Sisli Yaylalardan Doğan Bir Ses
Karadeniz’in hırçın dalgaları, sisli yaylaları ve doğanın kendine has sertliği… Sinan Akçal, bu coğrafyanın tüm ruhunu sazının tellerine yansıtan nadir sanatçılardan biri. Ona “Karadeniz’in Pir Sultan’ı” denmesinin nedeni, yalnızca türkülerindeki derinlik değil, aynı zamanda halkın ve adaletin yanında dimdik durması.
Sisli Yaylalardan Gelen Bir Ses
Karadeniz’in hırçın dalgalarıyla yoğrulmuş, yaylalarının sisinde derinleşmiş bir ses… Sinan Akçal, yalnızca bir ozan değil; doğanın, halkın ve kültürün dili olmuş bir gönül eri. Ona “Karadeniz’in Pir Sultan’ı” denmesinin sebebi, sazının telinden dökülen türküler kadar, hak ve adalet mücadelesindeki direncidir.
Bağlama ile Karadeniz’e Farklı Bir Nefes
İstanbul’da yaşamını sürdürse de yüreği hep memleketinin dağlarında atan Akçal, Karadeniz ezgilerini bağlama ile yorumlayan nadir sanatçılardan biri. Bölgenin kemençe ve tulumla özdeşleşmiş müzik geleneğine, bağlamanın sıcak ve derin tınısını katmasıyla kendine özgü bir kulvar açtı.
“Dağı gördüm dağın türküsünü yaptım, dumanı gördüm dumanın…” sözleri, onun müziğinin ve ruhunun özeti niteliğinde.
‘Kupli’ ile Zirveye
Sanat yaşamının en önemli duraklarından biri, 2021’de yayımladığı “Kupli” albümü oldu. Bu albüm, çocukluğunun izlerini, yaylaların sessizliğini, terk edilmiş evlerin hüznünü ve doğanın kendine özgü ritmini taşıyordu.
Yalnızca bir müzik albümü değil, Karadeniz’in ruhunu kayıt altına alan bir belge niteliğindeydi.
Doğa Mücadelesinin Sesi
Akçal, yalnızca sahnede değil, doğa için verilen mücadelede de var. Rize’nin Senoz Vadisi’nde yapılmak istenen HES projelerine karşı yürüttüğü çalışmalar, ona “Nacaklı Sinan” lakabını kazandırdı. Doğa sevgisini, türkülerinde olduğu kadar sahadaki kararlı duruşuyla da gösterdi.
Üretkenlik ve Yeni Eserler
2025 yılında da üretkenliğini sürdürerek “Veda – EP” ve Oy Veren Alsın Seni gibi yeni eserlerle dinleyicisiyle buluştu. Onun her şarkısında yalnızca bir melodi değil; bir hikâye, bir direniş ve bir hatıra saklı.
Bir Halk Ozanı Olarak Mirası
Sinan Akçal, bugünün hızlı ve yüzeysel dünyasında derinlikli bir ses olarak ayakta duruyor. Türkülerinde yalnızca Karadeniz’in dalgaları değil, halkın sesi, toprağın nefesi ve vicdanın yankısı var. Onun hikâyesi, müzikle mücadeleyi birleştiren, yüreklere dokunan bir yaşam öyküsü.