Yükseköğretime Geçiş Sınavı(YGS) sonuçları açıklandı. Sonuçlara göre, adayların başarı oranı, geçen yıla göre azaldı; yani sistem, eğitimde olduğu gibi, öğretimde de gittikçe daha başarısız bir performans sergiliyor.

Sonuçlara göre adaylar, Türkçeden17, Sosyal Bilimlerden 12, Matematikten 5, Fen Bilimlerinden ise 4.6 soruya cevap vermişlerdir. Yine sonuçlara göre adayların %70’i 180 barajını geçebildi. Bu oran 2016’da %76 idi. Buna göre bu yıl, geçen yıla göre daha düşük bir başarı ortaya çıkmış görünmektedir.

Üniversite sınavı bilindiği gibi, bir sıralama sınavıdır. Sınıf geçme sınavı olsaydı adayların üniversiteye girme şansı çok daha az olurdu. Bu durum yeni bir durum değil. İşte size zamanın ÖSYM Başkanı’nın bir gazeteye verdiği mülakattan bir bölüm: “Üniversiteye giriş sınavı bir sıralama sınavı değil, sınıf geçme sınavı olsaydı, adayların %95’i açıkta kalırdı. 1985 yılında üniversite 2. Basamak sınavına katılan 220.000 adaydan 107.000’i yabancı dil, 51.000’i matematik, 34.000’i fen bilimleri sorularına hiç el sürmemiştir(23.07.1987 Milliyet Gazetesi). İyi ki, YGS bir sıralama sınavıdır. En çok soru yapandan başlayıp, en az yapana doğru sıralama yapılıyor. Matematikten 50’den aşağı başarı elde edenler, üniversiteye giremez denseydi, üniversiteye gireceklerin sayısı bugün üniversiteye girecek öğrenci sayısı yanında çok düşük bir sayı olurdu.

40 Türkçe sorusundan 17 ortalama ortaya çıkıyorsa, bu durum üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir problem olarak okunmalıdır. Türkçe, öğrencinin anadilidir ve anadilinde çok daha iyi olması gerekir. Bunun yolu belli: Öğrencilere okumayı sevdirmek! Kitap okumayı, sadece sınavlarda test kitabı ile meşgul olmak olarak algılayan bir nesil, Türkçeden daha iyi başarı elde edemez!..

Bu değerlendirmeyi, diğer bütün dersler için de yapabiliriz. 1980’li yıllarda 220.000 adaydan 51.000’nin Matematik sorularına hiç dokunmamış olması, eğitim sisteminin öteden beri ne durumda olduğunun işaretlerini açıkça vermektedir. “Sınav odaklı eğitim”, eğitimin başarısına olumlu değil, olumsuz etki ediyor. Bu sonuçlar, bunu teyit ediyor. Sürekli sınavlar ve sınavlardaki başarılarla övünen okullar, bu sonuçları yeniden farklı bir okuma ile değerlendirmek zorundadır.
Eğitimi sadece sınav sonuçları ortaya çıktığı 1-2 gün tartışarak, eğitimde istenen başarıyı elde etmek mümkün değildir. Eğitim bir süreçtir ve her daim tartışılması gereken bir konudur. Şimdi belki Trabzon özelinde bu sınav sonuçlarını okuyup tartışacağız. Ama yetmez. Trabzon’da sporu konuştuğumuz ve spora değer verdiğimiz kadar eğitimi konuşup, eğitime değer vermedikçe, daha çok başarısızlıklarımı konuşmaya devam edeceğiz demektir.
Sahi YGS sonuçları ne anlatıyor: Eğitim sistemi eğitimde sınıfta kaldığı gibi, öğretimde de sınıfta kalmış görünmektedir.