Trabzon, eski eserleriyle, yaşam alanlarıyla yakın tarihte cidden yıkım yemiş bir şehirdir. Bu yıkım, ya doğrudan yıkım şeklinde yahut yağmalanma/yağmalatma şeklinde gerçekleşmiştir. Bu konuda yazılan çok önemli yazılar olduğundan fazla detaya girmek istemem. Ama, 1 Ağustos 1937'de Trabzon'a gelen Anıtları Koruma Komitesi üyesi Arapgirli Mimar Sedat Çetintaş'ın üç gün boyunca hazırladığı "Trabzon'un Sanat Eserleri" başlıklı ve 64 eser üzerine yaptığı incelemeler sonunda, mesela bir Gülbahar Hatun (İmaret) Mezarlığı'nın ve Medresesinin başına gelenleri, bir Ortahisar civarında yapılan tarihi eser yıkımlarını ortaya koyan eski Vakıflar Bölge Müdürü Mehmet Kurnaz'ın "Trabzon'da 35 Vakfa Ait Notlar" başlığını taşıyan çalışması, Trabzon'daki yıkımın detaylarını bilme  açısından çok ciddi bir çalışmadır. Trabzon'daki resmi yıkım emirleri yanında, bir de vatandaşımızın bu yıkımlardan aldığı cesaretle yaptığı yağmalamaları da göz önüne alırsanız, Trabzon'daki yıkım ve yağmanın uzun süre devam ettiğini görürsünüz. Tanjant yolu denilen (adı bile garip) ve kültür noktasında neye mal olacağı hesap edilemeyen bir yol projesi ise, Trabzon'un şehir dokusuna saplanmış bir hançer misali durmaktadır. Tanjant yoluyla Trabzon'da yapılan eski eser yıkımının envanteri bile ortada yoktur. Çoğumuzun içinde yaşadığı bir doku, gözlerimizin önünde ortadan kalkmıştır.

 Yukarıdaki can sıkan ifadelere rağmen Trabzon'da şehir dokusuna ve şehrin tarihi yapısının tekrar ihyasına dair ciddi adımlar da atılmaktadır. Çünkü, Trabzon'un otantik yapısına yönelik bilinçli bilinçsiz yapılmış iç taarruzlar nedeniyle meydana gelen tahribatın etkisinin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Yoksa Trabzon; sevimsiz uzun beton binalarıyla, yoğun gecekondularıyla, yarı tahrip edilmiş haliyle velhasıl tarihi, mimari ve sosyolojik kimliği dumura 11uğratılmış bir şehir olarak anılacaktı. Bu durumdan hareketle ve hiçbir politik bir yaklaşıma kapılmadan, Trabzon'daki olumlu değişimi örneklendirerek anlatmak ve bu anlatım sırasında kendi düşüncelerimi de ortaya koymak istiyorum. Zira, Trabzon'daki özellikle tarihi yapıda meydana gelen uzun süreli yıkımlar ve bakımsızlıklar, eğer Trabzon'a birazcık samimiyetiniz varsa, sizi politik mülahazaların üstüne çıkarak yorum yapmak durumunda bırakır/bırakmalıdır. Çünkü Trabzon'un şehir dokusunda meydana gelen olumlu değişimler, tüm toplum kesimlerini olumlu etkiliyor. Bu sebeple, tarihi dokudaki tahribat yanında, Trabzon'da onlarca yıldır oluşmuş bir ucube gecekondu yapılanmasının önüne geçmek için atılacak her adımı takip etmek, incelemek ve hatta takdir etmek gerekir. Gerekir ki, Trabzon'un diğer şehir ucubelerinin yerine, Trabzon'a yakışan düzenlemelerin hızlıca gerçekleştirilmesi için bir toplum ve yönetim motivasyonu sağlansın. Çünkü değişen ve dönüşen Trabzon, hepimize daha kaliteli bir yaşamı sunacaktır.

