Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika Cumhuriyeti'nde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'nin ardından dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, zirvenin Afrika'da ilk kez yapılması, Gazze'deki ateşkesin korunması, küresel ekonomi, Rusya-Ukrayna savaşındaki Trump'ın Barış Planı çıktıları, İmralı'ya gidiş kararı, Kılıçdaroğlu'nun CHP hakkındaki söylemleri ve bölgesel gelişmeler üzerine kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.

"G20 Zirvesi'nin tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirveye ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi:
"Kıymetli basın mensupları, değerli arkadaşlar; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. G20 Liderler Zirvesi'ni Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ev sahipliğinde tamamladık. ‘Dayanışma, Eşitlik, Sürdürülebilirlik' temasıyla düzenlenen 20. zirvenin tüm insanlık için bir kez daha hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Zirve sonrasındaki basın toplantımızda kapsamlı bir değerlendirmede bulundum. Dolayısıyla burada tekrar detaylara girmek istemiyorum. G20 Zirvesi'nin ilk defa Afrika kıtasında düzenlenmesinden duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeye atfettiği ehemmiyet malumunuzdur. Bu zirve bu bakımdan ayrıca önemli ve anlamlıdır. Türkiye bundan sonra da kıtayla iş birliğini, dayanışmasını her alanda ilerletmeye devam edecektir."
Erdoğan, zirvede Gazze'den iklim krizine, kalkınmadan yeşil dönüşüme kadar kritik konulara değindiklerini vurgulayarak "Gazze soykırımından iklim krizine, sürdürülebilir kalkınmadan yeşil dönüşüme kadar birçok kritik konuya temas ettik. Ülkemizin bu meselelerdeki duruşunu ve politikalarını kayda geçirdik. Gazzeli kardeşlerimizin yaşadıkları zulüm ve sıkıntılar gündemimizin ilk sırasındaydı. Gazze'de iki yıllık vahşetin ardından bizim de çabalarımızla sağlanan ateşkesin mutlaka korunmasının ve yeniden inşa faaliyetlerinin önemine dikkat çektik" şeklinde konuştu.

"Ekonomilerimizi çeşitlendirmeli, krizlere karşı dirençli hale getirmeliyiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "kimseyi geride bırakmayan kapsayıcı büyüme" vurgusuna ilişkin soruya, "Oturum başlığı sadece bir slogan değil, küresel adalet arayışının ta kendisidir. Maalesef dünya ekonomisi son birkaç yılda yaşadığımız sıkıntılardan çok yara aldı. Salgından sıcak çatışmalara, ‘ticaret savaşları' denilen süreçlerden göçlere, iklim krizi ve doğal felaketlere kadar birçok ağır sınamayla karşı karşıya kaldık. Türkiye olarak tüm bu süreçlerden biz de etkilendik. Ancak bütün zorlu imtihanlardan başarıyla çıkmasını bildik ve hızla toparlanıyoruz. Küresel anlamda sürdürülebilir kalkınmayı bir ya da iki ülkenin çabasıyla değil, topyekûn bir kararlılıkla sağlayabiliriz. Bu nedenle uluslararası platformlarda daima iş birliğini önemsiyor, ülkelerin ‘kazan-kazan' anlayışıyla birbirlerine yaklaşmasının gerekliliğini anlatıyoruz. Ekonomilerimizi çeşitlendirmeli, krizlere karşı dirençli hale getirmeliyiz. Enerji güvenliği artık bir lüks değil, stratejik bir zorunluluktur. Sadece ‘ben ve çevremdeki kalbur üstü ülkeler kazansın' anlayışı sakattır ve sürdürülebilir değildir. Daha adil bir dünya mümkündür; yeter ki büyük devletler insanı merkeze alan politikaları samimiyetle yürütsün" ifadelerini kullandı.

"İsrail'i bu derece pervasız hale getiren ülkeler artık elini taşın altına koymalıdır"

Gazze'de ateşkese rağmen devam eden İsrail'in saldırganlığına rağmen Hamas'ın büyük bir sabır gösterdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uluslararası toplumun kararlı, tutarlı ve yaptırım gücü olan bir irade ortaya koyması Netanyahu'yu durduracaktır. Verdiği sözü bir çırpıda çiğneyen, göz göre göre çekinmeden cinayet işleyen bir canilikle karşı karşıyayız. İsrail'in doğruları konuşmadığını, insan öldürmek için bahane ürettiğini, Filistinlilere zulmettiğini artık herkesin anlamış olması gerekir. Hamas, İsrail'in tüm provokasyonlarına rağmen büyük bir sabır örneği sergiliyor ve ateşkese bağlı kalıyor. Bu ateşkesin eksiksiz uygulanması şarttır. Filistinliler Gazze'deki insani felaketle mücadele ediyor. Onların bu mücadelesine destek olmak bütün ülkelerin borcudur. İsrail'i bu derece pervasız hale getiren ülkeler artık elini taşın altına koymalıdır. Birleşmiş Milletler bugüne kadar üzerine düşeni yapamadı; bundan sonra atılacak adımlarla ağırlığını hissettirmesi şarttır" dedi.

