TBMM Başkanvekili Akif Hamzaçebi ‘Adalet’ yürüyüşünü değerlendirdi.
Bu yürüyüşte sadece Cumhuriyet Halk Partililer değil bütün vatandaşlarımız yürüdü.
Bu bir parti yürüyüşü, örgüt yürüyüşü değildi. 
Sayın Kılıçdaroğlu’nun tek başına yaptığı bir yürüyüş değil.
 Adalet için milyonların yaptığı bir yürüyüş.

‘Adalet yoksa hiçbir şey yoktur’

Bugün iki değerli yazarın yazılarından alıntı yapacağım.
Birisi Hürriyetten Murat Yetkin diğeri ise Milliyetten Mehmet Tezkan.
Adalet varsa toplum vardır, devlet vardır, sivil toplum örgütleri vardır, bireyler vardır, insan hakları vardır.
Adalet yoksa bunların hiçbiri yoktur. 
Yürüyüş hedefine vardı.
Maltepe’deki mitingle taçlandı.
***
Karaoğlan’dı, Gandi oldu.
Genel Başkandı, lider oldu.
Anamuhalefet lideriydi, halkın umudu oldu.
En son rahmetli Bülent Ecevit'in 3 Haziran 1977'de Taksim'deki seçim mitingini hatırlıyorum.
Özetlersek. 
Kemal Kılıçdaroğlu yürüdü.
 Ramazanda Ankara’da başladı, Bayramda da aralıksız devam etti,
9 Temmuz Pazar günü Maltepe’de yapılan ve milyonların katıldığı mitingi ile son buldu.
Mitingin yapıldığı akşam, bütün anlı-şanlı televizyonları takıp ettim.
Hepsi belgeselleri yayınladılar.
Kimileri ‘Sosyal medyanın zararları’
Bazıları ‘Arıcılık neden bitiyor?’
Merkez medya ise, Penguen belgesellerine sarıldılar.
Yandaş medyadan söz etmeye gerek yok.
Anlaşılan korktular.
3 Kasım 2002 yılını hatırlıyorum.
Bir gecede 360 derece dönüş yapmışlardı.
Şartlar değişsin, aynı kişiler bir gece U dönüş yaparlar.
Ankara’daki çevremden biliyorum.
Kardeşi FETÖ’dan tutuklu.
Kendisi demokrasi nutuk’u atıyor.
Eskiden FETÖ’cülük ile övünür, el etek öperdi.
Şimdi demokrasi mitinglerinde, en önde şelfi yapıyor.
Neyse konumuz bu değil..
***
Kılıçdaroğlu, önden, CHP’liler arkasına yürüdüler.
Ardından her görüşteki milyonlar; kendi imkânları ile yola düştüler.
Sadece adalet için yürüdüler.
CHP  zoru; hatasız başardı.
 Ramazan boyunca yollarda, Su, Çay, Sigara içilmedi. 
Bu önemli bir yürüyüş disipliniydi...
Temmuz sıcağında, her gün 20 km yürümek kolay iş değildir.
Ve zoru başardılar.

