Trabzonspor Teknik Direktörü Bjelica'nın gelecek sezon için kimleri gözden çıkartacağını şu an için bilmiyoruz. Ama tespitlerimiz ve tahminlerimize var. Bu tespit ve tahminlerimize göre, birçok oyuncu ile yollar ayrılacak.

Gelecek sezon bu oyuncu gurubuyla Trabzonspor asla yol alamaz. Çok büyük sorun söz konusu. Bir yandan da kısıtlı transfer bütçesi büyük sorunu var. Böyle bir gerçeklikte, teknik patron Bjelica da olsa, transferde Abdullah Avcı gibi hesapsız kitapsız bir transfer açılması ve saçılması yapılmaz. Bu nedenle altyapıya büyük önem vermek ve bu potansiyeli yatırım yapmak gerekir. Trabzonspor bu sezon Abdullah Avcı'nın yarattığı transfer enkazı nedeniyle çok başarısız bir sezon geçiriyor. Bu büyük kaostan çıkılması için transferde çok kaliteli ama çok az sayıda, 2 ya da 3 yabancı transfer yapmalı. Ondan sonra da altyapıya yönetilmeli. Örneğin Arif Boşluk gibi altyapıdan gelen çok yetenekli bir sol bek bu güne kadar neden oynatılmadı? Konya ve Ankaragücü maçlarında aldığı süre zarfında yaptıkları görüldü.

Trabzonspor’un son maça kadar derbi maçları hariç verdiği fotoğraf, bir kişi topla meşgul 10 kişi duruyor! Günümüz futbolunda böyle bir futbol yok. Hani nerede o iyi ve şampiyon takım? Hani nerede 2021-22 ruhu? Trabzonspor bu ruhu yakalamak istiyorsa boş çuval nasıl dik durmuyorsa, lüzumsuz iş bilmeyen ve eski başkan Ağaoğlu ile Abdullah Avcı kafasıyla hareket edilmemeli. Trabzonspor kendi kaynaklarına yönelmelidir.

TRABZONSPOR'UN FUTBOLLA İMTİHANI!

Yazının en sonunda yazacağımı, söyleyeceğimi en başında yazıp, söyleyeyim. Trabzonspor'un kadrosu Süper Ligi götürecek yeterlilikte değil! Bunun ana nedeni de eski Başkan Ahmet Ağaoğlu’nun, Abdullah Avcı'nın yanlış, eksik ve de başarısız transfer politikasına uyup, 27 ayda 55 transfer yapmasıdır. Bu açık ve tarafsız gözle bakabilen herkesçe kabul gören gerçeğe göre söylemek gerekirse, Trabzonspor’un kadrosu maalesef Süper Lig için yetersiz bir kadrodur. Lig yarışından sezon başında kopmuş bitimine az bir zaman kala bu görülmüştür. Şimdi ligin sonuna 5 maç kaldı. Onun için Trabzonspor elini çabuk tutmalı.

Eksikleri şimdiden tespit edip, gelecek sezonun planlanmasını çok ciddi şekilde yapmalıdır. Mevcut takımın neredeyse tamamına yakını kondisyon yetersizliği, moral, motivasyon ve hedefsizlik nedeniyle iyi futbol oynayamıyor. Takım tabiri caizse ununu elemiş eleğini asmış gibi, yeterli mücadeleyi dahi yapmaktan uzak durgun ve sorumluluk almadan oynuyor. Tabi buna oynamak denirse! Trabzonspor’un devamlılığı ve akışkanlığı yok, kötü alışkanlıkları ise çok. Örneğin; süratli pas trafiği yok, oyun kurgusu yok, pozisyon üretmek için olumlu paslaşma ve hazırlık yok, doğru dürüst orta ise hiç yok! Oyun içinde bir tek kolektif akın yok! Hücumda çoğalma yok! Gol pozisyonu üretmesi çok zor! Onun için de gol atması da tesadüflere kalıyor! Top kayıpları çok. Pas isabet oranı düşük. Takım pozisyon üretemiyor! Golcün Gomez ve Umut Bozok var ama onlara pozisyon üretecek organizasyon yok, olsa da çok çiliz bu pozisyonları değerlendirecek golcü de yok! O nedenle sezon sonunda en başta bu 2 golcüden ve diğer yabancı futbolculardan Trabzonspor bir an önce kurtulmalı. Geçen sene 22 milyon Euro bütçeli kadro ile şampiyon olunmuştu. Bu sene yapılan yanlış içi geçmiş yabancılar alınarak bu bütçe 44 milyon Euro’ya kadar çıktı. Trabzonspor yerlerde sürünüyor. Demek ki başarı büyük paralarla olmuyor.