 Yaz aylarında uzun süreli gidebilme imkanı bulduğum Trabzon'daki bu çehre değişimi öyle üç beş taşın veya eşyanın yer değişimi gibi bir durum değil. Bu vizyon temelli değişimin bir kısmı otantik yapıya dönük olarak, diğer kısmı ise bazı yanlışlıklarla birlikte daha güncel mimari anlayıştaki nitelikli bir değişim ve dönüşüm olarak görülüyor. Fakat bu vizyon değişimine yol açan adımların çok radikal kararlarla şekillendiğini düşünüyorum. Trabzon şehir vizyonundaki bu büyük değişim adı Zağanos Vadisi Projesi. Bu değişim, Türkiye'de maalesef standardı aşamamış bazı belediyelerin veya bazı mülki idarelerin yaptıkları gibi, sadece kaldırım düzenlenmesi zihniyetinden öte, Başbakanlık TOKİ ve Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nin ortaklaşa yürüttükleri büyük bir proje ile gerçekleştirilmiştir. Son birkaç yıldır Trabzon'un Zağanos Vadisi'nde büyük bir çalışma yürütülerek bu vadi büyük oranda temizlenmiş ve tarihi otantik yapısına uygun olarak bir sayfiye yerine dönüştürülmüş. Gecekonduların bir ahtapot gibi sardığı ve havasız bu vadideki yıkımlardan sonra, Trabzon denizinden veya dağlarından gelen hava akımı buralara belki yarım yüzyıl sonra girdi. Yazları havasızlıktan boğulan bu vadi, artık sevimli bir esinti ile sizi karşılıyor. Vadi, Trabzon'un havalı bir mahalli olmuş.

 Zağanos Vadisi'ndeki dönüşüm ve değişim, tarihi dokunun da ortaya çıkmasına yol açmış. Mesela, Zağanos'taki yıkımlar esnasında çoğumuzun bilmediği eski Rum Krallığı döneminden kalma ve ciddi birer mühendislik ürünü olan tünelleri ortaya çıkmıştır. (Bu tünellerin Tabakhane ile Zağanos'u birbirine bağladığı söyleniyor. Bu bağ tekrar kurulur ve açılırsa, Trabzon'da büyük bir turizm adımı atılmış olabilir). Düzenlemeyle, Trabzon'un Ortahisar ve Zağanos yakasındaki surlar tüm heybetiyle görünmeye başlamış. Surlar üzerindeki eski konaklar ve evler, Trabzon tarihi ve kültürünün birer numunesi olarak tekrar belirmiş. Zağanos Köprüsü'nden bakıldığında iğrenç bir yerleşim görüntüsü olan vadi, tamamen yeşile büründürülmüş. Zağanos Vadisi, son haliyle Trabzon'un vizyonunu oluşturan özelliklerden biri olmuş. Mimar ve mühendislerin uzmanlık alanına girmek istemem ama, bu konuda bir tarihçi olarak, teklif anlamında bir fikir yürütebileceğimi de düşünüyorum. Zağanos Vadisi'ndeki dönüşüme paralel olarak Zağanos Meydanı'nın da bir meydan hükmüne getirilmesi gerekir. Fakat, bu konuda bazı engeller kendisini göstermektedir. Zağanos Meydanı, yapılan bir tünel çalışmasıyla anlamsızca daraltılmıştır. Bu meydanın, tarihi Zağanos Meydanı kavramına uygun olarak daha da genişletilmesi gerekmektedir. Atapark'ta yapılacak bir çalışmayla, Atapark'ın kot farkından kaynaklanan yüksekliği indirilerek, meydandan kopukluğu engellenmeli ve bu sayede burada oluşturulacak meydanı destekleyecek bir düzenleme gerçekleştirilebilmelidir. 12Trabzon'un köy mimarisine uygun olan ama şehir mimarisine uygun olmayan buradaki serander derhal kaldırılmalı. İnsanlar bu parka bakınca, Gülbahar Hatun Camii (İmaret) ve türbesinin heybetini görebilmeliler. Eski İmaret Medresesi binası burada yeniden ihya edilebilir. Hatta, ait oldukları yerden koparılıp Sülüklü'ye zorunlu göç ettirilen mezar kitabelerinden hepsi olmasa bile mimari değeri yüksek olanlar, İmaret Mezarlığı'na geri getirilerek burada sergilenmeli. Atapark'a gelen turistler, bu Türk sanat eserlerini burada görebilmeli. Buradaki mezarlığı söküp atmakla burada yatanların kemiklerine hürmetsizlik ettik bari kitabelerine hürmet edelim. Neden mi? 1940'lardaki malum yıkımlarla ortadan kaldırılan İmaret Medresesi ve İmaret Mezarlığı, Gülbahar Hatun Külliyesi'nin doğal ve mimari uzantılarıdır da ondan. Bu arada, Atapark bakımsızdır ve bu parkın ciddi bir bakım istediği de görülebilmelidir. Zağanos Meydanı'nda ve surların üzerinde bulunan eski SSK binası ise, hem Zağanos Vadisi'nin hem de Zağanos düzlüğünün silüetinin oluşmasının önünde bir engel olarak durmaktadır. SSK binası yanında bulunan ve uzaktan bakınca bir sanatsal değeri olan bir mimari yapı gibi değil, maalesef bir soğuk hava deposu gibi görülen tiyatro binasının da elden geçirilmesi yahut yeniden bir şekil alması gerekmektedir. Yakın dönemde yapılan bu iki beton bina da bana göre, surları ve meydanı itibariyle bakıldığında Zağanos silüetinin gerçekleşmesini engellemektedir. Zağanos Vadisi'nin artık son aşamasını da uzatmadan tamamlamak gerekmektedir. Yetiştirme yurdu tarafında yapılacak yıkımlarla, Vadi'yi denizle buluşturmak gerekmektedir. Vadiden bakıldığında denizin görülmesi, vadiye daha bir muhteşemlik kazandıracaktır.