"Bizim kimsenin toprağında gözümüz yoktur"

Erdoğan, Netanyahu'nun Suriye üzerinden Türkiye'yi hedef alan açıklamasına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu konuda duruşumuz nettir. Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim için esastır. Suriye'nin geleceğine Suriye'nin halkı karar verecektir. Suriye'deki en ufak bir karışıklığın nasıl ağır faturalar doğurduğunu en iyi bilen ülke Türkiye'dir. Milli güvenliğimiz ve huzurumuz söz konusu olduğunda hangi adımları attığımız malumdur. Benzeri bir tehdit tekrar karşımıza çıkarsa gereğini yaparız. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yoktur.
Biz bölgemizin her karışında barış, huzur ve güvenlik istiyoruz. İsrail yönetimi ise attığı her adımın hem hukuksuz hem de istikrarsızlık kaynağı olduğunu biliyor. Siz İsrail basınının ne dediğine değil, Türkiye'nin ne yaptığına odaklanın. Buradan zaten neticeyi alırsınız. Biz kendi stratejik önceliklerimiz doğrultusunda neye ihtiyaç duyuyorsak onu yapıyoruz ve yapacağız."

"Biz, adil bir barışın kaybedeninin olmayacağını düşünüyoruz"

ABD Başkanı Donald Trump Ukrayna'ya sunduğu 28 maddelik barış önerisi ve Rusya-Ukrayna savaşı hakkında konuşan Erdoğan, "Ukrayna'da barış için bir zemin oluşması uzun zamandır bizim de gayret gösterdiğimiz bir konu. Amerikan Başkanı Donald Trump ile de Ukrayna konusunda neler düşündüğümüzü çeşitli vesilelerle konuştuk. Biz, adil bir barışın kaybedeninin olmayacağını düşünüyoruz. Adil barışa ulaşmanın yolunun da müzakereden, bir araya gelmekten geçtiği kanaatindeyiz. Şimdi ortaya konulan barış planının bir zemin olup olmayacağı tartışılıyor. Bu plan üzerinde anlaşma mümkün mü? Evet, mümkündür. Ama nasıl? Bunun üzerinde durmak gerekiyor. Plan, tarafların meşru beklentilerini, güvenlik ihtiyaçlarını yeni istikrarsızlıklar doğurmayacak şekilde karşılarsa anlaşma mümkün olur. Biz uzlaşının, hemfikir olunan konularla, pozitif gündemle başlatılan bir müzakereyle mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Herkesi tatmin eden bir zemin oluşturulursa, kalıcı bir çözüm kapısı açılır. Adil ve kalıcı barışın önünü açacak önerilerin müzakere edilerek başlaması, süreci olumlu şekilde etkiler. Türkiye olarak daha önce İstanbul'da nasıl önemli bir rol oynadıysak, bugün de aynı yapıcı tavrı sürdürmeye hazırız" ifadelerini kullandı.

"Terörsüz Türkiye sürecini, gündelik siyasetin yıpratıcı tartışmalarının uzağında tutmaya özen gösterdik"

Milli Birlik ve Dayanışma Kardeşlik Demokrasi Komisyonu'nun İmralı'ya gitme kararını değerlendiren Erdoğan şöyle konuştu:
"Cumhur İttifakı olarak, Terörsüz Türkiye çalışmalarını eşgüdüm içinde yürütüyoruz. Hem bizim Sayın Bahçeli'yle hem de arkadaşlarımızın MHP'deki muhataplarıyla yakın diyaloğu var. Ayrıca DEM Parti heyetini de belli periyotlarla kabul ediyoruz. Bu çalışma modeli ile süreci buraya kadar kazasız belasız getirdik. Mecliste kurulan komisyon, farklı siyasi partilerin sürece dahil olması ve katkı vermesi açısından çok mühimdi. Komisyon Sayın Meclis Başkanımızın riyasetinde önemli işlere imza attı. Biz de Komisyona her türlü katkıyı, desteği verdik. Terörsüz Türkiye sürecini, gündelik siyasetin yıpratıcı tartışmalarının uzağında tutmaya özen gösterdik. Komisyonun aldığı en son kararı, sürecin önünü açan, sürece katkı sunacak, terörün tasfiyesini hızlandıracak bir karar olarak değerlendiriyoruz. Partimizi temsilen Hatay Milletvekilimiz Hüseyin Yayman'ı malum görevlendirdik. Hüseyin Bey uzun yıllar bu meseleyi çalışmış, daha önce Akil İnsanlar Heyetimizde yer almış bir arkadaşımız. Bu konuya vukufiyeti sebebiyle Partimiz adına çalışmalara Hüseyin Bey katılacak. Terörsüz Türkiye menziline varana kadar sabırla, samimiyetle, cesaretle ve kararlılıkla hareket etmeyi sürdüreceğiz."

