Paris Trabzonlular Derneği kurucu başkanı Hemşerimiz Bülent Cumhur'la konuştuk.
 
Bülent Cumhur İşçi olarak gittiği Fransa'nın Başkenti Paris'te kısa sürede tekstil sektöründe iddialı İş İnsanı olarak önemli işlere imza attı.
 
İşim Ülkemi Bölgemi Şehrimi Tanıtmaktır
 
Tabi diğer taraftan son derece girişken bir yapıya sahip olan Bülent Cumhur kısa sürede sosyal alanda ve kültürel mevzularda önemli işlere imza attı.
 
Trabzon ve özellikle Akçaabat'tan pek çok sanatçıları Paris'te ağırladı.
 
Onları Kültür ve sanatın başkentin de açtırdığı sergilerle Türkün kültür ve sanat yönünden ne denli gelişmişliğini yine gösteren Hemşerimiz Bülent Cumhur'dur.
 
Şimdi sizlere gönlü Trabzon, Trabzonspor’la atan Akçaabat aşığı hemşerimize mera ettiğimiz her şeyi sorduk. Kendisi de her sorumuzu cevaplayarak, kendisinden Avrupa ve Fransa'nın biz Türk ve Müslümanlara nasıl baktıkları hususunda çok şey öğrendik.
 
TAKA: Bülent Cumhur, biz sizi iyi tanıyoruz ama okurlarımızın da tanıması için bize kendinizi tanıtır mısınız. Ayrıca Avrupa, yani Fransa maceranız nasıl başladı sizden öğrenebilir miyiz?
 
BÜLENT CUMHUR: İlk, Orta ve Lise öğrenimimi Akçaabat'ta tamamladım. Askerliğimi yaptıktan sonra bir süre Akçaabat'ta bir eczanede çirak/kalfa olarak çalıştım. 1988 Yılının 19 Mayısında Akçaabat'tan Fransa'ya gittim. Özellikle Paris'te yakınlarım kuzenlerim vardı. Öyle turist gibi gittim ama amacım çalışmaya gitmekti. Hani eskiden çalışmak için büyüklerimiz nasıl İstanbul' ve ya diğer şehirlere gidiyorlardı, ben de aynı anlayışla Fransa'ya gittim.
 
Türkler Kısa Sürede İşi Öğrenir İşveren Olur
 
Orada bizim yakınlarımız bana ev sahipliği yaptılar ben de orada çalışmaya başladım. Tekstil sektöründe aralıksız 1988'den 1992 yılına kadar çalıştım. Bu arada sık sık Memleketime geldim gittim. Tekrar geldim gittim. Trabzonlular gittikleri yerde fazla işçilik yapmaz. İşi öğrenir, çevreyi tanır ve ilk fırsatta işveren olurlar. İşte biz de onlardan birisi olduk ve kendi işimizi kurduk. Sonra dediğim gibi kendi işimi kurdum. Bir fiil 18 yıl tekstilde imalatçılık yaptım. Çalışan elemanlarımızla biz de çalışarak önemli işlere imza attık. 2013 yılında tekstil sektörünü bıraktım. İş hayatını bıraktım yani Türkiye'ye döndüm. Düzköy ilçesinden Ak Parti Belediye başkan aday adayı oldum. Ancak aday adaylığımız gerçekleşmedi. Ben tekrar yurtdışına işime döndüm. Halen de oradayım. Restoran açtım oğluma, Beraber restoranı işletiyoruz. Bir de, başka bir şirketimiz var o şirketimizle dağıtım yapıyoruz. Onun dışında 2008 Yılında Paris Trabzonlular Derneğini kurdum ve halen kurucu başkanı olarak bu görevi yürütmekteyim. Yaklaşık 10 yıldır derneğimizin faaliyetlerine devam etmekteyiz.
 
Sanat Bizim Olmazsa Olmazımız
 
Bu 10 yılda biz Trabzon için çok şeyler yaptık. Derneğimizin amacı Trabzon'a hizmet. Paris'teki Trabzonluları bir araya getirmek, Onların memleket aidiyetlerinin zedelenmesini önlemek.
Kendi kültürel değerlerini tanımak bilmek ve yaşamaktı. Biz bu derneği kurduğumuz zaman Avrupa'da hiçbir dernek bizim etkinlik hızımı yakalayamamıştır. Biz öyle yayla festivalleri yapmıyoruz. Evet, bir iki sefer yaptık ama onun bize bir şey verdiği yok. Sadece oradaki insanları eğlendirdik. Ama biz işin kültür/sanat boyutuna yönelmemiz gerektiğini anlayınca, kültür/sanatın bizim için olmazsa olmaz olduğunu anlayınca daha etkin etkinliklere yöneldik. Bir şehrin kalkınması, İtibarını yükseltmesi  bana göre kültür/sanattan geçer. Kültürün, sanatın, geleneğin, göreneğin olmazsa bana göre yetersizsin.
 
