Cemiyet yönetimiyle görüşen Çetinkaya, özgür ve bağımsız basının önemine dikkat çekti.
Çetinkaya, “ kısa zaman önce yürürlüğe giren Sosyal Medya Yasası’nı değerlendirdi; ifade özgürlüğünün sınırlarının özellikle siyasilere karşı çok geniş bir kapsama alanı olduğu, sert bir üslupla eleştirilerin yöneltilebileceği gerek AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) gerek AYM (Anayasa Mahkemesi) tarafından benimsenmiştir. AİHM; siyasilere karşı eleştiri özgürlüğünün, demokratik toplumların temel ilkesi olduğunu birçok kararında üstüne basa basa ifade etmiştir. Hatta toplumların gelişiminin yegane unsuru olarak görmektedir eleştiri hakkını. Dolayısıyla bir hayli sınırlayıcı ve öngörülebilir olmayan; Sosyal Medya Yasası (halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma), Anayasaya aykırılık oluşturmaktadır.
Keza bahse konu yasa Ceza Hukuku kapsamında değerlendirilirse; suçta ve cezada kanunilik ilkesi, suç tanımının, BELİRGİN VE AÇIK bir biçimde sadece kanunla düzenlenebileceğini ifade eder. Yine Belirlilik İlkesi ilgili suç tanımının; suçun unsurları açısından açık olması ve hangi davranışın suç oluşturduğunun ve bunlar için öngörülen yaptırımların neler olduğunun muğlaklık olmaksızın anlaşılır olması gerektiğini ifade eder. Bu kapsamda da “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ifadesini değerlendirmek gerekirse; "halkı yanıltıcı bilginin" tespiti, keyfiyete dayalı olarak yapılabileceğinden, bu düzenlemenin yukarıda belirttiğimiz ilkelere aykırı düzenlenmiş olduğunu söyleyebiliriz.
Keza halkı yanıltıcı bilgilerin neler olabileceğine ilişkin bir tanım yapılmamış, daha şimdiden bu düzenlemenin muhatapları arasında hangi ifadelerin halkı yanıltıcı bilgi olup olmayacağı tartışmalı hale gelmiştir. Ayrıca ifade edelim ki Ceza Hukuku açısından son derece muğlak kalan bu ifade Demokratik Bir Hukuk Devleti’nin temel ilkelerinden birisi olan "Öngörülebilirlik" ilkesiyle de çelişmektedir. Malum olduğu üzere; bu düzenlemenin muhatapları olan özellikle sosyal medya kullanıcıları; hangi ifadelerin suç oluşturabileceğini öngörememektedir.
Bu durum kişiler üzerinde baskı oluşturacak ve bu açıdan, dolaylı olarak da ifade özgürlüğü kısıtlanmış olacaktır. İfade ettiğimiz gerekçeler ile Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu da gözetilerek, söz konusu yasanın iptali gerekmektedir. Demokratik bir Hukuk Devleti olmanın gereği budur. Tüm bu sebeplerden dolayı Türk basını özgürce ve gazetecilerin sahip olması gereken etik kuralları çiğnemeden siyasi eleştirilerde bulunmalıdır. Bu durum hem halkta bakış açısı kazandıracak, hem de siyasilerin hatalı davranışlarını tespit edip düzeltebilmelerine yani fikri bir gelişime imkan sağlayacaktır.”