Terörün ne bayramı, ne de insanlığı var.
 
Salı günü 3 şehidimiz vardı, biri Araklı’dan.
 
Şehidimizi son yolculuğuna uğurladık.
 
Bu satırları yazmak çok acı.
 
Vatan için 365 günün bir saniyesini bile feda edenlerin hakkını ödeyemeyiz.
 
Türk Milleti’nin kanı bu toprakların müdafaasıyla yoğruldu.
 
Ne ddei şehit babası, ‘Ne mutlu bize ki o bayrağın üzerinde bir kanımız var’
 
Tarihin hiçbir döneminde Kurtuluş Savaşı vermekten vazgeçmedik, vazgeçemeyiz.
 
Anadolu’yu ebedi Türk yurdu yapan Malazgirt’ten, Sakarya’ya, kadar nice savaşlar verdik.
 
Savaşların konsepti değişti ama insanımızın kutlu mücadelesi hiçbir zaman değişmedi.
 
Milletimizde bu vatan aşkı yaşadığı sürece kimse devletimize diz çöktüremez.
 
Öyle anlaşılıyor ki Türkiye terörle mücadelede yeni bir makas değişikliğine daha gidiyor.
 
Devletin tepesindeki iki isim bunu teyit etti.
 
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına bakalım.
 
Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt devleti kurulmasına izin vermeyeceklerini 'en küçük bir tehdit karşısında bile' burada yeni bir askeri operasyon düzenlemeye hazır olduklarını ifade etti.
 
'Fırat kalkanı operasyonunda olduğu gibi tepki vereceğiz’ diyerek Menbiç ve Rakka'yı terörist gruplardan kurtarmaya hazır oldukları vurguladı.
 
Bakan Süleyman Soylu’da Trabzon’da yaptığı açıklamalarda kararlılık duruşu sergiledi:
 
‘Önümüzdeki aylarda biraz daha bu konuda operasyonlarımız hem yoğunlaşacak hem de bu operasyonlarda farklı neticeler de olabilecek.
 
En önemli yapılan unsurlardan bir tanesi de Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın talimatlarını verdikleri, stratejilerini oluşturdukları, konseptini kurdukları terörün riskli olduğu yerlerde terörü etkisiz hale getirebilmek ve bunun için de El-Bab'dı, Cerablus'tu, Azez'di ve inşallah önümüzdeki günlerde başka alanlarda, oralarda etkinliği kurmak.’ dedi.
 
PKK, YPG güçlerine verilen ya da göz yumulacak olan Kürt Devleti sözüne karşılık hendeklerle, yeraltına gömülen bomba düzenekleriyle, DEAŞ destekli bir ayrılık hareketi başlatsa da devletin etkin mücadelesiyle bu durum püskürtüldü.
 
HDP’nin, teröre bulaşan siyasilerinin kontrol altına alınması, sınır ötesi operasyonlar Türkiye’nin terörle mücadelesinde kritik adımları oldu.
 
Terörle mücadelede bir gerçek var; ok yaydan çıktı.
 
Hem PKK, hem, YPG, hem DAEŞ, Türkiye bu karışık coğrafyada sınır güvenliği için ince eleyip sık dokuyor.
 
Stratejik müttefik denilen ülkelerin silahları Türk düşmanlarının ellerinde geziyor, o silahlara hedef oluyoruz.
 
Batı’nın ikiyüzlü siyaseti biz bu topraklarda olduğumuz sürece hiçbir bitmedi.
 
Bush’un 2. Haçlı Seferi dediği savaş fiilen aralıksız devam ediyor.
 
Orta Doğu petrollerini, doğalgazını, değerli taşlarını sömürdükçe sömürmek, İsrail’in güvenliğini sağlamak için küçültülmüş, parçalanmış ülke hedeflerinden vazgeçmeyecekler.
 
Türkiye üzerinde de bunu son birkaç yıldır deniyorlar.
 
Türkiye’nin bölgesinde zayıflatılması demek onların hedeflerini kısa sürede gerçekleştirmeleri demek.
 
Ne MİT krizi, ne 17/25 Aralık, ne 15 Temmuz, ne şehir içi canlı bomba eylemleri bizi yıldırmadı.
 
Millet olarak uyanık olduğumuz ve kuklacıları gördüğümüz sürece Türkiye’yi yolundan çeviremeyeceklerdir.