Fırtına Deresi’nden Slovenya’ya: Raftingciler Dünya Yolcusu
Karadeniz’in hırçın sularında doğan bir başarı hikâyesi, şimdi Avrupa sahnesine taşınıyor. Rize’nin Ardeşen ilçesinde Fırtına Deresi’nde yıl boyu sürdürülen zorlu antrenmanların meyvesini toplayan Ardeşen Belediyespor’un 5 genç sporcusu, Türkiye Rafting Şampiyonası’nda gösterdiği üstün performansla milli takıma seçildi. Genç sporcular, temmuz ayında Slovenya’da düzenlenecek Gençler ve U23 Dünya Rafting Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil edecek. Amaçları sadece yarışmak değil, aynı zamanda dünya şampiyonu olarak bayrağımızı zirveye taşımak.
Karadeniz’in Hırçın Sularında Yetişti, Şimdi Dünya Şampiyonluğu Peşinde
Fırtına Deresi: Hırçın Sular, Hırçın Sporcular
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından korunması gereken 200 ekolojik sahadan biri olan Fırtına Vadisi, sadece doğal güzelliğiyle değil, sporcu yetiştirme potansiyeliyle de öne çıkıyor. 68 kilometre uzunluğundaki Fırtına Deresi, Ardeşenli gençlerin doğal antrenman sahası haline gelmiş durumda. Bu zorlu parkurda dört mevsim antrenman yapan sporcular, suyun gücünü ve birlikte hareket etmenin önemini birebir deneyimliyor.
Antrenör Aydın Aksoy, “Raftingin en güzel yanı takım ruhunu öğretmesi. Burada kardeşliği ve dayanışmayı öğrendik,” diyerek emeğin karşılığını almanın mutluluğunu yaşıyor.
Türkiye Şampiyonluğu ile Gelen Dünya Bileti
Ardeşen Belediyespor’un 11 takımından 6’sı Türkiye Rafting Şampiyonası’nda birinci olarak dikkat çekti. Bu takımlardan seçilen 5 sporcu, milli takım formasıyla Slovenya’ya gitmeye hazırlanıyor. Sporculardan Yavuz Efe Güngör, “Yağmur, kar demeden antrenman yaptık. Hedefimiz Slovenya’da dünya şampiyonu olmak,” diyerek motivasyonlarını ortaya koyuyor.
Genç sporculardan Hamza Karabulut ise “Fırtına hırçın bir yer. Burada çalışan sporcular da hırçın olmalı,” diyerek doğayla mücadele gücünün önemine dikkat çekiyor.
Gençler Dünya Arenasında: “Bayrağı Göğsümüzde Taşımak Gurur Verici”
Milli formayla ilk kez uluslararası bir organizasyona katılacak genç raftingciler, Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmek istiyor. Emirhan Aksoy ve Ahmet Raşitoğlu, “Bayrağımızı orada dalgalandırmak, İstiklal Marşımızı okutmak büyük bir gurur. İnandık ve başaracağız,” sözleriyle hem motivasyonlarını hem de milli duygularını dile getiriyorlar.
Bu hikâye, doğayla iç içe, zorlu koşullar altında şekillenen bir azmin, takım ruhunun ve gençliğin başarıya nasıl dönüştüğünün en güzel örneklerinden biri.