Yeme İçme Mevzularıyla Etkinlik Olmaz
 
Etkinlik; hamsi festivalleri, şeklinde olmamalıdır. Yeme/içme mevzularını aşmamız lazım. Kimse kusura bakmasın, o tür etkinlikleri küçümsemiyorum ama benim fikrim şuurlu, bilinçli geleceğe erişmenin yolu kültürdür, sanattır. Öyle et, köfte, mangal, ne deyim peynirdir, peynirlidir; o bana etkinliklerde yer alması gerekli bir çaba gibi gelmiyor. Yeme içme organizasyonları çok ilkel organizasyonlardır. Biz derneğimizi açtıktan sonra ilk işimiz, İlk faaliyetimiz, okumak/yazmak olmuştur. Çocuklarımıza, Fransızca ve Türkçe öğretiyoruz. Ha bu arada belirteyim ki, yerimiz 61 metrekaredir. Ama bu tamamıyla tesadüftür. Tabi bizim için şahane bir tesadüf.
 
TAKA: Yeriniz kiralık mıdır?
 
BÜLENT CUMHUR: Hayır, kiralık değil, 49 yıllığına Paris Belediyesi tarafından ücretsiz derneğimize tahsis edilmiştir.Bakın bunu nasıl hallettiğimizi anlatayım. Bir gün Bin 500 kişilik bir salon talep ettim Belediye başkanından. Önce olumsuz baktı.
 
Paris'te 1500 Kişilik Salonı Dolduruyorum
 
 "O kadar yeri dolduramazsınız" dedi. Ben de "Siz salonu verin ben doldururum" dedim. Ve o etkinliğe belediye başkanını da davet ettim. Salon tıklım tıklım doluydu. Ben de kürsüden başkana hitaben yaptığım bir konuşmada, "Bize şimdi katkı verenlere, günü geldiğinde biz de katkı veririz" dedim. Ondan sonra Mevcut Derneği bize ücretsiz tahsis ettiler.
 
Ayrıca dernek olarak bizi, Fransa'daki Türklerin sosyalleşmesini, Fransa’yla daha bir uyumlu olmalarına da katkılar verdiğimiz için de bizi önemsiyorlar...
 
Salonumuz 61 Metrekaredir
 
Evet, ben de Fransa'ya gittiğimde Fransızca bilmiyordum. Bu 61 metrekare yerimizde öğretmen tuttuk Fransızca kursları vermeye başladık.
 
Hatta lokalimizde kağıt oyunlarını kaldırdık. Basit davranışlara sebebiyet verecek yaklaşımları da yasakladım ve o alanımız bir kültür eğitim merkezi haline getirdik. Mesela burada ayrıca folklor kurları dahi vermekteyiz... Tabi bununla da kalmadık.
 
Çocuklarımızı Avrupa'nın Ortasında Kurda Kuşa Yem Edemezdik
 
Bir futbol takımı kurduk. Adımız Trabzonspor. Renklerimi tabi ki Bordo/mavi. 2. Amatör ligde oynuyoruz. Toplam 30 futbolcumuz var.
 
Derneğimizde büyük ekran televizyonlarımız var. Onlardan sürekli kentimizi yansıtıyoruz. Videolarımızı izliyoruz. Şarkımız/türkümüzü ananemizi yaşatıyoruz. Ben milliyetçiyim. Ama daha çok da mikro milliyetçiyim. Trabzon'u tanıtırken Akçaabat'ı bir başka gösteriyorum. Ha, şunu da söylüyorum. Yönetime Of tan'da Sürmene'den de yöneticilerimiz katılabilir. Onlar da derneğimize katkıda bulunabilirler diyorum.
 
Ben Akçaabat Belediyesi Kültür Müdürlüğü olmasa oralarda Akçaabat'ı anlatırken malzeme materyal eksiğim olur. O bakımdan Akçaabat Kültür Müdürü Turhan Bektaşoğlu'na çok şey borçluyum.Onu sevmemek Akçaabat'a ihanet etmektir.Adam 35 yıllık belediyecidir. Biz onun yanında çırak kalırız.
Ben Trabzon'u onlardan öğreniyorum. Sonra da gidip Paris'te Trabzonlularla paylaşıyorum.
Mesela geçenlerde Muhacirlik sempozyumu yapıldı. Aman Allah'ım neler öğrendim...
 
Benim Derdim Trabzon'un Kültürüdür
 
Trabzon'un ressamları, şairleri karikatüristleridir.
 
TAKA: Paris Trabzonlular Dernek Başkanı olarak pek çok işlevlerin oldu, oluyor. Peki bütün bunları yaparken Fransızcanız kifayetli mi?
 
BÜLENT CUMHUR: Fransızcayı bilmek bizler için derdimizi anlatmak anlamındadır. O bakımdan yeterli oluyor.
 
Çok sorun olduğunda zehir gibi gençlerimiz var onlardan yardım alıyorum.
 
TAKA: Fransızlar Türkleri sever mi sevmezler mi, Sevmezlerse, neden sevmezler?
 
