilir, bunu söylerim. Ülkelerin medeniyet ölçülerini elbette birçok husus birden etkiler. Kimi hususlarda son derece medeni olan ülkelerde dahi çağın gerisinde kalmış örnekler mevcut olabilir. Bence bir ülkenin medeniyet yolunda aldığı mesafe biraz da halkının ulaşımını ne tip yollarla sağladığı örneğinden geçmektedir. Misal bir ülke, ay’a da gitse, atmosferin dışına turist de taşısa, Dünya üzerinde halkını evinden işine minibüsle taşıyorsa, O ülke geri kalmış demektir. Zira minibüs dünyanın en dandik ulaşım aracından biridir. Dandik diyorum, kimse alınmasın, çağ dışı anlamında kullanıyorum. Minibüs, kendi açımdanda, katiyen bir demokratik ulaşım aracı değildir. Minibüse binmek; şoförün hegemonyasına girmek demektir. Farkında mısınız? (Genelleme yapıyorum) Minibüs şoförü, davranışları sorgulanamayan bir otorite adeta. Ben minibüse bindiğim an, insanın kendi hayatının ve zamanının çok fazla değeri olmadığı bir anımı temsil ettiğini hissediyorum. Kuralsız bir ortamda sürücülük yapan şoförün davranışlarını eleştirme hakkımız yoktur. Mesela, ayakta yolcu almak yasaktır. Bu yasak minibüs şoförleri için katiyen uyulmaması gereken bir kuraldır. Kapı ağzından baktığınızda içerisi Hindistan toplu taşıma araçları gibidir. Her el edene durur, Yarışır, Yolu çekilmez hale getirir, Bitmek bilmez bir hale de getirebilir. Sağa sola küfür eder, siz anayla bacıyla mısınız önemi yoktur onun için. Elbette raylı sistemi geliştirmek yerine yolları minibüslere ve şoförlerin önlenemeyen davranışlarına teslim etmek demek, Bir milleti seneler sürecek bir çilekeşliğin içine itmekten başka birşey değildi. Şehircilik sorunlarını çözmüş ülkelerde metro, hafif raylı sistem gibi taşıtların kullanıldığı görülmektedir. Mesela, Fransa’da metro, Hollanda, Belçika ve İspanya’da tren, İsviçre’de hafif raylı sistem, Almanya’da hepsi birden... Tanzanya, Hindistan, Bolivya, Brezilya, Peru, Ekvator ve bizde minibüs en popüler toplu taşıma aracıdır. Ülkemiz, Minibüsleri yollardan kaldırmadığı sürece, Çağı katiyen yakalayamaz. Şahsımca, Bir devletin insanına verdiği değer, Onu işi ile evi arasında nasıl taşıdığına da bakmaktadır. Ayrıca, 2030 itibari ile, dünya üzerindeki araba sayısının %50 artacağı, dünyada her bulunan 1 varil petrole karşı 2 varil petrol tüketildiği, dünya da hergün 84 milyon varil petrol tüketildiği, 2025 itibari ile petrol talebinin %40 artacağı gerçekleri birleştirildiğinde geleceği hakkında endişeye düşülen ve gelişmesi ümit edilen bir olgudur toplu taşımacılık. *** Kusura bakmayın. Ben bu yazımı, Valilik Konağı ile evi arasında fosforlu makam arabasından inmeyen bir Valinin, Makam arabasından inerse uçağa yetişen bir Belediye Başkanının kentinden yazıyorum. Evet, Binemeyeniyle, Binmeye tenezzül etmeyeniyle, Binmek zorunda olanıyla, bu toplu taşıma araçları, Medeniyetin göstergesidir. Ne yazık ki, 2013 Ocak ayı itibari ile, Medeniyetimizin gösterge ibresi, Yönünü şaşırmış bir pusula kıvamındadır. Şöyle bir Bahçeli mantığı ile özetlersek; Daha önce ne kadar dolmuş vardı? 