UĞURCAN İLE OTURUP KONUŞULMALI

Geçen sezon bu takımın şampiyon olmasında büyük payı olan çok iyi bir Uğurcan gibi kalecin vardı. Bu sene ise şu ana kadar kalesinde 46 gol gördü. Her maçta gol yiyen bir kelecin var. Bu durumu çok iyi analiz etmek gerekir. Kalecin kötü mü? Hayır. Trabzonspor'u geçen sezon şampiyon yapan 5 futbolcunun başında Uğurcan geliyor. O zaman neden bu sezon bu kadar gol yiyen bir kaleciye dönüşüyor? Çünkü takım çok formsuz, yeterince mücadele etmiyor, kondisyon yetersizliğinden de mücadele emekte çok zayıf. Savunmada da başarısız, defans kurgusu ise şu ana kadarki onca maçta her maç değiştirilen bir defans kurgusu, o zaman Uğurcan nasıl başarılı olsun? Demek ki, takım çok kötü olduğu için Uğurcan da kotü görünüyor ve çare olamıyor.

Bu nedenle de çok gol yiyor. Ve maalesef, bu durumda herkes haksız bir şekilde kaleci Uğurcan'a yükleniyor. Uğurcan da hatalı gol yemiyor mu? Evet yiyor. Ama neden yiyor? Takım iyi olmazsa, takım savunması ve savunma hattın iyi olmazsa her kaleci gol yer! Ve bir de şu var. Uğurcan hatalı gol yiyorsa, kaleci antrenörü ne yapıyor? Yeterli antrenman mı yaptırmıyor? Ya da yeterli antrenman yaptırıyor da Uğurcan kaleci antrenörün verdiklerini kulak arkası mı yapıyor? Bu da çok iyi analiz edilmeli. Ama Trabzonspor’un bir derdi yok ki, binbir türlü derdi var! Nasıl olacak da bu kadar ağır sorunlara çözüm bulunacak? O da başta başkan ve yönetim ile asıl sorumlu teknik direktör ve teknik heyetin görevi.

ÇAY KOY YENİDEN BAŞLAYACAĞIZ

Trabzon'da dalya dediği sezonu şampiyonlukla taçlandıran bir kulüp var: Sebat Gençlik. Cemil Kalkışım yönetiminde ligi iştahla açan İsmail Batur'un talebeleri harala gürele geçen, aksiyonu bol bir sezonun finalinde 3.Lig'e çıkıp Trabzon'u sevince boğdu. Diğer taraftan futbolun beşiği sayılan kent yerlerde sürünüyor desem mübalağa yapmış olmam herhalde. Trabzon'da son yıllarda balans ayarları bir türlü yapılamıyor.

Bol dikiş atılan futbolun kalitesi arttıkça futbol oynatılacak sahalar, idman yapılacak tesisler ya atıl vaziyette bırakılmış ya da millet bahçesi olmuş. Hal böyle olunca da futbolun ne kalitesi kalmış ne de seyir zevki. Düşünün 3. Lig'e henüz adım atan Sebat Gençlikspor'un sahası yok, yani tarihle bağdaş kuran bu kulüp yersiz yurtsuz. Yeni sezonda maçlarını nerede oynayacağı da şimdilik kafalarda soru işareti yaratıyor. Yapılan yeni stadının sezona yetişip yetişmeyeceği muamma. Keza başkan Kalkışım'ın yol haritası da belirsiz. Şayet yola devam ederse Akçaabat'ın içinden veya dışından arzu ettiği desteği görüp görmeyeceği de cevap arayan bir diğer soru. Sadece Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih'in destekleri ile değirmenin suyu dönmez. Yelpazeyi biraz daha açarsak Trabzon'un bir iki kulübüne daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Bir dönemler bulunduğu liglerin tozunu atan Ofspor ile Yomraspor şimdi nerelerde? Yılların Ofspor'u küme düştü, Yomraspor'un akıbeti belli değil. Neden? Cevap yine tesisleşmeye verilen, daha doğrusu verilmeyen değer. Şu bir gerçek ki sadece futbolun değil sporun geleceği için tüm paydaşlar topyekûn seferber olmalı ve yeni ufuklara yelken açmalılar. Üstada sormuşlar; "Her şeyi kaybettik. Ne yapacağız?" Üstat cevap vermiş; "Çay koy yeniden başlayacağız."


