2001 yılında yaşadığı bir trafik kazası sonrası belden aşağısı felç kalan Ahmet Çiçek, tekerlekli sandalyeye mahkum olmasına rağmen hayata küsmedi. Ordu'nun Altınordu ilçesinde yaşayan Çiçek, evinin alt katında kurduğu atölyede 23 yıldır ahşap eşya üretimi yapıyor. Kaşık, merdane, masa ve dekoratif ürünler yapan 3 çocuk babası Ahmet Çiçek, geçimini bu sayede sağlıyor. Ürünlerini yaz aylarında sahil bandında ve el emeği pazarlarında satışa sunuyor. Ahşapla geçen yıllar, onun için sadece bir meslek değil, aynı zamanda terapi niteliğinde.

Bir Kazadan Hayata Açılan Kapı

Ahmet Çiçek'in yaşamı, 2001 yılında memleketi Ordu'da geçirdiği kazayla tamamen değişti. Belden aşağısı felçli kalan Çiçek, iki yıl süren tedavi sürecinin ardından yeniden üretmenin yollarını aradı. İstanbul'da başladığı iş hayatı, Ordu'da bir ahşap atölyesinde anlam buldu. Evinin alt katında kurduğu atölyede başladığı üretim süreci, zamanla geçim kaynağına dönüştü.

Ahşabın Gücüyle Terapi

Çiçek, şimşir, gürgen ve zeytin gibi ağaçları işleyerek kaşık, oklava ve benzeri mutfak ürünleri yapıyor. Ahşapla çalışmanın kendisi için bir terapi olduğunu ifade eden usta, "Ahşabın sesi bana huzur veriyor. Bu işi yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum" diyor. Tekerlekli sandalyeyle yaşamını sürdüren Çiçek, üretmenin kendisine güç verdiğini, evde oturmak yerine çalışmayı tercih ettiğini belirtiyor.

Zor Bir Meslek Ama Değerli Bir Sanat

Atölyede günde 8-10 kaşık, 20-25 oklava üretebilen Çiçek, artık şimşir ağacı bulmakta zorlandığını söylüyor. Zeytin ve gürgen gibi alternatiflerle üretime devam eden usta, ürünlerinin dayanıklılığını da vurguluyor. Her bir kaşık, sağlıklı malzemelerle ve büyük bir özenle hazırlanıyor. Ürünler Türkiye’nin dört bir yanına ve Avrupa ülkelerine gönderiliyor.

Gelenekten Geleceğe Bir Meslek

Ahmet Çiçek'in 23 yaşındaki oğlu da baba mesleğini sürdürüyor. Emre Düzgün, küçük yaşlardan itibaren bu sanatı öğrenmeye başlamış. Sosyal medya üzerinden ürün satışı yapan genç usta, aile mesleğini daha da geliştirerek yurt dışına açılmayı hedefliyor. Bu geleneksel sanat, hem kültürel mirası yaşatıyor hem de sürdürülebilir üretime katkı sağlıyor.