Hürriyet Yazarı Murat Yetkin’in  yazısında belirttiği gibi.
Kılıçdaroğlu bu mitingi Ankara'dan İstanbul'a 15 Haziran'da başlatıp; Adalet Yürüyüşü adını verdiği zorlu bir eylemin 25'inci gününde topladı.
Neresinden bakarsanız bakın, Türkiye artık 25 gün öncesinin, Adalet Yürüyüşü öncesinin Türkiye’si değil.
Kılıçdaroğlu’nun, CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun 25 yıla mahkûm edilip hapse atılması ardından baştattığı yürüyüş sadece AK Parti hükümetini, sadece CHP’yi değil, Türkiye’de siyaset yapma şeklini de değiştirmeye aday.
New York Times, The Guradian Kılıçdaroğlu imzasıyla makaleler yayınladı. Özellikle New York Times makalesi, Fethullahçılar ve 15 Temmuz konusunda ABD kamuoyuna hükümetin bir yıldır anlatamadığını sakin sakin anlatabilen bir metin.
CHP lideri yürüyüşün her gününde, 69 yaşında ortalama 20 km yürürken dünya televizyonlarına, ajans ve gazetelerine mülakatlar verdi. 
CHP Basın Danışmanı, 25 günde 120 yabancı medya mülakatı yapıldığını söylüyor. Ama örneğin sadece Reuters'in yaptığı mülakat dünyanın 465 ayrı medya kuruluşu tarafından kullanılmış. 
Kılıçdaroğlu'nun eyleminin tutmuş olmasının bir püf noktası da, partizan bir eylem olmamasıydı. 
Yani CHP bayrakları taşınmadı, mesela Erdoğan karşıtı sloganlar atılmadı.
Yalnızca Türk bayrağına, adalet yazılı dövizlere ve "Hak, hukuk, adalet" sloganına yer verildi.
Neticede 69 yaşındaki Kılıçdaroğlu, günde ortalama 20 kilometre yürüyerek, Gandi'nin 1930'daki Tuz Yürüyüşündeki rekorunu hem süre, hem mesafe olarak kırarak yürüyüşü tamamladı, mitingini sağ salim yaptı.
Hemen söylemek lazım ki, siyasi olarak bütün engelleme çabalarına karşın Hükümet yürüyüş ve mitingin korunması için önlemleri aldı; Emniyet iyi bir sınav verdi.
Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olarak başladığı yürüyüşü, CHP lideri olarak da değil, muhalefet lideri olarak tamamlamak yolunda önemli bir adımı da attı.

***

Milliyet Gazetesi Yazarı Mehmet Tezkan, 25 günlük yürüyüşünün özetini şöyle özetliyor:
Türkiye üç haftadır ‘adalet’  kavramını konuştu..
Yargının sorunlu olduğu, adalet dağıtmadığı; evlerin, işyerlerinin, kahvelerin, park ve bahçe buluşmalarının konusu oldu..
 Türkiye’de ortalığı yakıp yıkmadan, tahriklere kapılmadan barışçı eylem yapılabileceği ispatlandı..
 Protesto yürüyüşünün anayasal hak olduğu zihinlere yerleşti..
 Köşe yazarlarının tek konusu oldu..
***
Başka?
Polis demek, orantısız güç kullanmak demek değilmiş..
Polis denilince akla sadece cop, TOMA ve  tazyikli su gelmezmiş..
 Polis göstericileri durdurmak için değil, onları korumak adına da görev yapabiliyormuş..
***
Başka?
Kılıçdaroğlu uzun yürüyüşe ‘Genel Başkan’ olarak başladı, ‘Lider’  olarak bitirdi.
Parti içi muhalefetin sesi kesildi.
Dahası CHP, kendi içinde kenetlendi.
Milyonlara umut oldu.
Lider olmak için tarihe damga vurmak gerekiyor..
Lider olmak için kitleleri peşinizden sürüklemeniz gerekiyor..
Lider olmak için insanların size yürekten inanması gerekiyor..
***
Örnek diyeceksiniz?
1970’li yıllarda adı dağa taşa ‘Karaoğlan’ diye yazılan Bülent Ecevit..
Günümüzden mi istiyorsunuz?
Tayyip Erdoğan..
15 Temmuz akşamı halka ‘Sokağa çıkın, meydanlara koşun darbeyi birlikte önleyelim’ çağrısı yaptı.. Yüz binler, karşımda tank var, tüfek var, kurşun var, tepemde helikopter var, F16’nın bombası var demedi dışarı fırladı..
Ölümü göze aldı..
Erdoğan’ın çağrısıyla darbecilerin karşısına dikildi..
***
Kılıçdaroğlu televizyon ekranından “Ben yürüyeceğim” dediği an lider olmaya adımını attı..
“İsteyen katılsın” dedi..
Güvenpark’tan yola çıktı, yürümeye başladı..
Peşine on binleri takılmış..
Üç hafta boyunca hem yürüdü hem peşindeki kitleyi ‘koordinat’  dışına çıkartmadı.. 
Beğenin, beğenmeyin..
Yürüyüşü doğru bulun, bulmayın.
‘Yürüyeceğim’ kararıyla Türkiye’yi kilitledi mi?
Türkiye’yi salladı mı?
Evetse..
Lider oldu demektir.