TRABZON SEVGİSİ BİTMEZ

Canım Trabzon!

Her dem güzelsin, her dem taze…

Denizle sevişen yakamoz gibisin yine.

Senden ayrılmanın verdiği hüzün kokar gurbet.

Dörtnala koşan bulutların döktüğü gözyaşıyla demlenir, içlenirsin.

Hırçın sularının çaldığı kemençeyle horon teper hamsin.

Çil çil altın gibi, yüz görümlüğü isteyen fındıkla beslersin doğayı.

Faroz’da Ganita'da, Boztepe'de, dağda, yaylada huzur bahşedersin insana.

Efsunu sende gizli bordo-mavinin…

Gizemi sende saklı Sümela'nın; çözülemeyen…

Toprağına kurban olduğum Trabzon!

Nice insanları yolcu ettin vargitle…

Bunlardan biride genç yaşta Trabzon’un Tonya ilçesinden çıkıp gurbetlere düşen genç iş insanlarımızdan, Antalya’da yaşayan Baki mimarlık ve mühendislik yöneticisi, Altınyaka koleji kurucusu Trabzon Tonyalı Evliya Baki iş hayatında başarılı olup yeni projelerine devam etmektedir.

İstemeden de olsa ayrılmıştı bu yeşil denizden.

Ama hiçbir zaman kopmadı, kopamadı sıladan...

Trabzon'u gurbette yüreğinin derinliklerinde hissedip yaşayanlardan…

"Tonyalı" değil "Trabzonluyum" diye sitem etti.

Trabzon adını her platformda kıvanç ve gururla andığından söz etti.

Hani derler ya, 'Doğduğum değil, doyduğum yer' diye…

O da doyduğu yerde; ama baba toprağına vefasını esirgemeyen biri.

Trabzon'un yazını da kışını da özlediğini söyledi.

Tonya’yı her zaman kalbinde taşıyanlardan biri o..

Bu ilçenin Trabzon'la özdeşleşip bütünleştiğini söyleyenlerden.

Trabzon'da kar yağsa Antalya’da üşüyenlerden biri o.

Bu şehre bir laf gelse 'Kurşun' gibi ağır geliyor ona.

Sevgilisini sonsuza dek gönlünde yaşatmaya yemin edenlerden…

Trabzonspor sevdalısı olan zaman buldukça maçlara giden, yeri geldiğinde canından çok sevdiği Trabzonspor’a maddi manevi katkıları olan Evliya Baki iyi bir Trabzonspor taraftarı Antalya Trabzonlular derneğinde de görev alan Evliya baki hayırseverliği, sevilen kişiliği ile tanınmaktadır. Antalya’da yaşayan mahallemizin değerli büyüklerinden Temel (Kostantin) Karayunus abimiz sayesinde kendisini gazetemizin sütunlarına taşıma fırsatımız oldu. Temel Karayunus, Antalya’da Trabzon’un eli ayağı, yaptığı sosyal faaliyetlerle Trabzon’u Antalya’da en iyi şekilde temsil ediyor. Evliya Baki gibi genç tutuğunu koparan değerli iş insanlarına Trabzon ve Trabzonspor’un her zaman ihtiyacı olacaktır. Yolun açık olsun Evliya Baki…

ALT YAPIDA KÖKLÜ DEĞİŞİM ŞART

Trabzonspor altyapısının köklü bir değişime ihtiyacı var. Hem yapısal hem de işlevsel olarak yeni bir heyecan gelmesi şart oldu. Trabzonspor altyapısı yıllardır bırakın A takıma oyuncu vermeyi, başarısızlıkta tavan yapmış durumda. Değişimin olması için daha ne olması lazım..?? Altyapıda görev alan antrenör profillerine incelediğimizde, günümüz futbolunda ve her alanda etki olan bilimsel yöntemlerden bihaber çalıştırıcılar, mevcut, bırakın bilimsel çalışma yapmayı yada bilimin ışığında kendini geliştirmeyi, bilime ters işlerde ısrar edenler bile var altyapıda… Orada görev alan antrenörlerin, yani çocukla çocuk olması gerekenlerin yaşı 55-60 olmamalı, hele de yıllar yılı o görevdeyse bu sorgulanmalı…

