Üniversitelerimiz de kendi içlerinde centilmenlik kuralları çerçevesinde rekabet edecekler. Performanslar rekabetle kurulacak, biz de başarıyı destekleyeceğiz” dedi.

Beraberindeki YÖK Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Prof. Dr. Hüseyin Karaman ile birlikte çıktığı bölge üniversiteleri ziyaretleri çerçevesinde Trabzon Üniversitesi’ni ziyaret eden YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, TRÜ Rektörü Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu ile görüştü. Senato Toplantısına başkanlık yapan Özvar, “Akademik sahada yükselmek istiyorsak rekabet vasfına önem ve öncelik vereceğiz. Üniversitelerimiz de kendi içlerinde centilmenlik kurallarını aşmadan rekabet edecekler. Performanslar rekabetle kurulacak. Bilimsel rekabetin sadece ülkede değil, dünyada ön çıkması lazım. Yükseköğretim Kurulu olarak hocalarımızdan ve yönetimlerden bunu bekliyoruz” dedi.

Şehrin ismiyle müsemma Trabzon Üniversitesi’nin tanınma ve kadim birimlerde deneyimli hocalarla çalışma yönünden büyük avantajlara sahip olduğunu belirten YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Senato Toplantısının açılışında yaptığı konuşmada şunları kaydetti: “Trabzon Üniversitesinin şehrin ismiyle anılmak ve tanınmak gibi bir imtiyaz ve avantajı var. Bazı insanlar şanslı doğarlar. Bazı üniversiteler de öyle; Trabzon Üniversitesinin kuruluşunda böyle bir avantaj oluştu. Üniversitemiz yeni ama köklü bir üniversitelerden biri. Çünkü bünyesinde çok kadim fakülteler ve deneyimli hocalar var. Fakülteler, sektörler, fırsatlar ve endüstriler böyle doğar. Anadolu’da yeni kurulan üniversiteler kurulduğunda bu bir dezavantaj değil avantajdır, kadim bir üniversite geleneğini, örfünü, kültürünü oluşturmuştur. Trabzon Üniversitesi de böyle kadim hocaların içinde bulunduğu, diğer hocaların güç verdiği bir üniversitedir. Trabzon’un güzel bir tarihi var. Bu tarihle bütünleşen bir üniversitemiz var. Trabzon şehir olarak da iki devlet üniversite ile bir vakıf üniversitesini kaldırabilecek popülasyon ve demografiye sahip. 800 bin nüfusa göre iki devlet üniversitesi hem şehir hem de bölge açısından çok kıymetlidir.”

TECRÜBE GÜÇTÜR

Yeni kurulan birçok üniversitenin sürece bağlı olarak bazı zorlukları bir arada yaşadığına işaret eden YÖK Başkanı, bu gibi yüksek öğretim kuruluşlarının kısa sürede ciddi mesafe alınmasının beklendiğini, ancak bünyelerinde tecrübeli hocalar bulunması halinde sürece daha kolay adapte olabildiklerini vurguladıktan sonra şöyle konuştu: “Hocalarınızın tecrübesi ve büyük üniversitelerde görev yapmış olmaları yeniliğin dezavantajını avantaja  çevirmenizi sağlayacaktır. Dengeli bir büyüme ve gelişme ile şehrin büyümesine hizmet edeceğinize inanıyorum. Öğrenci ve hoca sayılarınızı yakından takip ediyorum. Rektör Hocamıza sürekli soruyorum. Dengeli ve planlı gelişmeye büyük önem veriyoruz. Bunu sağladığımız zaman Trabzon Üniversitesi İnşallah önümüzdeki yıllarda çok daha iyi yerlere gelecektir. YÖK sahasında bizim perspektifimiz şudur; okullarımızın kendi içlerinde geçmişte ve YÖK tarihinde olmayan bir vasıf kazanmasını istiyoruz. Bu vasıf, rekabet vasfıdır. Üniversitelerimiz kendi içlerinde, centilmenlik kurallarını aşmadan rekabet edecekler. İdare olarak biz de yönlendirme yaparken bu tatlı rekabeti her üniversiteye kazandırabilmeyi ön planda tutuyoruz. Hocalarımızda rekabet hissi olursa, rekabet içinde olduğu bilinci olursa üniversite yönetimleri ve akademisyenler üniversitelere daha fazla katkı sağlayacaktır. Performans biraz rekabetle kurulmalı. Bir sonraki aşamada bu rekabetin sadece ülkede değil, dünyada ön çıkması lazım. Her sene Temmuz-Ağustos aylarında sınava giren öğrencilerimiz var. Bunlar bize hazır geliyor. Öğrenci bulmak, seçmek ya da aramak gibi bir görevimiz yok. Bizce bunun olması lazım. Devlet üniversitelerinin kendi öğrencisinin profilini belirlemesi ve bunun üzerinden çalışması lazım. Bu sadece yetenek sınavları ve ek programlarla olmaz. Konvansiyonel programlara alınacak öğrencileri bile seçebilme gayreti içinde olmamız, bu hakkı alabilmemiz lazım. Üniversite programlarını biraz harekete geçirerek buraya getirmek istediğimiz öğrencinin puanları üzerinden çalışabiliriz. Yani buraya A fakültesine 150 TM puanı ile öğrenci geliyorsa 170 ile girebilecek bir öğrenci profiline nasıl çıkabiliriz; bunu programlamak lazım. Bu açıdan üniversiteler öğrencilerini de seçebilmeli. Öğrenci profili üzerine çalışabilmeli.” 

