Adam TRABEL  bünyesinde işçi.
KTÜ Tıp Fakültesinden 10 günlük istirahat alır..
Ancak çalıştığı kurum raporu kabul etmez.
*
TRABEL,
Rapor sahibi hastayı "Hakim Hastane" olarak,
Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesine havale eder.
Hasta ilgili branş doktoruna muayene oldur
Muayene sonucu KTÜ'den almış olduğu 10 günlük rapor haklı bulunur.
*
Fakat  bu da yeterli görülmez ve bu şahsı heyete sokarlar.
Heyette, bu sefer de,
7 imza ve bir onayla çıkan heyet raporunda,
Alınan 10 günlük raporu geçerli
Hastanın sıhhi izninin geçersizliği onaylanır.
*
İşin daha da ilginç tarafı,
10 günlük raporu veren doktorun da,
Heyet raporunda kendi imzası bulunmaktadır.
*
Tabi tüm bunlar olurken hasta evinde istirahat etmektedir.
İşte o sırada hastaneden açılan bir telefonla,
Raporun iptal edildi,
Derhal işbaşı yapması gerektiği telefonla kendisine söylenir.
*
Hasta, talimat üzerine çaresiz işine gider.
Ama kısa bir süre sonra ambulansla acile kaldırılır.
*
Artık hasta olan işçi Kamil Büyükdağ'ın raporu geçersizdir ve
evinde yatakta geçirdiği 2 günü ücretsiz izinli sayılır...
*
Bu durumu Büyükdağ BİMER'e bildirir.
BİMER Trabzon kamu Hastanelerinden konun derhal araştırılmasını,
Sonuçtan da bilgi verilmesini ister.
Bu arada muhatap işçi statüsünde olduğu halde,
Kendisine memur mevzuatı uygulanarak iş yerinden doğrudan Hakim Hastaneye gönderilmesi gerektiği belirtilir.
*
Tüm bu çelişki ve karışıklardan bunalan İşçi kamil Büyükdağ,
Telefonla Sağlık Bakanı Ahmet Demircan'a ulaşır ve sorunları anlatır.
Bakan olayı derhal inceleteceğini belirtir.
*
Bir sonraki görüşmede ise, Bakan kendisine,
Trabzon Sağlık İl Müdürlüğüne dilekçe vermesini,
Sonuçtan da kendisini haberdar etmesini söyler...
*
Bunun üzerine muhatap,
Sağlık İl Müdürlüğüne dilekçeyi  verir ve dilekçe işleme konur.
Ancak dilekçeye verilen cevapta:
"Her şey usulüne uygundur" denilir.
 
Büyükdağ cevabı Bakana ulaştırmasının ardından müfettişler gelir.
Soruşturma sürerken
İl Sağlık Müdürü istifa eder ve gider.
*
Bu arada Hasta Büyükdağ,
3 aydır hastaneden isteyip de alamadığı şahsına ait raporları,
Başbakanlığın emriyle alır.
*
Ne zor.
Ne gereksiz bir eziyettir bu.
*
Şimdi bütün bu mesele bir işçinin 10 günlük bir sıhhi izin mevzuu.
Çok ucuz bir kavga.
Çok gereksiz bir zorlaştırma değil mi?
*
Burada şayet kişi rapor almayı alışkanlık haline getirmiş ise,
İzlenmesi gereken yollar ve yöntemler bu olmamalıdır.
Bu kadar mevzuat hatası yapmak için maksat ne olabilir anlamıyorum.
 
AKILLI KAVŞAKTA AKILSIZ İŞLER...
 
Trabzon'da malum bir "Akıllı " kavşağımız var.
Aslında akıllı olan kavşak değil,
Aklı kullanarak,
Kaza yapmadan istediğin yöne gidebilme imkanı veren bir düzenleme işte.
Allah'tan da işe yarıyor.
*
Ama,
Evet ama maalesef bu kavşakta,
Bu kavşağın içinde,
Park eden,
Yolcu indiren.
Yolcu alan,
Hatta yolcu bekleyen  araçlara rastlamak mümkün.
*
Yine bir o kadar sakıncalı durum da,
Beşirli istikametine gidecek yolcuları kavşağın hemen kenarında bekleyerek,
Gelecek yolcuları alma gayretinde olan dolmuşlar var.
*
Oysa bu durum,
Kavşak çıkışını aşırı riskli hale sokmaktadır.
Kaldı ki durulan yerin 20 veya 30 metre ilerisinde uzunca bir yanaşma cebi mevcut.
Bu durumu Trafik Polislerinin dikkatine havale ediyorum.
 *
Özellikle,
Kentte yaşamanın usul ve kaideleri vardır ve olmalıdır.
Her canı isteyen istediğini;
Yapmamalı.
Hatta yapamamalıdır.
*
Umarım;
Gerek sürücüler,
Gerek yolcular ve
Ve gerek yetkililer,
Konuya gerekli hassasiyet gösterirler.
 