Bırakın lisanslı oyuncuyu, denenmeye gelen oyuncuyla konuşma tarzının nasıl olması gerektiğinden habersiz, çocuğa üstten bakan anlayışın asla ve asla altyapılar çalışmaması şarttır. Çocukla iletişim kurma becerisi yok, pedagoji biliminin varlığını bilmez, düzgün cümle kurmaktan aciz yaşlı amcalar kim bilir kaç çocuğun hayallerini yıkmışlardır… Bir diğer husus kulüp-çocuk-aile üçgeninin sağlıklı bir şekilde inşa edilmesi. Her çocuk farklıdır ve hepsi ayrı ayrı birer değerdir, çocuğun ailesini de iyice tanıyıp işin içine katıp, kulüp-çocuk ve aile ortak bilinciyle hareket ederek yapılacak çalışmalar hem altyapının daha sağlam ve güçlü olmasını hem de çocuklarımızın kişisel gelişiminin en yüksek değerde olmasını sağlayacaktır. Altyapıda yapılan antrenmanların aşırı kalabalık olması da bir başka problemi doğuruyor. Altyapı çalışmaları 30-40 kişiyle değil, ”Özel ders” mantığıyla en fazla 15-16 kişiyle yapılmalı. Antrenman süresince her çocuğa azami zaman ayrılmalı ve onlarla rahat iletişim kurulabilmeli, bu iletişimin gücü çocuğun motivasyonunu sağlamasının yanında değerli olduğunu hissettirerek en yüksek verimin alınmasını sağlar. Şahit olduğum antrenmanlarda maalesef yüzüne bakılmayan çocukların gözlerindeki o hayal kırıklığını çok defa görmüşümdür, bu çocukları kaybetmemeliyiz.

Lütfen biraz daha dikkat… Trabzonspor’un alt yaş gruplarında yıl içinde amatör takımlarla turnuvalar gerçekleştirmesi lazım, bu etkinlikler hem amatörde oynayan çocukların takibi adına hem de o çocukların Trabzonspor’a giden yolun sadece yaz başı yapılan turnuvalardan değil bu organizasyonlardan geçtiğini görmesi ve Trabzonspor’un önemli bir oyuncu portföyünün oluşmasına katkı sağlar… Sonuçta antrenörler belki biraz daha fazla çalışırlar ama hem kulübün hem Trabzonspor’un kazanımları çok daha artar… Altyapıda gözüme çarpan bir diğer husus antrenmanlarda yüzü gülen çocuk neredeyse yok gibi, hâlbuki altyapı çalışmaları şenlik havasında olmalı, oyunlar, etkinlikler ve antrenmanlar çocukların futbol yeteneklerini geliştirmenin yanında sosyalleşmelerini de sağlamalı.

Mutsuz ortamda fiziksel ve zihinsel anlamda sağlıklı nesiller yetiştirmemiz mümkün değildir, olursa da zaten şansa olur veya 18 yaşına geldiğinde “Menajerimle konuşun” cümlesi şamar gibi suratımıza iner. Burası Avrupa değil…

Veliler binbir fedakârlıkla çocuklarını tesislere getirip götürüyorlar, çocuklar antrenmana alınıyor velilerse tribünlere gönderiliyorlar, buraya kadar her şey normal fakat o veliler çocuklarını nerde ve nasıl izleyecekler bu büyük bir sorun. Ya başlarına yağmur yağar veya güneşten pişerler, olmadı ayakta durmaktan canları çıkar. Trabzonspor’un antrenman sahası tribünleri insana ve Trabzonspor’a yakışır düzeyde olmalı, korkmayın tribünleri iyileştirin, hiçbir veli o tesise zarar vermez.. Son olarak toparlarsak altyapıda köklü zihniyet değişimi şarttır. Aileler direkt olarak organizasyona dahil edilirken, yaşlı ve torun sevmesi gerekenlere teşekkür edilip gönderilmeli, yerlerine bu işi layıkıyla yapabilecek genç, deneyimli ve bilimin ışığıyla aydınlanmış çalışkan antrenörler getirilmeli. Bu potansiyel bu şehirde var… Trabzonspor için bu bir tercih değil, şarttır…