PLANLI YÜRÜYÜN

Üniversitelerin öne çıkmasında en önemli yöntemin etkili iletişim ve bilişim olacağını vurgulayan Özvar, senato üyelerine tavsiyelerde bulunurken ise güçlü iletişim fonksiyonları ile bilişim tekniklerinin üniversitelerde çok yönlülüğü ve öğrenci seviyesinin belirlenmesinde başat faktör olacağının altını çizdi. 2547 sayılı Kanun çerçevesinde çalışmanın yeterli olmayacağını kaydeden Özvar, “Mevzuat elbette okunur ama tabiri caizse özel sektörün ayakta kalmaya çalışan firmaları gibi, kendi gemimizin su almaması için, üniversiteleri daha iyi yönetebilmek adına iletişim planlamaları yapabilmemiz lazım. Güçlü iletişime ihtiyaç var. Bu hem kurumun kendi içinde kendi paydaşları ile kendi unsurları ile hem de kurumun dış paydaşları ve muhatapları ile yürütülen projelerde, ilişkilerde fevkalade önemli. Bunun kadar önemli bir diğer husus, bilişim konusudur. Bu konuda üniversiteniz gerekli adımları atıyor, yakından takip ediyoruz ve biz de buna çok ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.”

NEWTON ÖRNEĞİ

Trabzon Üniversitesi’nin ‘etrafını ihata eden özellikleri ile’ öne çıkmasını isteyen Özvar, “Üniversitelerde rotanın nereye yöneleceğine dair karar vereceği makam senatolardır. Sayın Rektörümüzün riyasetinde senatonuz bunlara kafa yorup çalışmak durumunda. Trabzon Üniversitesi’ne herhangi bir programla güç veremezsiniz. Burada kural çok basit, kural çok belirleyicidir. Kim daha fazla üretiyor; bu kendini gösterir. Tabii ki bazı bölümler diğer bölümlere nispeten dezavantajlı olabilir. Mesela, İlahiyat hocalarımızın uluslararası yayın yapabilme imkanları iletişim kaynakları ile endekslere girecek fazla şansı yoktur. Kimyacılar bu konuda çok daha avantajlıdır. Ama temel bilimlerde matematikçi, kimyacıdan daha az avantajlıdır. Uluslararası yayın yapmakla olay bitmiyor. Hukuk Fakültesi de dezavantajlıdır; hangi dergiye yayın yapacaksınız? Mühendisler, sosyal bilimcilere göre daha avantajlı. Ama hekimler, bilhassa temel bilimlerde çalışanlar, mühendislerden daha iyi. Sosyal bilimciler, ilahiyatçılardan daha avantajlı. Eğitimciler, sosyal bilimcilerden biraz daha avantajlı. Buna rağmen birtakım vasıfları ile bazı programlar bölümler temayüz edebilir. Bu arkadaşlara, programa sahip çıkmak gerekir. Isaac Newton’ın ‘Ben devlerin omuzları üzerinde yükselen bir cüceyim’ sözü önemlidir. Bilimsel performansta ilerleyen arkadaşlara senato olarak sahip çıkmanız lazım. Bunun adı ayrım değil, teşviktir. Bir yerin kalitesi arttığı zaman emin olun diğer bölümlerin kalitesi de artacaktır. Üniversitemiz bu hususlarda daha fazla gayret gösterecektir. Üniversitelerin en büyük temsil makamı olarak senato ve yönetim olarak üstesinden geleceksiniz, biz de sizi destekleyeceğiz” şeklinde konuştu. 

DESTEK VE MİNNET

Rektör Prof. Dr. Emin Âşıkkutlu da yaptığı konuşmada “Üniversitemizde sizi ağırlamak bizim için çok önemli ve büyük bir anlam taşıyor. Ziyaretiniz bize gerçekten ayrı bir motivasyon sağladı. Bu vesile sizlere şahsım, üniversitem ve senatörlerimiz adına en derin şükranlarımı sunuyorum. Üniversite olarak sizlerin destekleriyle dengeli bir şekilde büyüyoruz ve yine sizlerin desteğiyle bunu sürdüreceğiz. Şimdiye kadar idari ve akademik olarak bize verdiğiniz güçlü destekten dolayı zat-ı âlîniz ve şahsınızda Sayın Kurul Üyelerimize minnettarız. Sizlerin riyaseti ve nezaretinde üniversitemiz inşallah çok daha iyi yerlere gelecektir” dedi. YÖK Başkanı ve beraberindeki Heyet daha sonra bir dizi inceleme ve açılış programına katılmak üzere TRÜ’den ayrıldı.

Editör: Birol Sancak