Bir özür,
Bir pardon sözüyle geçiştirilecek küçücük olaylardan,
Üfleye üfleye,
Ateşe körükle gide gide cehennemler yaratıyoruz.
*

Maç öncesi manşetlere bakın.
Vur kır parçala bu maçı kazan!
Zevk ve eğlence amaçlı görsel temaşa sporu olan futboldan,
Nasıl bir felaket üretiyoruz...
*
Çok abartıyoruz.
Yıllar öncesiydi.
Trabzon çıvarında plajda bir genç,
Yanında erkek arkadaşı olan bir kadına kabul edilmez bir yaklaşımda bulundu.
Kadının yanındaki erkek arkadaşı,
Belki de eşi buna doğal olarak ölçülü bir tepki gösterdi.
Sonra ne oldu biliyor musunuz?
*
O genç gitti etrafta ne kadar serseri arkadaşı varsa alıp plaja geldi.
Hepsinin ellerinde kaya parçaları.
Uluorta küfürler hakaretler...
Tut tutabilirsen.
Kıyametler kopuyor.
Hiç biri konunun aslını öğrenmiyor.
Empati yapmıyor.
Bu, "Hem suçlu ve hem güçlü" gençler,
Bize günümüzü haram ettiler.
*
Evet, abartıyoruz.
Kavgacı olmayı cesaret sanıyoruz.
İnsanları korkutmaktan acayip keyif alıyoruz.
*
Önceki gün Kemeraltında yürüyorum.
Malum aylardan Ramazan.
Adam 60 yaşlarında,
Etine dolgun.
Kelle kulak yerinde.
Teni güneş görmemiş gibi bembeyaz .
Kafasında Lorel Hardy şapkası
Altan kahve rengi şort pantolonu,
Kemersiz ve askılı .
Aptal aptal elinde dondurmasını yalıyor...
*
Adam adına endişelendim.
Öyle ya aylardan ramazan.
Etraftaki kalabalıktan ona ters ters bakarlarken,
O bastıran sıcaklığın bunalımını,
Dondurmasını diliyle okşamakla geçiştiriyor.
Tam da o esnada,
Aksanlı konuşan bir muhafazakar görünümlü kadın.
Uluorta,
"Habuğa bag.
Oruc tutmayisa acuk acuğada yiyemez.
Yiyemeez!
Ba saygı köstermeli."
Direyekten söylene söylene gitti...
Allah'tan bu mini provokasyona kimse itibar etmedi.
Ha bizim şapşaloz dondurma sevdalısı,
Bütün bunlardan habersizce dondurmasını yalıyordu...
*
Dedim ya,
Çok abartıyoruz.
Adam belki de bizim dinimizdeki Ramazanı
Ramazan ayının hususiyetlerinden olan orucu,
Hatta bizim hoşgörüsüzlüğümüzü bilmiyordur.
*
Hoş görmeliyiz.
Buna mecburuz.
Ardık her ülkede her şehirde dünyanın her yerinden insanlar oluyor.
Küçüldü bu dünya.
Tahammül şart.
Hoşgörüye mecburuz...
YOLCULARIN AZABI
Sık yazdığım konulardan biri de şoför esnafına yönelik eleştirilerim olmaktadır.
Yazdıklarım elbette ki doğrudur.
Yaptığım mesleğin etik kurallarını hatırlatmaktır.
*
Ama müşteri olarak o taşıtlara binen yolcular da öyle masum değiller.
Özellikle son bir aydır gazetenin karşısındaki otoparkın yıkılması nedeniyle,
Gazeteye umumi vasıtayla gelip gidiyorum.
Empati yapıyorum.
Dolmuş şoförü olmak da çok zor iş.
*
Adam yolcusunu indiriyor.
Arabasını birden ikiye atıyor ki,
Bir başka yolcu,
"İnecek var!"
*
Yahu kardeşim.
10 metre yürüsen ne olurdu.
Abartmıyorum,
Yaklaşık on metre geçmiyor ki bir diğer yolcu
"Habole indir beni."
Gözünü sevdiğimin adamı da,
Tam yolun ortasında basıyor frene yolcuyu indiriyor.
Sordum sürücüye "niye hemen burada indiriyorsunuz.
Burası müsait değildi."
Şoför "abi müşteri memnuniyeti."
Tabi ardından da trafik rezaleti.
Yanaşma cepleri görüyorsunuz park edilmiş araçlarla dolu.
Yahu hiç değilse bu cepleri boşaltsınlar.
Bıktık artık."
Evet,
Haksız da değiller hani.
Cepler boşaltılsın.
Yolcularda olur olmaz yerlerde inmeye/binmeye kalkmasın.
MEYDAN PARKINDA MÜŞTERİ SAVAŞLARI
Trabzon Meydan Parkı şehrin vitrinidir.
Şehrin asaletini,
Kültürünü,
Sosyal seviyesini yansıtır.
*
Bu itibarla önemlidir Meydan Parkı.
Ama özellikle bu ramazan ayında,
Meydan'da,
Milletin gözü önünde adeta garsonların müşteri araklama müsabakası yapılıyor.

Öylesine dayatmalar görülüyor ki,
Adeta tacize dönüşüyor.
Bu paragöz,
Bu hokus pokus halleridir.
Bize, Trabzon'umuza yakışmıyor.
Kaldı ki,
Meydan Trabzon'un vitrinidir.
Trabzon'a gelen her yabancı mutlaka meydanı dolaşır.
Ve hiç biri baskılanarak restorana sokulmaktan hoşlanmaz.
Lütfen o mekana ve meydana yakışır vakurlukta olunuz.
Diğer haller yakışmaz bize.
RAMAZANDA SEVMEDİKLERİM.
Şova dönüşen siyasi içerikli iftar yemeklerini
Ve özellikle yapılan siyasi konuşmaları,
Sevmiyorum.
*
Oruç bahanesiyle,
Ahlaklı olmayı,
Sabırlı olmayı,
Birbirini sevmeyi,
Hoş görmeyi unutan kavgacı hırtopozları,
Sevmiyorum.
*
Ramazan fırsatçılığı yapan,
Çarşı pazar esnafının uyduruk zamlarını,
Sevmiyorum.
*
Hiç de ihtiyaç olmadı halde yüz yıl geri gidip sözde nostalji amacıyla davulu beynimde patlatırcasına çalan,
Ramazan davulcularını,
Sevmiyorum.
FIKRA
Adamlar çarşıda oruçsuz birini görünce üstüne yürümüşler.
'Niye oruç tutmuyorsun, ulan!' demişler.
Adam da 'Çünkü ben Hıristiyan'ım' deyince,
Bizimkiler çaresiz birbirlerine bakmış, ardından da,
'Ulan dininizin kıymetini bilin,
Eliyruk acinda" demişler...