Kadın sağlığına yönelik uyarı ve bilgilendirmeler artarak devam ederken, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi’nden gelen önemli bir açıklama dikkat çekti. Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Hidayet Şal, HPV aşısının kanserden korunmada kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Şal, özellikle rahim ağzı kanseri başta olmak üzere bazı kanser türlerinin önlenmesinde aşının etkinliğine dikkat çekti.
Dr. Şal ayrıca, Türkiye’nin sağlık taramaları konusundaki başarılarını da gündeme taşıyarak, KETEM aracılığıyla yürütülen kanser erken teşhis programlarının Trabzon genelinde etkin bir şekilde sürdüğünü belirtti.
HPV Aşısı: Rahim Ağzı Kanserine Karşı Etkin Koruma
Dr. Hidayet Şal’ın açıklamasına göre, HPV (Human Papilloma Virus) enfeksiyonu, rahim ağzı kanserinin en önemli nedenlerinden biri olarak görülüyor. Aşının, bu virüse karşı yüksek düzeyde koruma sağladığını ifade eden Şal, özellikle genç yaşta yapılan aşılamanın ilerleyen yıllarda kansere yakalanma riskini büyük ölçüde azalttığını söyledi.
HPV aşısı ile ilgili farkındalığın artırılması gerektiğini belirten Şal, aşının rutin aşı takvimine alınmasının hayati önem taşıdığını dile getirdi.
KETEM Mobil Hizmetlerle Kırsala Ulaşıyor
Dr. Şal, Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü kanser tarama programlarının KETEM merkezleri aracılığıyla başarıyla uygulandığını aktardı. Trabzon’da merkez ve ilçelerde mobil tarama araçları ile kırsal bölgelerdeki vatandaşlara ulaşıldığını vurgulayan Şal, “Taramalar sayesinde hastalıklar, henüz belirti vermeden erken dönemde tespit edilebiliyor. Bu da tedaviyi kolaylaştırıyor ve başarı oranını artırıyor” ifadelerini kullandı.
Yıllık Kadın Doğum Kontrolleri Hayati Önem Taşıyor
HPV dışındaki bazı kadın kanserleri için henüz spesifik tarama programlarının olmadığını söyleyen Dr. Şal, rahim ve yumurtalık kanserlerinin erken teşhisinde düzenli jinekolojik muayenelerin önemine dikkat çekti. Kadınların yılda en az bir kez kadın doğum uzmanına görünmeleri gerektiğini belirtti.
Ayrıca tarama sonuçlarının kesin tanı niteliği taşımadığını, şüpheli durumlarda biyopsi gibi kesin tanı yöntemlerinin kullanılmasının şart olduğunu hatırlattı.
