Trabzon 15 Temmuz Şehitler ve Hürriyet Parkı'nda gerçeklen etkinlikler ve mitingler kapsamında İşçi bayramı coşkuyla ve mücadele ruhuyla kutlandı.
Kahramanmaraş Caddesi’nden başlayan yürüyüşe ellerinde bayraklar ve pankartlarla çok sayıda emekçi vatandaşımız katılım gösterdi.
Yürüyüşün ardından düzenlenen mitingde, KESK Dönem Sözcüsü Muhammet İkinci de söz aldı. İkinci ; “ 22 yılda Türkiye eşitsizliğin, adaletsizliğin, hukuksuzluğun, yoksulluğun kol gezdiği;, her alanda konuşmasında çürümenin arşı alaya çıktığı bir ülke haline geldi. Bir tarafta bir avuç mutlu azınlık ve çıkar çevresi, bir tarafta 85 milyon emeğiyle geçinen, yok sayılan, ezilen emekçi halkımız. Bir tarafta, bir eli yağda bir eli balda, manda yoğurdu ve ejder meyvesi ile beslenenler, bir tarafta yoksulluk ve sefalet içinde ucuz gıda kuyruklarında ömürlerini tüketenler
Bir tarafta, ranttan, hazine garantili ihalelerden geçinenle, bir tarafta yoksulluk ve açlık sınırının altında ücretlerle yaşam mücadelesi verenler. Bir tarafta çocuklarını özel okullarda yurtdışında okutanlar, diğer tarafta gericiliğin kıskacında, bir öğün sıcak yemeğin çok görüldüğü, ucuz iş gücü olarak iş cinayetlerine kurban edilen tarikat ve cemaat yurtlarında istismar edilen çocuklar. Kavga, mücadele bu iki taraf arasındadır ve mutlaka 85 milyon emekçi halkımız kazanacaktır. Ezilenlerin hak, hukuk ve adalet mücadelesi galebe çalacaktır. Çünkü bu bozuk düzenin daha fazla sürdürülmesi mümkün değildir. Bozuk düzende sağlam çark olmaz.
Demokrasi halkın ekmeğidir. Anayasa ile güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerin engellendiği, seçme ve seçilme hakkının fiili olarak yok sayıldığı, halk iradesine darbe vurulmak istendiği bir dönemden geçiyoruz” sözlerine yer verdi
“Demokrasi En Acil İhtiyaçtır”
Ayrıca İkinci konuşmasında Demokrasiyi şu şekilde vurguladı; “Bir ülkede halk iradesine saygı gösterilmiyorsa, hukuka uygun davranılmıyorsa o ülkede demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Sendikal hak ve özgürlüklerin engellendiği grev yasaklılarının olduğu bir ülkede demokrasi en acil ihtiyaçtır. Demokrasi mücadelesi sınıflar mücadelesidir. Emekçilerin emeğiyle geçilenlerin eşitlik özgürlük insanca ve güvenceli yaşam hakkı ancak demokrasinin tüm kurumlarıyla işlediği bir ülkede tesis edilebilir. Halkımız demokrasi için direniyor. Gençlerimiz geleceklerine memleketlerini sahip çıkıyor, kadınlar haklarına, yaşamlarına sahip çıkıyor. Topraktan öğrenip kitapsız bilen Anadolu köylüsü yozgatlı çiftçimiz nasıl bir rejimle karşı karşıya olduğumuzu apaçık sergileyerek ders verircesine ne yapılması gerektiğini ifade ediyor. “Devlet turp ile Şalgam ile yönetilmez devlet hukuk ile adalet ile yönetilir diyor.” Bugün 1 Mayıs Meydanları demokrasi adalet özgürlük için yoksulluğa güvencesizliğe karşı mücadelenin ve direncin umut olduğu meydanlardır. Yaşadığımız sorunların çaresi bizdedir. Kurtuluşumuz kendi ellerimizdedir.
Bir araya geleceğiz, omuzumuza vereceğiz, birleşe birleşe kazanacağız. Ve asla aklımızdan çıkarmayacağız. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz. O nedenle sevgili dostlar, işçi kardeşlerim, emekçiler, Fabrikalarda tarlalarda okullarda hastanelerde belediyelerde yollarda yaşamın her alanında çalışan biziz üreten biziz. Biz olmazsak hayat durur. Tarihin bu çağrısını kulak verelim. Tarih bizi çağırıyor. Şimdi halkımızın demokrasi direnişine eşlik etme zamanıdır. Ayağa kalkın dostlar, kaldırın bayraklarınızı, sıkın yumruklarınızı! Eşitlik için, adalet için, demokrasi için, insanca yaşam için, bağımsızlık için, gençlerimiz çocuklarımız için Trabzon meydanından tüm memlekete çağırımızdır. Genel grev genel direniş için vakit tamamdır. Tarihin ve sınıfın çağrısına sırt çeviremeyiz. Hepinizi dostluk ve dayanışma duygularımla selamlıyorum” diyerek emekçi vatandaşları umutla selamladı.
1 Mayıs Nasıl İşçi Bayramı Oldu?
1 Mayıs, Türkiye de dahil birçok ülkede resmi tatil olan Emek ve Dayanışma günü olarak anılmaktadır.
Bu anlamlı günün başlangıcı ise ABD'de işçilerin hak arayışına dayanır.
1886 yılı ilkbaharında başta tekstil olmak üzere birçok sektörün merkezi olan Chicago'da işçiler eylem yapmaya başlamıştı. Sayısız işçi uzun çalışma saatlerinin düşürülmesi ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için greve başlamıştı.
Bu grev gerginlik ortamı yaratarak sokakları alevlendirdi. 4 Mayıs günü bombalar patlatıldı ve 6 polis hayatını kaybetti.
Bunun üzerine güvenlik güçlerinin de açtığı ateş sonucu birçok işçi hayatını kaybetti.
Tüm bu olaylardan sorumlu tutulan 4 işçi lideri için idam kararı verildi ve emekçi birçok işçi tutuklandı.
1889'da Paris'te toplanan İkinci Enternasyonal, işçilerin anısına Chicago'da protestoların başladığı bu günü "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" ilan etti.