Uzun yıllar gazetecilik yapan çoğu meslektaşımızın başına geldiği gibi,  kalemimizi eğip bükmemizin beklendiği dönemler de olmuştur.

Ve biz hep kırmayı tercih edip ara verdik mesleğe..

Bunların birinde ‘Ne yapacağız?’ diye düşünürken Bakırcılar Çarşısında döküm, torna atölyesi bulunan, ayrıca kollu süt makinası tamiri de yapan babamız Ali Usta’nın dükkanı geldi aklımıza, gittik, giydik tulumu..

İşin önemli kısmını öğrendik ama güvenip bırakamıyor ki yapalım.

Düzgün yapamayacağım da ‘Ali Ustanın orada yaptırdık ama olmadı’ diyecekler diye ödü kopuyor rahmetlinin.

Sonunda yapabileceğimi anlayıp bıraktı ama şunu söylemeden de edemedi.

“İşini doğru yap, mezarda benim canıma küfrettirme.’

Anlamayıp söylendim; Ne alakası var baba, işi ben yapıyorum sana niye küfretsinler’

Şöyle cevap verdi; Kimse seni tanımaz oğlum, küfre ‘Hay senin ustanın’ diyerek başlar.’

Ve ekledi; Şunu da sakın aklından çıkarma, kulağına küpe et..

İşi, insanın namusudur..

İşinin hakkını veren..

Çalmayan, çırpmayan, dürüst müteahhitlerin yaptığı binalar kale gibi ayakta kalırken, büyük bir çoğunluğu eksik malzeme kullanılan,

Demirinden, çimentosundan çalınan.

Beton yerine köpük kullanılan binalar çöküp mezar olmuş on binlerce  masuma bu deprem faciasında  

Hele de,  depremden kurtarılan o masum çocukların hallerini gözyaşları içinde izlerken..

Rahmetlinin bu sözleri geldi aklıma..

Aslında hiç çıkmadı ya..

‘İşi, insanın namusudur’

Beton kısmı, inşaatın  toplam maliyetinin yüzde 25 iymiş..

Yani dörtte biri..

Bari o kısmı hakkıyla yapın da, illa da çalacaksanız  fayansından, boyasından çalın!..

Kanun bunlara ne yapar  bilemem ama, bence ilk olarak şu yapılmalı..

Depremde can veren , kurtarılan  çocuk fotoğraflarını  müteahhitinden, bu inşaatları  ‘Uygundur’ diye onaylayan, yapılmasına izin veren, kontrolünü yapan, tüm birimlerin gözlerine sokacak  şekilde ofislerine asmalı, dosyalarının kapaklarına yapıştırmalı..

Belki  bu masumları  görünce, vicdanlar az da olsa sızlar da..

Aralarından ‘Biz ne yapıyoruz ya’ diyenler çıkar!..

Geçmiş olsun Türkiye’m..

Bu yaraları da saracağı elbet..

Ancak sizleri hiç unutmayacağız..

Yunanlı bir sanatçının çizdiği gibi..

 Ayı bile ağlattınız..

Vicdansızlar…