29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları, bayramın manasına ve ruhuna aykırı olaylarla kutlandı. Eski Meclise girmeyi ve oradan Anıtkabire yürümeyi yasaklamakta ki amacı şahsen ben anlayamadım. Atatürk’ün, kurtuluş savaşını vermesi kadar yaptığı  önemlisi iş, bu yeni ülkeye Cumhuriyet rejimini layık görmesidir. Bugün, radikal parti, dernek ve şahıslar dışında Cumhuriyet rejimini karşı çıkabilecek kuruluş ve kişi olamaz. Hem demokratım deyip, hem de Cumhuriyet rejimine karşı olan kişi önce kendine dürüst olmalıdır. Yok karşı çıkılan kutlama biçimi ise elbette bu tartışılabilinir. Sivil törenlerin kutlama şekline konulan yasakların kimin tarafından kaldırıldığı, ortada kalsa da, Sayın Erdoğan’ın sert çıkışı ve Sayın Gül’ün yanıtlarından, yasakların Sayın Cumhurbaşkanı tarafından delindiğini ortaya koymaktadır. Dünya görüşü olarak Sayın Erdoğan’dan daha muhafazakar görünen Sayın Gül attığı bu doğru adımla, sivil kutlamaları rahatlatmıştır. Cumhuriyet Bayramının resmi kutlamalarına katılmayan ana muhalefet partisi CHP’nin, sivil kutlamaları tercih etmesi, resmi kutlamalara üst düzeyde katılmasına engel olmamalıydı. Dün Cumhuriyet Bayramının resmi kutlamalarına katılmayanları eleştiren CHP, bugün resmi kutlamalara katılmayarak, eleştirilir olmuştur. Cumhuriyet Rejimi, laik devlet anlayışını  gerektiren bir sistemdir.. Ancak Fransız Laikliğini, bire bir Türkiye ye dayatmak doğru sonuçlar vermediğini artık görmek gerekmektedir. Cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetmesi ise, halkın taleplerine rağmen halka dayatma olamaz. Dün dayatılanlar, bugün dayatmamalıdır. Cumhuriyet Bayramları da, artık Devletin dayattığı çoğunluğu askeri gösteri olan şekilde değil, halk kendi bayramını istediği şekilde kutlamalıdır. Cumhuriyet Bayramını askeri gösterilerden uzak kutlamak isteyenin AK Parti olması gerekir iken, CHP’nin istemesi ayrı bir tartışma konusudur. Ve 10 Kasım. Resmi törenle Atatürk’ün ölüm yıl dönümünün anılması. Programı önceden belli bir tören. Sayın Başbakan böyle bir günde yurt dışında. Eleştirilmeli mi? Bence hayır, bazen devlet işlerini bunu zorunlu kılar. Atatürk bana göre ve dünyadaki birçok ulusa göre örnek alınan, dünya lideridir. Atatürk’ün, silah arkadaşları ile birlikte tüm dünyaya örnek olacak bağımsızlık savaşı vermesine rağmen, Türkiye’de uygulanacak rejim ve kurumlar yönünden bazı silah ve siyasi arkadaşları ile ters düştüğü bir gerçektir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarında, kimine göre doğru, kimine göre de çok acı veren kararlar ve uygulamalar olmuştur. Bunu o günün şartlarında bırakmayanlar ya da siyaseten bırakmak istemeyenler, bugün Atatürk’e kırgın ve kızgın olabilirler. Bu insanların sırf bu nedenlerle Atatürk’ün ölüm yıl dönümünü anmak istememelerini de anlamaya çalışmak lazım. Ama Atatürk’ün resmi anma törenlerine, merkez sağı temsil eden bir partinin Genel Başkanı siyasi nedenle katılmamazlık etmemeli. Sayın Başbakan’ın önceki 10 Kasım törenlerine ve Cumhuriyet Bayramı resmi törenlerine katılmış olmasına, katılmayanları eleştirmiş olmasına rağmen, Cumhuriyet Bayramı gerginliği arkasından 10 Kasım törenlerine katılmaması ister istemez sorgulanmıştır. Üstelik Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmayı düşünen Sayın Başbakanın, AK Partiye oy veren liberallerin tercihlerini göz ardı etmemesi gerekir. AK Partiye oy veren liberaller, AK Parti oylarının % 3-5-10 nunu teşkil etse de, bu oyların MHP oylarının alınamaması halinde çok önem arz edeceğini düşünmek gerekir. Kaldı ki, Cumhuriyet ve Atatürk’ümüzü CHP sahiplenmek istese de, MHP seçmeninin de  Cumhuriyet ve Atatürk’e sadakati tavizsizdir. Cumhurbaşkanlığı makamı her siyasi yapıya eşit bakan kurum ise, Cumhuriyet Bayramından 10 Kasım’a Sayın Gül liberalleri de kucakladı bile.
Editör: TE Bilisim