Karabük Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü öğrencisi Trabzonlu Tuğrul Şeyhoğlu ile kardeşi ortaokul son sınıf öğrencisi Zeynep Şeyhoğlu yaz tatili için Uzakdoğu gezisine odaklanmıştı. Baba İbrahim Şeyhoğlu, Türk hava yolları teknik çalışanı olduğu için tatil planları gerçeğe dönüştü.
İki kardeş, Ankara’dan İstanbul’a ve oradan da 12 Saatlik yolculukla birlikte Japonya’nın Başkenti Tokyo’ya uçtu. Tam bir hafta süreyle kaldıkları ülkeyi hem gezdi hem de not aldılar. O notları TAKA Gazetesi ve takagazete.com.tr okurları ile paylaştılar:
Tokyo, insana kendini hem Amerika Birleşik Devletleri’ne yolculuk yapmış gibi hissettiren hem de Uzak Doğu kültürünün hayranlığı gibi bir duygu yaşatan eşsiz bir şehir. Geleneksel Japon kültürünün derin izlerini taşıyan tapınaklar ve bahçeler, gökdelenlerle, neon ışıklı sokaklar ve modern batı mimarisi harmanlanmış durumda. Bu tezatlık, Tokyo'yu gerçekten büyüleyici kılıyor ve aynı zamanda bir toplumun kimlik sorgusuna tanıklık ettiriyor.
Tokyo maceranıza başlamak için en iyi yerlerden biri kesinlikle Asakusa. Burada şehrin en eski ve en önemli tapınaklarından biri olan Senso-ji Tapınağı bulunuyor. Konakladığımız otelde bu tapınağa çok yakındı. Kaminarimon(Şimşek Kapısı) adı verilen devasa kırmızı kapıdan geçerek başlayan yolculuğunuz, hediyelik eşya dükkanlarıyla dolu Nakamise-dori Caddesi boyunca devam ediyor. Tütsülerin kokusu, kalabalığın uğultusu ve geleneksel dükkanların atmosferi sizi adeta geçmişe götürüyor
Tapınağın kendisi de mimarisi ve tarihiyle etkileyici. Asakusa'nın geleneksel sokaklarında gezinirken, Japon kültürünün köklerine inmiş gibi hissediyorsunuz. Ancak bu güzel bölgede kusursuzluğu bozan ağır ve mide bulandırıcı sokak kokuları, oturup soluklanabilecek bank eksikliği, yaşlı evsizler ve sahip olduğu turizm gücüne rağmen İngilizce bilmeyen esnafları gibi ciddi sorunlarını da görmezden gelemeyiz. Özellikle sokaklarda bulunan ağır balık ve baharat kokuları insanların iştahını kaçırmakla beraber şehirden soğumanıza sebep oluyor.
Tokyo'nun modern yüzünü görmek için ise Shibuya ve Shinjuku bölgelerine gitmek şart.Özellikle Shibuya Kavşağı (ShibuyaScrambleCrossing), dünyanın en işlek yaya geçidi olarak biliniyor fakat film sahnelerinde ve sosyal medyada gösterilen gibi bir yer denemez. Her köşeden yükselen dev ekranlar, neon ışıklar ve reklam panoları adeta bir görsel şölen sunuyor. Shibuya'da alışveriş yapabilir, şehirde akşam üzerleri yapılan modifiyeli araç buluşmalarını izleyebilirsiniz veya otomat mağazalarında 200-800 yen (50TL-200TL) arasında hatıralık ufak figürler alabilirsiniz.
Shinjuku ise başlı başına bir dünya. Dev gökdelenlerin yükseldiği bu bölgede. Özellikle akşam saatlerinde, ışıl ışıl parlayan şehri görmek nefes kesici. Shinjuku'nun bir diğer ilgi çekici noktası ise Golden Gai. Buradaki daracık sokaklarda sıralanmış minik barlar ve geleneksel lokantalar, geleneksel Japon yeme içme kültürünü deneyimlemek için eşsiz bir fırsat sunuyor ancak daha önce Asakusa’da bahsettiğim ağır sokak kokuları Golden Gai sokaklarında çok daha baskın.Bu bölgeler Japon kültürü ve ruhunu kaybetmiş ve batılılaşmaya boyun eğmiştir. Shinjuku ve Shibuya’da mağazalar diğer bölgelerdeki mağazalara göre ciddi oranda pahalı ve aşırı kalabalık.
Nakano, Shinjuku ve Shibuya’ya göre daha kültürel ve adeta çizgi film sahnelerini andıran sokaklara sahip. Bu bölgede büyük bir ikinci el pazarı bulunuyor. İkinci el pazarında değerli teknolojik aletler, pahalı saatler, kültürel hediyelik eşyalar ve büyük tekstil markaların parçalarını uygun bir bütçelerle sahip olabilirsiniz.