Gümüşhane ve Trabzon’un sahile yakın yüksek yaylaları, sonbaharın ilk günleriyle birlikte beyaz çiğdemlerin narin dansına sahne oluyor. Akşam olunca içine kapanan, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte tüm zarafetini sergileyen bu nazlı gelinler, dağların sessizliğine hayat katıyor.

Kürtün’ün Erikbeli Yaylası’ndan Düzköy’ün Karadağ Yaylası’na kadar uzanan geniş alanda, obaların çevresini beyaz bir örtü gibi saran çiğdemler, görenleri büyülüyor. Bölge halkı bu manzarayı “yaylalardan göç etme vakti” olarak yorumlasa da, doğanın bu eşsiz güzelliği her yıl ziyaretçileri yeniden çağırıyor.

CHP'li Kadınlardan Kız Çocukları için Eğitim Kermesi
CHP'li Kadınlardan Kız Çocukları için Eğitim Kermesi
İçeriği Görüntüle

BAHAR GELİNCE HOŞ GELDİNİZ SONBAHARDA GÜLE GÜLE

Yaylada yıllardır yaşayan 82 yaşındaki Mustafa Balcık, bu beyaz çiçeklerin hikâyesini Gümüşkoza’ya şöyle anlatıyor: “Ben 25 yıl Milli Eğitim’de çalıştım. Emekli olunca hanımla birlikte yine dağlara döndük. Bu topraklar, bu rüzgarlar bizim için yaşamın kendisi. Bu çiçekler de öyle… Gecenin soğuğuna, gündüzün güneşine, sisine, rüzgarına dayanıyorlar. Bizim gibi, Karadeniz insanı gibi... Bahar gelince ‘hoş geldiniz’ derler, sonbaharda ‘güle güle’.”

Halk arasında “mahmur çiçeği” ya da “vargel-vargit” olarak bilinen çiğdemler, Karadeniz’in yüksek kesimlerinde yaşamın döngüsünü anlatan sessiz tanıklar. Baharda açtıklarında doğanın yeniden canlanışını, eylülde tekrar belirdiklerinde ise yaklaşan kışın haberciliğini yapıyorlar.

Latince adı Crocus olan bu zarif bitki, lale gibi soğan köklerinden filizleniyor. Beyaz, mor, pembe ve leylak tonlarıyla toprağa renk katarken; en dikkat çekici özellikleri, güneşle birlikte açıp gece olunca yeniden kapanmaları. Sonbahar serinliğinde, Karadeniz’in nazlı gelinleriyle göz göze gelmek isteyen herkes için, Gümüşhane ve Trabzon yaylaları hâlâ sessizce çağırıyor.

Kaynak: GÜMÜŞKOZA