Bir yerlerde büyük bir yanlış var…
Bir din adamı değilim ama!
 
Bu bayram da “Allah’ın emri” denilerek, maddi durumu müsait milyonlarca Müslüman kurban kesti.
Peki, Ihtiyaçsahiplerine 3 kilo et vermek için neden senede bir defa gelen bayramı bekliyoruz?
Neden bayramdan bayrama ihtiyaç sahiplerini hatırlıyoruz?
Sonuçta kasap orada…
Et yiyemediğini düşündüğünüz insanlara her ay düzenli bir şekilde 3 kilo et yardımı yapabilecekken, neden bayramı bekliyoruz?
Neden belli ki yardım yapmak için vesile kılınan -Bayram Geleneği- olan iyilik proğramlarınıbir yaşam biçimine dönüştürmüyoruz?
 
Milyonlarca hacı kestiği kurbanı çöl topraklarına gömdü…
Ama Suudi Arabistan’ın hemen yanı başında Müslüman Yemen açlıktan kırılıyor!
O aç bebelerin fotolarına bakamazsınız! Durum o derece kötü anlayacağınız?
Afrika deseniz aynı şekilde açlıktan kırılıyor!
Keza orada ki masum yavrularında durumu içler acısı…
Hac vazifesinde kesilen kurbanlarla bunca yoksulun karnı doyurabilecekken neden bu savurganlığı yapıyoruz? Ve buna -aydın görüşlüler- hariç neden hiçbir din adamı dur demiyor?
 
Ve en tuhafı, bunu sorgulayan, iyiliği tüm bir yıla,eşit ve adil bir şekilde dağılmasını isteyen insanlara neden DİNSİZ diyoruz?
 
****
Gazeteci İsmail Saymaz yazmış.
“ Resmi verilere göre Türkiye’de 3,5 milyon Suriyeli yaşıyor. Dört yaş altında ki Suriyeli sayısı 500 bin… Hali hazırda Türkiye’de ki her 20 kişiden biri Suriyeli.
Şayet istihdam ve eğitim tedbiri alınmazsa entegrasyon ve nüfus politikası geliştirmezsek geleceğimiz parlak görülmüyor.”
 
Bence de görülmüyor!
Hatta durum çok daha feci! Çünkü şu an “ Sosyal Alanlarda “ resmen Arap istilası altındayız!
AVM’ler, çarşı pazarlar, uçaklar, deniz otobüsleri yollar kısacası her yer…
 
Ben ömrümde bu kadar temizlik fukarası, bu kadar ilkel, bu kadar kaba, bu kadar gürültücü bir ırk görmedim! Artık dışarıda oturduğum sandalyeleri ıslak mendillerle silip öyle oturuyorum. Sonra eve girdiğim anda ben banyoya, kıyafetler makineye!
Gidin restoranlara, mağazalara herkes ama herkes şikayetçi.
“Abla paraları da lazım değil “ diyor bir çoğu…
 
Geçen gün AVM’ gördüğüm bir aileyi yazıyorum.
Bir Suudi aile…Ama emin olun ki, istisnalar hariç neredeyse bir çoğu böyle.
Ailenin annesi tekerlekli sandalyede. Yok canım hemen üzülmeyin, kadın hasta falan değil, gezmekten yorulmuş sadece!
Kadının tekerlekli sandalyesini Filipinli hizmetçisi sürüyor. Kadın kıyafet denemelerinde ayağa kalkıp, işini görüp oturuyor… Kadının birbirinden yaramaz ve saygısız çocukları (5 tane saydım ama daha fazla da olabilir) avaz avaz, tıpkı AVM de ki diğer çocuklar gibi itiş, kakış, bağırış çağırış… AVM gürültüden yıkılıyor…Ama kadında tık yok! Umursamıyor bile. Ben “Şiiişşşşt, be quiet!” (sessiz olun) dedim.
Sonra bu defa AVM’nin temizlikçisinin avaz avazbağıran feryadını duyduk.
Çünkü, çocuklardan ikisi tuvalet yerine temizlik odasının ortasına pisliyorlar. Görevliler kızgın! (Meğer büyükler bile yapıyormuş. Zaten wc’lere paçalarınızı sıyırıp anca öyle girebilirsiniz. Zorda kalınmadıkça asla girilmez! Ve burası İstanbul’un en elit semtlerinden birinde olan bir AVM. Anlayacağınız -Temizlik imandan gelir- sözü burada sistem dışı.)
Tüm bu olan biteni keyifle izleyen ailenin babası hiç bir şey olmamış gibi AVM’nin orta yerinde yaktı sigarasını, sırıtarak tüttürdü.
Biz alış verişe gelen Türkler donduk kaldık olana bitene. Ve kaçarcasına uzaklaştık bu pişkinlerden.
Dirhem saygıları yok! Ne çevreye, ne kurallara! Ne de insanlara!
 
Valla biz yurt dışına çıkınca, gıkımızı bile çıkartmıyoruz, kimseyi rahatsız etmeyelim diye…
Ama bunlar, Allah muhafaza kimseyi umursadığı yok! Memleket sanki onların da biz turist!
Hiç bir zaman insan ayırımı yapmadım. Daima Hümanist Düşünceyi felsefe edindim ama burada düşünce ötesi bir durum var. Hem Suriyelilerde hem de gelen bu Arap turistlerde durum son derece vahim!
 
Gözümün önünde cereyan eden olayı şu an Sürmene’de olan anneme anlatınca bana verdiği cevap…
Arkada ki bloğun hepsini baştan dibe Araplar aldı!
 
Bu gidişle onlar yerli, biz azınlık olacağız…