BÜLENT CUMHUR: Net konuşalım,  Fransızlar Türkleri sevmezler. Onlar Türkleri Araplarla karıştırırlar. İslami fobi rahatsızlıkları var. Sevmezler. Ama parayı çok severler. Size işleri düştüğünde geçici de olsa size sıcak yaklaşırlar. Ama dedim ya menfaatleri süresince.
 
Aslında bu batılılar kimseyi sevmezler. Mesela Fransa'da İngilizce konuşarak lokantada bile yemek yiyemezsin. İnan aç kalırsın. Adam hiç gala almaz seni. Sevmezler. İngilizleri de sevmezler. Almanları da sevmezler.
 
Ama şu hakkı teslim etmeliyim ki, Kibardırlar. Saygılıdırlar. Seslerini yükseltmeden konuşurlar. Hatalı olduklarında özür dilerler. Modaların başkentidir Paris bilirsiniz. Kültür ve sanatın da başkentidir.
Ama bana illa da Trabzon, İlla da Akçaabat.
 
TAKA:Fransa'nın oldum olası Ortadoğu'ya ilgisi çok fazla olan ülkelerdendir.

Ya rejim yıkarlar,
Ya kaos çıkartırlar.
Ya ülkelerin içlerine nifak sokarlar.
Mesela İran'a Molla Rejiminin getirtmesinde Fransız'ların Humeyni'ye yıllarca ev sahipliği yaptılar.
İmkan sağladılar ve bir 79 darbesiyle İran'da her şey değişime uğradı ve bu günkü halini aldı.
Ve Türkiye için de Kürtleri ayaklandırma misyonları devam etmektedir.
 
Bayraktarı Yapmaya Kalkmışlardı
 
TAKA: Nedendir bu çabaları?
 
BÜLENT CUMHUR: Evet Harun Bey haklısınız, Fransa ve Batı, İslam coğrafyasında huzur olsun istemiyor. Kaos istiyor. Maddi manevi değerleri heba olsun istiyor. Mesela Eski Cumhurbaşkanlarından François Midderand ve eşi Bayan Danielle Midderand Kürk ayaklanmasında çok çaba sarf eden siyasilerdendir. Düşünebiliyormuşsunuz; Leyla Zana’yı Kürt hareketinin bayraktarı yapmaya kalkmışlardı.
 
İşimize Karışıp İçimizi Karıştırıyorlar
 
Hatta bu Midderand’lar Leyla Zana'yı manevi kızları ilan etmişlerdi. Tabi bunların hepsi  pis bir nifaktır. Bu nifak eylemleriyle Kürt kardeşlerimize, "sizin yanınızdayız" demeye çalışmaktaydılar. Şimdi bunun çok daha fazlasını Amerikalılar yapmaktadır. Binlerce TIR dolusu silah yardımlarıyla yapmaktadırlar. Alenen yapmaktadırlar. Dedim ya maksat, Lider ülke bırakmamak. Çünkü bunlar korkaktır. Canları tatlıdır bunların.  Gelecekte bize zararları dokunu kaygısını taşımaktadırlar.
 
Miting Gibi Cami Yollarında İlerleriz
 
TAKA:  Bunlar bizi AB'ye alırlar mı? Mesela bunların bir Sarkozy'si vardı, Adam resmen Türk ve Türkiye düşmanıydı. Türkiye'nin AB'ye girmesine fena halde karşıydı.
 
BÜLENT CUMHUR: Kanaatim odur ki, almazlar. Kafa uyuşmazlığı var. Kültür gelenek, görenek uyuşmazlığı var. Adamlar bizim çocuklarımızın da onlar gibi olmasını, onlar gibi yaşamasını istiyorlar. Bu olmaz. Bu bizler için kabul edilemez.  Adamlar zaten dinlerinden kopmuşlar. Pazar günü sabahleyin penceremden görürüm. 3 kişi 5 kişi kiliseye gitmektedir. Ama cuma günü Müslümanlar miting gibi cami yollarında ilerleriz...

Sarkozy'e gelince evet adam Türklerden nefret ederdi. Ama Fransa'da iş yapan birisi olarak yatırımcıya büyük destekler verdi.
 
Önemli paralar kazandık onun döneminde, Ben de onlar gibi, menfaatlerime göre konuştuğumda Sarkozy harikaydı. Bu sosyalistler dünyanın her yerinde aynı. İş insanını, girişimciyi korumuyorlar. Oysa İş varsa aş var. Onun için de Patron olmalıdır. Bunun düşmanlığı halkın menfaatine değildir. Tabi sorunlar varsa düzeltilmelidir. Sorun iş varsa da var. İş yoksa da var. Hatta daha fazlası var.
 
TAKA:Teşekkürler Sayın Cumhur. Bu güne kadar yaptıklarınızla ve yapacaklarınızla, sadece Akçaabat'ın ve Trabzon'un değil, Türkiye'nin yüz akı oldunuz. İyi ki varsınız...
HARUN YAVRUOĞLU