1500. Şimdi ne kadar minibüs var? Ben diyeyim 720, siz diyin 750. Şimdiye kadar niye bu minibüs sistemi kaldırılmadı? Çünkü, 750 X 4 eşittir 3 bin kişi. Nereden baksan 3 bin oy demek. Buradan yola çıkarsak, artık seçim rüşveti mi dersiniz, baskı mı dersiniz, şoför esnafına destek mi dersiniz bilemem ama mehepe’nin 40.cı yılı kutlu olsun. Anlayana. Kendinize iyi bakın canlar... Sağlıcakla ve ışıkla. Heyecanlı Projeler Hani seçimler yaklaşıyor da düşünebiliriz projelerin çıkmasından ama bir proje beni hakikaten heyecanlandırıyor. Geçen hafta Meclis üyelerine de sunumu yapılmış. “Ortahisar, Pazarkapı ve Gülbaharhatun Mahalleleri Kentsel Sit Alanı Yenileme Projesi” ortalama 20 hektar alanı ve 561 parsel, 465 binayı kapsayacak müthiş bir proje. İçerisinde 134 tescilli binası bulunan alan için en büyük getiri, turizm alanı kazandıracak olması. İl Valiliği ve TOKİ’nin de içerisinde olduğu proje İstanbul Büyükşehir Belediyesi yan kuruluşu BİMTAŞ’a yaptırılmış. Ama biliyorum ki, hem Trabzon Belediyesinden hem de KTÜ’den teknik destek olmuştur. Proje güzel ama uygulaması nasıl olacak onu da zaman gösterecek... Her Derde Deva İtfaiye Gururlanmamak elde değil. Hasbelkader 5 sene bana bağlı bir birimdi Trabzon Belediyesi İtfaiye Teşkilatı. Ben yakınen bilirim her bir ferdi görülmez kahramandır. 2012 yılında 819 yangına koşmuşlar. 663’ü kent içinde, 156’sı kent dışında. Düşünebiliyor musunuz? Bir teşkilat yaptığı görevin yüzde yirmisini görev alanı dışına koşturmakla başarıyor! Evet, bu teşkilat Trabzon Belediyesi İtfaiye Teşkilatı. Sadece yangınlar mı? Hayır. Ayrıca 132 trafik kazasına da koşmuş. Hatta 39 vatandaşı asansörde mahsur kaldığından dolayı kurtarmış. Hepsini, başta müdürleri olmak üzere, kutluyorum. İyiki varsınız... CHP Milletvekili-Merkez İlçe Diyeceksiniz ki, sende taktın gidiyorsun. Öyle değil arkadaşlar. Siz düşünebiliyor musunuz, bir milletvekili, seçileli nerede ise bir senesini dolduracak (Nisan 2012) merkez ilçe teşkilatını ziyaret etmez mi? Bırak merkez ilçeyi, diğer 18 ilçeyi ziyaret etmez mi? Sadece Akçaabat’la (belki birde Arsin olabilir) bitiyor mu? Bayramda el sıkıştığı, ama kafası önde, merkez ilçe başkanını tanımak istemiyor mu? Geçen gün yapılan mahalle teşkilatları ile İl Başkanlığının toplantısında yine mevcut milletvekilinin “örgütleri tanımaz tavrı” konu edilmiş. Ve benim duyumlarım, bu şikayetin İl teşkilatı tarafından bir raporla Genel Merkeze bildirilmiş olduğu yönünde. Tabiki çıkacak diyecek ki, “adayımızı halk belirleyecek”!!! Ey benim güzel Allahım, halk dedi ki adayımız Gümrükçüoğlu, ne olacak? Veya halk anketinde Faruk Özak çıktı! Partili seçmenlerinden korkan böyle bir siyasetçi tanımadım. Tonya’dan Yükselen Ses Jersey dananın üzerine “Livalobo düzüne fabrika kuracaklar, Çiçekli