"Kılıçdaroğlu da görüyoruz ki; koyunlarında besledikleri yılanlardan rahatsız olmuş ve isyan etmiştir"

Belediyelerde yürütülen soruşturmalar ve CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu konu üzerine yaptığı açıklamalarının sorulması üzerine konuşan Erdoğan, "Malum belediyeler milletin biz yöneticilere emanetidir. Tıpkı oturduğumuz koltuklar, bulunduğumuz makamlar gibi millete aittir. Onların emanetine el uzatmaya yeltenenlerin ellerini kırmak ve açtıkları yolları tıkamak da devletin en temel vazifesidir. Milletin bir kuruşunu dahi, kimsenin çetelerine, çıkar gruplarına peşkeş çekmesine izin vermedik, bundan sonra da vermeyiz. Değerli arkadaşlar, şayet birileri mevcut sistemden tünel kazarak, hırsızlıklarına, yolsuzluklarına, rüşvet çarklarına su taşıyan bir yol açmışlarsa, kimsenin şüphesi olmasın, o yolları da keseriz. Sayın Kılıçdaroğlu da görüyoruz ki; koyunlarında besledikleri yılanlardan rahatsız olmuş ve isyan etmiştir. CHP'yi rüşvet, irtikap, hırsızlık, yolsuzluk girdabına sürükleyen anlayıştan rahatsız olduğunu söylüyor. Demek ki; bir rüşvet çarkı var. Onu kendisi de kabul ediyor. Bugün, CHP yönetiminin tek gündemi yargının önündeki korkunç iddiaları perdelemek, dikkatleri başka yönlere çekmek, gürültü çıkartarak partinin içine düştüğü bataklığın görülmesini engellemektir. Umarız CHP'liler, partilerini çepeçevre kuşatan bu ahtapottan kurtarabilir.

Trabzon'da 24 Kasım Kutlaması: "Öğretmenlerimize Minnettarız"
Trabzon'da 24 Kasım Kutlaması: "Öğretmenlerimize Minnettarız"
İçeriği Görüntüle

"Daha millete temel belediyecilik hizmetini veremeyen CHP, çıkıp bize ahkam kesiyor"

Muhalefetin deprem bölgesinde vatandaşlara verilen sözlerin tutulmadığı yönündeki iddialarına cevap veren Erdoğan, "Değerli arkadaşlar, yıllardır milletimize bunların gözleri olduğunu ancak gerçekleri görmediklerini, kulakları olduğunu fakat hakikatleri işitmediklerini, dilleri olduğunu ancak doğruları söylemediklerini hep anlattık, anlatıyoruz. Bakın, en son deprem bölgesinde 350 bininci konutun anahtar teslimini yaptık. Bu sıradan bir rakam değil. Halep oradaysa arşın burada. Gidin asrın felaketinin yıktığı şehirlerimizin nasıl ayağa kalktığını görün. Fakat bunlar oralara sadece oy istemeye gittikleri için, milletin durumu ile zerre kadar ilgilenmedikleri için, çamur atmakla meşguller. Hatırlayın, seçim zamanı depremzedeler kendilerini seçmeyince onlara nasıl ağır hakaretlerle saldırdıklarını. Biz milletimize yapılan hiçbir şeyi unutmayız, unutturmayız. Değerli arkadaşlar, daha millete temel belediyecilik hizmetini veremeyen CHP, çıkıp bize ahkam kesiyor. En büyük şehirleri trafiğe, susuzluğa mahkum eden, çöplerini toplayamayan CHP'nin sözüne milletim de asla itibar etmeyecektir" açıklamasında bulundu.

"Ülkemizin potansiyelinin farkındayız ve bunu harekete geçirmek için çaba gösteriyor, adımlarımızı bu doğrultuda atıyoruz"

Türkiye'nin, bölgesinde ve dünyada parlayan yıldız olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Ülkemizi her alanda kalkındırmak için gayret gösteriyoruz. Bir ülkenin gücü kendi ayaklarının üzerinde durmasıyla ölçülür. Biz kendi yolumuzu çiziyoruz, kendi geleceğimizi kendi ellerimizle inşa ediyoruz. Ülkemizin potansiyelinin farkındayız ve bunu harekete geçirmek için çaba gösteriyor, adımlarımızı bu doğrultuda atıyoruz. Yüksek teknoloji, enerji, araştırma-geliştirme gibi alanlarda yerli üretim kapasitemizi artırmak, temel amaçlarımız arasında. Kendi tankımızı, uçağımızı, insansız hava aracımızı üretiyoruz. Sağlam bir aile yapısının korunmasını, aileye yönelik saldırıların bertaraf edilmesini son derece önemsiyoruz. Her alanda bugünü değil, geleceği, 50 yıl sonrasını, 100 yıl sonrasını özellikle düşünerek, adımlarımızı da buna göre atıyoruz. Nasıl, devraldığımız Türkiye ile bugünün Türkiye'si arasında uçurum varsa, gelecek nesillere devredeceğimiz Türkiye de bugünün fersah fersah ilerisinde olacaktır" dedi.

Kaynak: İHA