Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcılardan biri olan ancak görevden alınan Savcı Mehmet Tamöz böyle diyor; “Mesleğimi kimseye yaranmak için yapmadım, yaranmak yerine limon satmayı tercih ederim.”  Benim de hayat felsefemi yansıtan bu cümleyi çok beğendim. Keşke tüm yetkili konumdaki insanlarımız yalakalık yapmayı bırakıp bu felsefeye uygun davransalar. Olayı Ramazan’ın son haftalarında yaşadık. Alman Mahkemelerinde mahkum olan Deniz Feneri Derneği yetkililerinden sonra Türkiye’deki yetkililerin yargılanmasına geçildi. Ama ne hazindir ki üç yıllık bir çalışma sonunda bile bir sonuç alınamadı. Ne zamanki ta Almanya’ya bile gidip olayı soruşturan üç savcı, kritik belgelere ulaşıp bayram sonrası ucu AKP’ye uzanabilecek tutuklamalara hazırlandığı aşamada görevden alındılar. Şimdi böyle bir olayı nasıl yorumlamalıyız? En son söyleyeceğimizi hemen söyleyelim; Ne yazık ki bu ülkede bağımsız yargı kalmamıştır. Ülkemizin en kritik yargı konularından biri olan Deniz Feneri davası, ucu siyasal iktidara ulaştığı anlaşıldığında siyasal iktidarın hışmına uğruyor. Mesleklerinin hakkını vererek gerçek suçluları araştıran üç Cumhuriyet Savcısı yani Nadi Türkarslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz yeni operasyon dalgasını başlatamadan Başsavcı İbrahim Ethem Kuriş tarafından “savcılarla ilgili şikayet var” bahanesiyle soruşturmadan alınıyorlar. Peki benzer konularda yakın geçmişte neler yapılmış ona bir bakalım. Son bir kaç yıldır Adalet Bakanlığı ile HSYK arasındaki kararname krizini yaşamıştık. O zamanlar Ergenekon davası sanıklarının “savcılardan şikayet dilekçelerini” alan Başsavcılık konuyu HSYK’ya getirip Ergenekon Savcılarının yerlerini değiştirmeye kalktığında Adalet Bakanlığı ne cevap vermişti? “A olur mu canım, onlarca klasör ve binlerce sayfadan oluşan soruşturma dosyaları varken ve bunlarla aylarca uğraşan savcılar varken şimdi onlar değiştirilir mi? Eğer değiştirirsek davaya halel gelmez mi? Yeni atanacak savcıların bu kadar belgeyi kısa sürede incelemesi mümkün mü?” Bu sebeplerle Ergenekon Savcılarının değiştirilmesini istemeyenler şimdi hangi gerekçelerle Deniz Feneri davasının savcılarının değiştirilmesini istiyorlar? Tablo çok açık sevgili okurlar, yargımız maalesef bağımsızlığını kaybetmiş durumdadır. Maalesef yargıçlarımız şu konuyu soruşturursam başıma neler gelir acaba düşüncesiyle hareket etmek zorunda bırakılmaktadırlar. Aslında hukukta aynı konularda farklı yaklaşımların olması hukukun ortadan kalkması demektir. Hukuk ile oynanması ülkenin kötülüğünü istemekle eşdeğerdir. Yargı, maalesef 12 Eylül referandumu ile kuşatılmış vaziyettedir. Savcılarımız vicdani kanaatleriyle karar veremeyecek hale getirilmişlerdir. Bunları yargı mensupları söylüyor, halk olarak ta bizler yaşayarak görüyoruz. Dikkatimi çeken bir tablo da yandaş medyanın bu tabloları görmemezlikten gelmesidir. Ergenekon Savcılarının değiştirilmesine sayfalarında büyük puntolarla karşı çıkan “dolma” kalemler, birilerinin yazıcıları, Deniz Feneri savcılarının görevden alınmalarına karşı sessiz kalmışlardır. Her lafından biri mutlaka demokrasi ve hukuk olan bu yazarlar ve yorumcular ne hazindir ki bu konuda dillerini yutmuş gözüküyorlar. Bu çelişkili, omurgasız yaklaşımlar içindeki yazar çizerler sahibinin sesi tavırlarını sürdürmekteler. Ancak okuyan ve ülke sorunlarını yakından takip eden halk kesimi ise bunların notunu zamanı gelince vereceklerdir. Bunların yanında “ben görevimi yapamazsam giderim limon satarım” düşüncesiyle hareket eden omurgalı, onurlu, yürekli, sürüngen olmayan yargı mensuplarımız ise halkımızın takdirini kazanarak yaşamlarını alnı açık olarak sürdüreceklerdir. Zaten tarih böylelerini onurlu raflarına alacaktır. Diğerlerinin yerleri ise zaman için çöplük olmaya mahkumdur. Bu konuyla ilgili olarak yapılan bir araştırma dikkatimi çekti. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunları Vakfı’nın yaptırdığı bir araştırma var, adı “İstanbul’luların Ekonumik Sosyal ve Siyasi Beklentileri Araştırması”. İstanbul’un 30 ilesinde 1520 kişi ile yapılan görüşmelerin sonunda yargıya güven oranı maalesef %29 çıktı. Yani İstanbul’luların % 71’i yargıya güven duymuyor. Aynı araştırmada Ergenekon ve Balyoz gibi davalardan rahatsız olanların oranı ise % 55. Bu tablo gidişatın hiçte iyi olmadığını gösteriyor. Bir ülkede yargıya güven azalırsa, o ülke hukuktan uzaklaşmış demektir. Hukuktan uzaklaşan ülkelerde ise demokrasiden bahsetmek laf-ı güzaftır.
Editör: TE Bilisim