İlk olarak Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve iki yıldır dünyayı kasıp kavuran, birçok sektörde zorluklar yaşatan koronavirüs,  terzileri de derinden etkiledi. 

Trabzon’da 30 yıldır terzilik yapan ve çevresinde renkli kişiliği ile tanınan Ali Yiğiter, yaşanan süreci, Trabzon ekonomisini ve kocaman adımlarla şampiyonluğa koşan, gönülden bağlı olduğu Trabzonspor’u gazetemiz Taka’ya anlattı.

3 dönem Trabzon Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nde Denetim Kurulu başkanlığı yapan Yiğiter, Hz.İlyas (A.S) Peygamberin mesleği olan terziliği çok küçük yaşlardan beri severek yaptığını belirterek formülünün sevgi ve sabır olduğunu söyledi. Gelin Ali Yiğiter ile yaptığımız söyleşiye şöyle bir kulak verelim:

Ustam Şerafettin Konak’tır…

Arsin’in Güzelce köyünde 1973 yılında dünyaya geldim. Dört erkek kardeşin en büyüğüyüm. Babamın maddi durumu çok iyi sayılmazdı.  Okul giderken eve katkım olsun diye yazları karın tokluğuna çalışır hem de okul harçlığı çıkarırdım. Terzilik baba mesleğim değildi. Merhum Şerafettin Konak’ın yanında bu mesleği öğrendim. Çok büyük bir ustaydı. İşçiliği, müşteriye davranışı ve güzel giyinmeyi ondan öğrendim. Kendisi iki yıl önce rahmetli oldu. Bende emeği büyüktür. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. 

İşimiz sabır ve dikkat ister…

Günde yüzlerce insanla karşılaşıyoruz. Her meslekten müşterim var. Hepsine tavır ve davranışım aynıdır. Birini ötekinden ayırmam. Haftanın 5 günü takım elbise-kravatla çalışırım. Onu da ustam Konak’tan görmüş, miras almışım. Çok önemli bir işim olmadığı sürece Pazar günleri bile işimin başında olurum. Birde Trabzonspor’un maçı olduğu gün mutlaka formam üzerimdedir. Giyinmezsem bir yanım eksik kalır, rahat çalışamam.

En büyük aşkım Trabzonspor…

Ailem her şeyin başında gelir. Zaten eşimle beraber çalışıyoruz. Bu günlere gelmek için çok büyük fedakarlıklar verdik. İki kızımız var. İşim en büyük tutkum ama Trabzonspor ise yaşam biçimim, vazgeçilmezim. Hatta o kadar büyük bir aşkla bağlıyım ki, eşim ondan sonra gelir desem yalan olmaz. Zaten O’da bunu bilir. Takım galip geldiğinde kendimden geçerim. Dünyanın en mutlu insanı olurum. Ama kaybettiğinde bir gün morfin yemiş gibiyimdir. Sonra mecburen kendime gelirim. Ne de olsa esnafım. Müşterimin yüzüne asık suratlı çıkmam doğru olmaz. Her şeyim Trabzonspor’a bağlıdır. Dükkanımın tavanına takımın logosunu yaptırdım. Kapının önünde dev bayrağım var. İç saha maçlarını asla kaçırmam. Elimden gelse tüm deplasmanlara da giderim. Anlayacağınız ailem-işim bir de Trabzonspor’um benim kırmızı çizgimdir. Bu yıl muhteşem bir sezon geçirdik. Buralara tırnaklarımızla kazıya kazıya geldik. 38 yıldır özlemle beklediğimiz şampiyonluk nihayet geldi. Trabzonspor’un bu şehre katkısı büyük. Bunu kimse inkar edemez. İşte bu yıl gelinen noktada hem Trabzonspor kazandı, hem de Trabzon esnafı.

Pandemide bir ay kapalı kaldım…

Salgın hastalık elbet bizi de etkiledi. Malum yasaklarda bir ay süre ile kepenk kapatmak zorunda kaldık. Sonrasında işleri toparlamaya çalıştım. Çok zor günlerden geçtik. Birçok esnaf arkadaşım gözümün önünde eridi gitti. Allah Devletimize zeval vermesin. Dua ediyoruz. İnşallah o eski normal günlerimize bir an önce döneriz. Umut fakirin ekmeği derler, bizde umut ediyoruz. 

Ekonomiyi kime sorsan aynı cevabı alırsın…

Ekonominin neresini konuşayım. Her yönüyle bitmiş durumda. Pahalılık almış başını gidiyor. Doğdum, büyüdüm, evlendim bu şehirde. Türkiye’nin en pahalı şehirlerinden birisinde yaşadığımı biliyorum.  Yine de tüm zorluklara rağmen yaşamımızı sürdürmeye gayret gösteriyoruz. Başka gidecek yerimiz yok. İnşallah bu kötü günler bir gün geçecek. Bu yıl Trabzonspor’da olmasaydı şehrin durumu daha kötü olurdu. Allah’tan süper bir sezon geçirdiler o da hem tribünlere hem de şehrin ekonomisine yansıdı. Takım her sene böyle zirveye oynasın şehrin ekonomisi bir anda tavan yapar.

Şeker tadında bir bayram olsun…

On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayını ihya ettik. Allah tuttuğumuz oruçları, yaptığımız ibadetleri kabul etsin. Şimdi önümüz bayram. Tüm insanlığa sevgi ve barış içinde savaşsız, acısız, huzurlu bir dünya diliyor, şeker tadında bir bayram geçirmelerini temenni ediyorum. Aman tadımız bozulmasın.


Terzilik peygamber mesleği Severek yaptığım işin aslında bir peygamber mesleği olduğunu çok seneler sonra öğrendim.  Hz. İlyas Aleyhisselam Kral Ahab ve Kraliçe İzebel döneminde yaşamış bir peygamberdir. Kendisine 40 yaşında peygamberlik gelmiştir. Hz.İlyas (A.S), peygamberlik görevini yürütüp hak dinini yaymaya çalışırken geçimini de sağlamak zorundaydı. Mesleği de dokumacılıktı. İplik eğirir, kumaş dokurdu. Bu mesleği kavmine de öğretmiş, yeni bir meslek dalı oluşmasını sağlamıştı. Hz.İlyas, iplikçiliğin piri olarak kabul edilir. Dokumacağılın sadece kendi kavminde değil diğer kavimlerde de yayılmasını sağlamıştır. Buradan da ne kadar kutsal bir mesleği icra ettiğimiz de ortaya çıkmış oluyor. 

Muhabir: TE Bilisim