 Trabzon'un bu vadisindeki değişim, zannetmeyin ki sadece vadilerin ortaya çıkarılması noktasında anlamlı olmuştur. Zağanos Vadisi'nde ve Tabakhane Vadisi'nde gecekondu veya gecekondudan bozma evlerinde, o vadilerin düzensizliği, rutubeti ve havasızlığı içerinde yaşamak zorunda bırakılan insanlarımızın halini bir düşünün.. Lise yıllarımızda, Meydan'dan otobüse binip Affan Kitapçıoğlu Lisesi'ne giderken, Kalekapı civarında otobüse binen bazı arkadaşlarımızın neden ağır bir rutubet kokusunu üzerlerinde taşıdıklarını çok sonraları anlayacaktık. Bu yaşamı hiçbir insanımız hak etmiyordu. Vadilerin düzenlenmesi ve bu düzenleme sebebiyle yapılan istimlaklar, buralarda yaşamak zorunda bırakılmış binlerce haneyi daha yaşanılır mahallerden ev almaya yöneltmiştir. Bu, insanilik ve insani yaşam adına gerçekten sevindiricidir. Yine Zağanos'un yukarı kesiminde ve bitişiğinde yapılan konutlarla, vadi, sadece etraftan yalıtılmış bir park hükmünde değil, aynı zamanda etrafında yaşayan insanların yaşamının bir parçası haline de sokulmuştur ki bu da diğer ilginç bir yöndür bana göre. Zağanos köprüsüne iniş ve çıkış için yapılan ahşap merdivenler de, vadi ile köprü arasında ilginç bir bağ kurmuştur. Yapılan bu ahşap köprülerle, Zağanos köprüsünün güney ve kuzeyi arasında da geçiş sağlanmış ve vadi, güne kuzey yönüyle yürüyüşe açılmış, yine yapılan ahşap merdivenlerle Zağanos Meydanı ve Ortahisar, vadiye bağlanmıştır. Bu pratik görülen ama çok işlevli yaklaşımlar, mekana ciddi bir sirkülasyon getirmiştir.

 Trabzon'daki dönüşümün bir de sıkıntılı bir süreci ortadan kaldıracak etkiler oluşturması mümkün. Zağanos ve diğer vadilerde yapılan değişim ve dönüşüm, pek çoğumuzun dikkat ver(e)mediği Trabzon'daki deprem gerçeği ile ilişkilendirilebilir. TÜİK’in 4 Ocak 2007 tarihli bir bina raporu araştırması, Trabzon’daki 96.700 binadan 52 bininin çürük çıktığını ortaya koymaktadır. Bu raporun gerçekliğinden hareket edildiğinde, Trabzon'daki başta vadiler olmak üzere, diğer gecekondularda veya sakat özellik taşıyan binaların yer aldığı mahallerdeki dönüşümün daha hızlı bir şekilde yapılması için kamuoyunun daha hassas ve gelişmeleri hızlandırıcı davranması gerekir. İşin şakası yok. Yaşadığımız deprem felaketlerini unutmak gibi bir lüksümüz de yok.

 Tüm yukarıdaki ifadelerden sonra şuna özellikle vurgu yapmalıyız. Trabzon'un mimari yaşamındaki düzenlemelerin ve vizyon oluşturucu adımların, Tabakhane Vadisi'nde, Değirmendere'de ve Çömlekçi'de de aynı hızla ve aynı hassasiyetle gösterilmesi gerekmektedir.

 TRABZON YAZILARI

Mehmet Akif Bal

[email protected]

 

Editör: TE Bilisim