çayırları çamur mu yapacaklar” diye yazmışlar. “Yol yakınken bu sevdadan vazgeçin” diyorlar. İş istihdamı yaratacağız diyerek güzelim doğanın mahvedilmesine direnen halk cumartesi günü tek vücut oldu. İktidar partisi yetkililerinin, 800 kişi çalışacak söylevleri de hakkaten bomba. Ya arkadaş, hangi çimento fabrikasında 800 kişi çalışıyor? Değirmendere’deki bizim çimento fabrikası özelleşip Aşkale Çimento’ya geçtikten sonra maksimum işçi sayısı 200. Zaten Livalobo düzünde düşünülen (aslında Tonya Belediyesi 97 dönümünü satmış!) çimento fabrikası için yaptırılan ÇED raporunda düşünülen personel sayısını 170 yazmış! Tonya’dan çalışacak işçilerde olsa olsa basit işlerde çalıştırılacak olanlardır. Bu iş istihdamı konusunda Tonyalıların gözünün açık olmasını diliyorum. Yaşam alanlarını rantın karşılığında vermek istemeyen tüm hemşerilerimi de tebrik ediyorum. Yılın Oskarlık Sözleri! Tayyip ERDOĞAN: "Burası NATO toprağı!" Bülent ARINÇ: "Ben de olsam dağa çıkardım!" Egemen BAĞIŞ: “İstesek Suriye'yi birkaç saat içinde yerle bir ederiz!” İdris Naim ŞAHİN: "Genç yaşta şehit olmak nasip işidir." Hüseyin ÇELİK: "Birkaç Mehmet için meclis toplanmaz!" Bülent ARINÇ: "Abdullah Öcalan, arkadaşlarıyla namaz kılar, oruç tutar, iftar açar, sahura kalkardı." Hüseyin AYGÜN: "Çok iyi çocuklardı, beni elçi seçmişler!" Selahattin DEMİRTAŞ: "Abdullah Öcalan'ın heykelini dikeceğiz." Hüseyin ÇELİK: "Protesto edenler iflah olmaz ulusalcılar." Devlet BAHÇELİ: "MHP masadan kalkmayacak!" Kemal KILIÇDAROĞLU: "Eğer silah bırakılacaksa elbette PKK ile görüşmeler başlayabilir." Dört Bilinmeyenli Denklem Dört üniversite öğrencisi sabahleyin uyanamayarak matematik finalini kaçırırlar, sınav ertesinde hocalarını yakalayıp, zar zor bindikleri arabanın lastiği patladığı için sınavı kaçırdıklarına ikna ederler. Hoca, yalvarmalarına dayanamayarak, bu dört arkadaşa sınavı 3 gün sonra yapacağını söyler. Sınav günü geldiğinde, matematik hocası bizim dörtlüyü sınıfın dört köşesine oturtur. Finali geçmek için de en az 50 almak lazımdır, sınavda da 5 soru vardır. Sayfanın önündeki 4 matematik sorusu basit sorulardır ve her biri 10 puanlıktır. Kağıdın arkasındaki soru ise 60 puanlıktır ve de soru aynen şöyledir: Hangi lastik patladı? Çınarı Yıkmak İçin Baltayı Köküne Vururlar Çınarı yıkmak için baltayı köküne vururlar. evi yıkmak için sokarlar kundağı temele. Kartal uçmaz olur kanadı kırılınca. düşünebilir miyiz başımız vurulunca? Onlar köküdür memleketin, dallara yürüyen su bu kökte saklıdır. Onlar umudun temeli, onlar kanadı hürriyetin, halkın aklıdır. Kaç kere kaç yerde baltalandı kök yürümez oldu su dallar kurudu. Kırıldı kanat öldürdüler aklı; Ve sonra yolladılar insanları salhaneye. Çünkü böyledir asrımızın gerçeklerinden biri. Nazım Hikmet Ran Ah Benim Kafam Karpuz seçerken, Gösterdiğimiz özeni, Sevgili Seçerken de Gösterseydik, Bu kadar Kelek aşk Yaşamazdık...
Editör: TE Bilisim