DUYARLI ESNAF
 
Birkaç üniversite öğrencisi,
"Paramız yok.
2 lahmacun fazladan koyar mısınız"
Ricasında bulunurlar.
Notu okuyan esnaf,
Tam yedi lahmacun daha fazladan ilave etmiş.
Hatta tatlı da koymuş.
*
İşte bu konuşuluyor sosyal medyada.
*
Oysa bu kültür bizimdir.
Biz bu kültürün mensuplarıyız.
"Komşusu açken tok yatan bizden değildir"
Der İslam Peygamberi.
*
Tabi ki o duyarlı esnafa çok teşekkürler ederiz.
Güzel bir hasleti güncelledi.
Lakin,
Dedim ya ,
O yaklaşım,
erdemli duruş bizimdir bizim...
 
KAZA MI KADER Mİ CİNAYET Mİ
 
Kaldırımda yürüyorsunuz.
Yürürken türlü hesaplar içindesiniz.
Onu alacaksınız,
Şuraya vereceksiniz.
Derken,
Kafanıza bir mermer parçası düşecek ve oracıkta öleceksiniz.
*
Sonra,
Sonra kaza işte.
Ya da Kader,
Veya Cinayet.
*
Benim bakış açıma göre;
Ne kaza,
Ne de kader.
Dikkatsizliğin,
Umursamazlığın,
Bu ağır sonucu
Böyle geçiştirilemez.
*
İşini ciddiye almayan şoför,
Görevini önemsemeyen işçi,
Vazifesini layıkıyla yapmayan doktor,
Başkalarının ölümüne neden olabiliyorsa,
Bunun adı cinayettir.
 
GICIK KAPTIĞIM TİPLER
 
Böbürlenenler.
Küfürlü konuşanlar.
İnsanları gammazlayanlar.
Öfkeli konuşmalar.
Yalan  söyleyenler.
Çirkin ve kırıcı sözler sarf edenler.
Kendini acındıranlar.
Aşağılayanlar.
Utandıranlar.
Laf sokanlar/sataşanlar.
Başkalarını başkasına karşı yönlendirenler.
Cinsiyet ayrımı yapanlar.
Tehdit edenler.
Bilmeden ahkam kesenler.
Özür dilemeyenler.
Yavuz hırsızlar.
Laf kesenler.
Söz dinlemeyenler.
Tokalaşırken göz teması kurmayanlar.
Selam vermeyenler.
Selam verirken bile nüfuz kuranlar.
Kralcı/Yalakalar.
İki yüzlü münafıklar.
Cahil ve küstah tipler.
Allah'la aldatanlar.
Dini bilgisini parayla satanlar.
Mazlum görünen caniler.
Emanete ihanet edenler.
*
İşte benim fena halde gıcık olduğum tiplerdir bunlar...
 
FIKRA
 
Devlet memuru Boğa
Çok güçlü, damızlık bir boğa köyündeki tüm ineklerle çiftleşmiş.
İnekler yetmeyince diğer hayvanlara ve hatta köyün kadınlarına yan gözle bakmaya başlamış.
Bu durumdan rahatsız olan köy ahalisi ne yapsak diye düşünmeye başlamış.
Köy ihtiyar heyeti toplanmış ve ünü tüm ülkeye yayılan boğayı devlet üretme çiftliğine satmaya karar vermiş.
Bakıcıları devlet üretme çiftliğine satılan boğayı ineklerin arasına salmış,
Aradan birkaç gün geçmiş ancak boğada hiç bir hareket olmamış.
Ağacın altında geviş getiren boğanın bakicisi yanına gitmiş ve :
Boğa kardeş, köydeyken seni kimse tutamazdı, ne oldu hasta mısın?
Diye sormuş.
Boğa, bakıcısına yavaşça dönerek :
Ee, ne yapalım?
Artık devlet memuru olduk,
Demiş...