Pandemi döneminde, insanların hastanelere başvurmaktan çekinmesi dolayısıyla hasta ve hastalık riski taşıyan grupların, tanı ve tedavide geç kalmalarının, anemi vakalarının sayısal olarak artmasına ve mevcut anemi hastalarının hastalıklarının daha da kötüleşmesine neden olduğunu belirten KTÜ Farabi Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlen Balta şunları kaydetti:  “Pandemi döneminde, insanların hastanelere başvurmaktan çekinmesi dolayısıyla hasta ve hastalık riski taşıyan grupların, tanı ve tedavide geç kalmaları, anemi vakalarının sayısal olarak artmasına ve mevcut hastaların, hastalık şiddetlerinin daha da artmasına neden oldu.”

En SIK GÖRÜLEN NEDEN, DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ

Balta, açıklamasında  “Anemi yani halk arasında söylenen şekliyle kansızlık, kırmızı kan hücrelerinin normalden düşük olmasıdır. Bu, bir halk sağlığı problemidir ve düşük, orta ve yüksek gelişmişlik düzeylerindeki toplumların hepsi için bir sorundur. 2013 yılı verilerine göre dünyada, 1.93 milyon insanda anemi mevcuttu ki bu da dünya nüfusunun yüzde 27’siydi. En sık görülen nedeni ise "Demir Eksikliği Anemisi"dir ve bu durum, sosyo-ekonomik durum veya coğrafyadan bağımsız olarak en sık kadınlarda ve çocuklarda ortaya çıkar. Eldeki verilere bakacak olursak dünyada çocukların yüzde 42’sinde, gebe olmayan kadınların yüzde 29’unda ve gebe kadınların yüzde 38’inde anemi mevcuttur veya mevcut olacaktır.” Cümlelerine yer verdi.

“KIRMIZI KAN HÜCRELERİNİN YAPIMI İÇİN DEMİR GEREKLİDİR”

“Demir eksikliği, vücutta demir depolarının azalması ile diğer bir deyişle vücuda giren demir miktarının ihtiyaçtan az olması ile gelişir.” Diyen Balta, şunları kaydetti: “En sık görülen nedenleri; bebek ve büyüme çağındaki çocukları ilgilendiren hızlı büyüme dönemleri, gebelik, adet kanamaları veya herhangi bir nedenle vücuttan dışarıya kanama olması, bağırsaktan demir emiliminin azalması veya vejetaryenlerde olduğu gibi demir alımının az olmasıdır. Kırmızı kan hücrelerinin yapımı için demir gereklidir. Demir depoları azaldığında, bu ihtiyaç karşılanamaz ve kan üretimi bozularak anemi gelişir.”

“HAFİF BİLE OLSA HAYAT KALİTESİNDE BOZULMA GELİŞİR”

Prof. Dr. Özlen Balta, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Vücuttaki demir eksikliği, kansızlık dışında başka sorunlara da yol açabilir. Çünkü demir, hücre yaşamı için olmazsa olmaz bir elementtir. Demir eksikliği hafif olsa bile yorgunluk, hayat kalitesinde bozulma, iş kapasitesinde azalma gelişir, kişinin bilişsel gelişimi bozulabilir ve bağışıklığı zayıflayabilir. Gebelikte var olan demir eksikliği hem anne hem de bebek için çeşitli sıkıntılara yol açar. Halsizlik, yorgunluk, huzursuz bacak sendromu, baş ağrısı, saç dökülmesi, egzersiz toleransının azalması, egzersiz sırasında nefes darlığı, güçsüzlük, demir eksikliğinde sık gözlediğimiz belirtilerdir. Çok önemli bir bulgu, pika olarak adlandırdığımız kişinin; toprak, kağıt, buz gibi, yiyecek dışı maddelere karşı duyduğu iştahtır. Bu durum, demir tedavisi uygulanması ile hızla kaybolur. Tüm bu bulgular, anemi olmadan sadece demir eksikliğinde dahi meydana gelebilir ve demir tedavisi ile düzelir. Anemi hem çalışma kapasitesini azaltarak hem de sağlık giderlerini arttırarak ekonomik yük oluşturur. Yani anemi sadece kişisel değil aynı zamanda toplumsal bir problemdir.”

DİYET ALIŞKANLIKLARI DÜZENLENMELİDİR

Balta, diyet alışkanlıklarına dikkat çekerek “Demir eksikliğinin tedavisi, koruyucu sağlık hizmetleri ile başlar. Bu kapsamda ülkemizde, bebeklik döneminden itibaren destekleyici olarak demir tedavileri uygulanmakta ve ayrıca tüm gebeler, hemoglobin ve serum demir değerleri ölçülerek takip edilmektedir. Demir eksikliğinin önlenmesi için diyet alışkanlıkları düzenlenmelidir. Bu kapsamda kırmızı et, karaciğer gibi demirden zengin besinler alınmalı, demir emilimini arttıran C vitamininden zengin sebze ve meyve tüketimi arttırılmalıdır. Ayrıca demir emilimini azaltacağı için çay ve kahve tüketimi kısıtlanmalıdır.” İfadelerini kullandı.

DEMİR İLACI İLE BERABER ÇAY VE KAHVE İÇİLMEMELİDİR

Prof. Dr. Özlen Balta, açıklamasını şu şekilde tamamladı: “Demir eksikliği tedavisinde amacımız hem hemoglobin ve kırmızı kan hücre sayılarını normale getirmek hem de demir depolarını doldurmaktır. Demir ilacı, aç karına veya öğün aralarında alınmalıdır ve beraberinde demir emilimini bozacak kalsiyum içeren ilaçlar, süt ürünleri, çay, kahve gibi içeceklerin kullanımından kaçınılmalıdır. Ama maalesef ağızdan alınan demir ilacı; bulantı, kabızlık, ishal, kusma, ağızda metalik tat, dışkı renginin koyulaşması gibi birtakım yan etkilere neden olmakta ve zaman zaman kişinin tedaviyi kesmesi ile sonuçlanabilmektedir. Bu durumda başka tedavi seçeneklerimizin de olduğunu, kişinin kendi başına tedaviyi kesmek yerine bu sorunları doktoruyla tartışmasını ve alternatif tedavi yöntemlerini kullanmasını öneriyoruz.”

Editör: TE Bilisim