31 Mart ve sonrasında İstanbul seçimini de neticelendiren Türkiye, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Japonya ziyareti sonrası iç kamuoyuna dönük çalışmalara hız kazandıracak.
Ancak önümüzde önemli meseleler var.

S-400’lerin teslimi, F-35 konusu, ABD’den gelebilecek veya ertelenmesi konuşulan yaptırımlar.
ABD Başkanı Trump her ne kadar, ılımlı mesajlar vermiş görünse de ABD, sadece kongresi Türkiye’ye yaptırıp uygulama peşinde. Nitekim dün yapılan değerlendirmelerde bunun işaretleri vardı.

Ne yaparlarsa yapsınlar S-400’ler geliyor ve bu da Tayyip Erdoğan’a Türkiye’nin güvenliğini sağlama anlamındaki kararlılığı sebebiyle büyük puan kazandırıyor.
Başkan Erdoğan, S-400 sonrasını net olarak görüp ona göre parti teşkilatlarında ve hükümet de yenilenmelere gidecek.
Sistem eleştirileri de var, Erdoğan, sisteme yönelik varsa atılacak adımlar bunları hayata geçirebileceklerini ifade etti.
Bu bir referandum ilanı filan değil elbette.

Ankara’da dört başlık var.

1-Hükümet ve AK Parti Genel Merkezine yönelik değişimler. Zaman içinde bazı Bakan ve Genel Başkan Yardımcıları yer değişebilecek.
2-Örgütlere yönelik yenilemeler.
3-Kurulacağı konuşulan siyasi partilerin iktidar ve muhalefetten alabilecekleri ne?
4-Dış Politika ile S-400, ABD, İran ve Son olarak da ABD Rusya gerilimleri.

Erdoğan önceliği parti yönetimine verecek ve başta İstanbul olmak üzere kaybedilen büyükşehirlere eğilecek. Yerel yönetimlerden sorumlu Mehmet Özhaseki olmak üzere İstanbul, Ankara, Adana, Antalya oy kaybedilen yerlerde değişimler peşi sıra gelebilir. Şunu hemen araya sıkıştırayım. Bu değişimler sınırlı olacak. Bu bir kıyım olmayacak. Tayyip Erdoğan ve ekibinin böyle bir süreçte partiye yük olmaya başlayanların dışında kimseyi dışarda bırakma gibi bir lüksü de yok.

Bazı mecralarda yeni kabine listeleri de konuşuluyor. Cumhurbaşkanı birlikte yola çıktığı ama bir şekilde parti dışında kalan isimlere de yeni süreçte yer verilebilecek.
2023’ün bugünden tezi yok dizayn edilmesi gerektiğinin farkında olan Cumhurbaşkanı, erken seçim polemiklerine karşı da gardını alacak.
Erdoğan, ‘Bazı gelişmelerin halkımızı sıkıntıya soktuğunu biliyoruz’ açıklamasının üzerine de gidecek ve adımlar atacak.
Ve bir taraftan da yeni parti iddiaları, bunların somut bir duruma kavuşması karşısında atılacak adımlar var.

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ali Babacan beraberliği yanında eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun parti kurma hazırlıkları.
İddia o ki Erdoğan, Babacan’a gel teklifinde bulunmuş ama o cephe böyle bir niyet içerisinde değil. Tayyip Erdoğan için en kritik seçim olan İstanbul seçiminde sandık başında ‘her şey güzel olacak’ diyerek oyunu atan Abdullah Gül, Babacan’a izin vermez.

Siyasetin içindekiler ya da okurlarıma ne kadar mantıklı gelebilir ama Ankara’da bir de denen şu, Ali Babacan veya Ahmet Davutoğlu yeni bir parti kurarsa AK Parti’den daha çok AK Parti küskünü olup Ekrem İmamoğlu ve CHP-İYİ partiye oy verenleri ve DYP, ANAP’ta siyaset yapmış olanların oylarını alırlar.
Yenilenme AK Parti’ye kuruluş felsefesine dönüş noktasında bir ivme kazandırabilir mi? Hakikaten zor bir soru.
31 Mart sonrasında peşi sıra birbirini izleyen yanlışlar zinciri İstanbul’u AK Parti’den aldı.

Halka inememe, ilk heyecanın kaybolması, sert siyasi üslup, sesini duyuramayan çoğunluklar, siyasetteki yeni yüzler değişim algısını güçlendiriyor.
Erdoğan yeni dönemde bunlar üzerinde çalışacak.
Ya tam anlamıyla işe sahip çıkacak ya da partideki durağanlık devam edecek.
Bunun sonuçları seçimlere nasıl yansıyacak?
Ekim ve Kasım ayına kadar önümüzdeki dönemi siyasi fotoğrafı net olarak ortaya çıkar.