Geleneksel ustalık, modern mimariyle iç içe yaşatılmaya devam ediyor. Bu ustalığın en özgün örneklerinden biri, Trabzon’un Akçaabat ilçesinden Mahmut Yanık. Henüz genç yaşta dayısının yanında çırak olarak başladığı cami kubbe kaplama mesleğini, 25 yıldır aralıksız sürdüren Yanık, Türkiye’nin dört bir yanında cami kubbelerini Osmanlı geleneğiyle kaplıyor. Son olarak Van’ın Erciş ilçesindeki Hıfzı Efendi Merkez Camii’nin kurşun kaplamalarını yenileyen Yanık, “Osmanlı’nın kenet sistemi” olarak bilinen tekniği ustalıkla uyguluyor.

Genç yaşta başladı, usta olarak devam ediyor

Mesleğe çıraklıkla adım atan Mahmut Yanık, 15 yıl boyunca dayısının yanında çalışarak hem kurşun, hem alüminyum, hem de bakır işçiliği üzerine yoğunlaştı. Son 10 yıldır ise Türkiye genelinde kendi başına projeler üstleniyor. Yanık, özellikle camilerin kubbe ve minare külahlarının kaplamasında uzmanlaştı. Bu kaplamalarda tercih edilen kurşun, hem uzun ömürlü hem de mimari açıdan estetik bir tercih olarak öne çıkıyor.

“Türkiye’nin birçok yerinde çalışıyoruz. Şu an Van’ın Erciş ilçesindeyiz. Osmanlı’dan gelen kenet sistemiyle, dilim dilim yerleştirerek kurşun kaplamalar yapıyoruz. Bu meslek hem sabır hem de dikkat isteyen bir iş,” diyor Yanık.

Osmanlı'nın kenet sistemi yaşatılıyor

Kenet sistemi, Osmanlı döneminden beri uygulanan özel bir kurşun kaplama tekniği. Bu yöntemle, kurşun levhalar kubbe yüzeyine dilim dilim ve sıkı biçimde yerleştiriliyor. Sistemin temel amacı, yapıyı hem su sızdırmalarına karşı korumak hem de dış etkenlere karşı daha dayanıklı hale getirmek. Estetik görünümü de beraberinde getiren bu teknik, bugün hâlâ en güvenilir kaplama sistemlerinden biri olarak tercih ediliyor.

Mahmut Yanık da bu yöntemi tüm projelerinde uygulayarak geleneksel ustalığı günümüze taşımaya devam ediyor.

Kurşun kaplama, mimaride zamana direnen bir sanat

Cami kubbelerinde kullanılan kurşun kaplama sistemi, yalnızca işlevsel bir tercih değil; aynı zamanda Osmanlı mimarisinin karakteristik ögelerinden biri. Kurşun, hem esnek yapısı hem de dış koşullara karşı dayanıklılığı sayesinde yüzyıllardır tercih ediliyor. Mahmut Yanık gibi ustalar ise bu tekniği yalnızca sürdüren değil, aynı zamanda gelecek nesillere aktaran elçiler olarak öne çıkıyor.

Mahmut Yanık’ın 25 yılı aşan ustalık yolculuğu, sadece bir zanaatın değil, kültürel bir mirasın da ayakta kaldığını gösteriyor. Camilerin kubbelerinde yükselen bu emek, gelenekten geleceğe uzanan bir sanatın sessiz sesi olmaya devam ediyor.

Kaynak: İHA