Sene 1910

Günlerden 3 Haziran.

Avrupa da parfüm ve kimya sanayi için kullanılan köpekler tükenince, Fransız’lar bizim saraya bir öneri getirir. “ Sokak köpeklerini bize satın! “

Para karşılığı sokak köpeklerinin Fransa tarafından satın alınması teklifi, bizimkilerin çok hoşuna gider ve başlarlar teker teker hayvanları toplamaya. Fakat, yıllardır sokak köpeklerini mahallelerinin birer ferdi gibi gören halk, bu duruma karşı çıkarak vermezler mahallelerinde yaşayan köpekleri.

Halkın bu duruma tepki göstermesi üzerine, yetkililer işi bir üst seviyeye taşıyarak, toplama işlemini paraya ihtiyacı olanlara ve gözü dönmüş serserilere havale eder.

Başlanır masumlar teker teker toplanmaya… Amma velakin halk bu defa da bu caniliğe razı gelmez.

Gemilerle Fransa’ya gönderilmek üzere Tophane de bekletilen binlerce köpeği duyan halk, burayı basarak eldeki tüm köpekleri kurtarır. Bizimkiler bakarlar ki halkın tepkisi bitmiyor, ama bir yandan da köpeklerden gelecek para elden gidecek, “ bu defa daha organize olmak lazım diyerek “ dikerler hayvanların başlarına askeri!

Tam tamına 80 bin köpek, sokaklardan zorla toplatılarak Fransa’ya satılmak üzere yeniden  Tophane de bekletilmeye başlatılır.

Fakat, ne olduysa olur Fransa bir türlü köpekleri almaz.

Gel zaman git zaman, toplatılan 80 bin köpeğin bakımı iyiden iyiye zorlaşmaya başlar.

En son bizimkiler köpekleri bedava vermeye bile razı olur ama Fransa’dan yine ses çıkmaz.

Bakarlar ki, bu iş Tophane de olacak gibi değil, köpekleri şehirden uzak bir yere taşımaya karar vererek tüm hayvanları Sivri Ada (Hayırsız Ada)ya naklederler.

Sonrasında yetkililer bu defa da Fransa’nın anlaşmayı fesih ettiği haberiyle köpekleri Sivri Ada da kaderleriyle baş başa bırakarak hayvanları ölüme terk ederler!

Hayvanların perişan hallerini öğrenen halk, bir süre onlara yiyecek taşısa da başa çıkamazlar.

Taşıma suyla değirmen döner mi?

Dönmez elbet…

Bir süre sonra, şehirden toplatılan köpekler açlıktan ve susuzluktan ada da can vermeye başlarlar.

Masum köpeklerin can verme esnasında çıkardıkları acı çığlıkları, iniştileri, ulumaları tüm Anadolu Yakası sahilinden duyulur. Bu halkı daha da üzer.

Fakat şartlar onları geri getirmeye el vermeyerek köpekler ölür.

Ölen hayvanların kokusu tam 2 yıl boyunca tüm sahil şeridini kaplar.

Hatta cam bile açamayan halk evlerini kapatarak o bölgeden uzaklaşır bir süre.

Bu acı durum karşısında, elinden hiçbir şey gelmeyen halk kendisini bir yandan suçlu ve çaresiz hissederken bir yandan da bunun bir lanet getireceğine inanır.

Ve sonunda da korktukları şey başlarına gelir.

1912 Büyük İstanbul Depremi olur.

Bu büyük depremi, masum köpeklerin ahına bağlayan halk, o günden sonra sokak köpekleriyle barışık halde yaşamını sürdürür.

Kısacası, sokak köpekleriyle, kedilerle yaşamak bizim kültürümüzdendir.

İnsanı medeni, uygar, mutlu, sevgi, saygı, ve paylaşım dolu olan yerlerde yaşayan hayvanlar da o yerin insanının ruhunu yansıtır.

Bu yüzdendir gittiğim yerlerde yaşayan sokak hayvanlarının önemi…

Sene 2022

Geçen hafta sahibi tarafından vahşice yetiştirilmiş bir Pitbull, minik bir çocuğumuza saldırıp yaralayınca olanlar da oldu! Sanki bu olay bekleniyormuşçasına yapılan konuşmaların ardından tüm fatura  sokaklarda yaşayan köpeklere kesilerek onlara karşı bir toplama süreci başlatıldı.

Gerçekten korkunçtu görüntüler!

Esnaf tarafından sopalarla kan revan dövülen mi, belediye ekipleri tarafından acı içinde sürüklene sürüklene götürülen mi, mahalle sakinleri tarafından yavru, anne demeden zehirlenen mi, ateşle yakılan mı…Ne tür vahşet ararsanız vardı şu son bir haftadır. Köpeklerin toplatılıp Çin’e gönderileceğinden tutun, her türlü söylenti de…

Tecavüze uğrarlar, dövülürler, tekmelenirler, kesilirler, kurşunlanırlar, zehirlenirler, yakılırlar, aç bırakılırlar ! Fakat bunu onlara yapan insanoğlu elini kolunu sallayarak gezer.

Ama  suçlu hep onlardır.

Altı üstü sokakta  yaşayacakları 3-5 yılı onlara çok görüp, sahipsizliklerini fırsat belleyip onları, leşten hallice, açlığın ve perişanlığın kol gezdiği barınaklara yerleştirme bahanesiyle diri diri öldürten, adeta çöpmüşler gibi toplatan yetkililer…

Hadi Allahtan korkmuyorsunuz!

Peki, tarihin tekerrür etmesinden de mi korkmazsınız?