İşte Ayvazoğlu’nun mesajları:
 
‘25 Kasım 1960’da Dominik Cumhuriyeti’nde üç kız kardeşin tecavüz edilerek vahşice öldürülmesi ile ilan edilen bugünün öncesinde olduğu gibi sonrasında da tüm ülkelerin gündemini sıklıkla meşgul eden ve maalesef dünyanın da, dünya kadar insanın da çözüm anlamında çok iç açıcı sonuçlara ulaşamadığı bu ayıp, insanlığın kanayan yaralarından biri olmaya devam ediyor ve hepten cinsiyetçi bir yaklaşımla çözülebilecek bir problem gibi de görülmüyor.
 
HER TÜRLÜ DÜZENLEMELER
 
Diğer yandan 18 yıllık partimiz iktidarında,erkek tarafından uygulanan şiddetin toplumda mazur görülmesi, şiddetin kadına sözüm ona güç gösterme ve otorite kurma aracı olarak görülme ritüeli, din sanılan hurafeler, modernizm gibi gösterilen çarpık ilişkiler, eğitimsizlik, alkol, kumar ve madde bağımlılığı, yanlış arkadaş seçimi ve yanlış çevre gibi sorunlara karşı, kadının sosyal hayattaki rolünün ve haklarının güçlendirilmesi adına "Bu feryadın dinmesi için ne gerekiyorsa yapacağım!" diyen Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde kadına şiddete karşı çok önemli yasal düzenlemeler yaptık. Tarihi nitelikte adımlar attık.
 
KADIN KONUK EVLERİ AÇTIK
 
Tam da bu bağlamda bir reform niteliğinde kurulan Aile Bakanlığımızın da yapmış olduğu kapsamlı çalışmalar ve kadın destek uygulamaları ile uygulamaları ile, kadına yönelik şiddet ile mücadele ederken, kadına şiddet vakalarında mağdurları koruma kapasitemizi daha da güçlendirerek yeni 'kadın konukevleri' açtık.
 
SOSYAL DESTEK HATTI
 
Sosyal Destek Hattı ve özel olarak geliştirilen mobil uygulama ile şiddet ve istismar vakalarının ilgili birimlere anında bildirilmesini sağladık. Kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizi sıfır tolerans ilkesiyle yürütüyoruz. Tek bir kadının dahi şiddete uğramasına, hakkının, hukukunun, onurunun çiğnenmesine asla tahammülümüz yok. Bununla birlikte işimiz hiç de kolay değil.
 
SORUN İNSANİDİR
 
Diğer yandan, çifte standartçı, iki yüzlü yaklaşımlarla meselenin siyasi değil insani olduğunu görememek büyük bir handikap ve bununla birlikte maksatlı, bilimsel yaklaşımdan uzak, sorunun çözümüne katkı sunmaktan çok sorunu siyaseten kullanmaya endeksli yaklaşımlar da kadına şiddetle mücadelenin eksenini kaydırmaya matuf.
 
BİLİMSEL ÇALIŞMA
 
Ortada belirsiz, muğlak, anlaşılmaya muhtaç, bilimsel çalışma ya da istatistikten yoksun yani yeniden araştırılma lüzumu olan bir mesele yok. Hepimizin gözü önünde öldürülen, dövülen, incitilen, yok sayılan kadınlar var ve din,  dil, ırk ayırt etmeyen bu acı tabloya karşı bunca samimi icraatı ve gerçeği yok sayıp sözüm ona verdiğiniz bir önerge ile küçük siyasi oyunların aktörü yapacağımız tek bir kadın dahi olamaz.
 
EZBERLERİ BOZALIM
 
Kadına şiddete tepkinin şiddetin failine göre verilmediği, 11 yaşındaki kız çocuklarına kadar düşürülen medet ve acziyet eşiğindeki yüksek çözünürlüklü samimiyetsizliğin ittifakı ile de yüzleşilen, Cinsiyete tabi olmayan insanlığın gerektirdiği gibi öncelikle kendi iktidar alanını layıkıyla temsil edebilen ve hakkını verebilen herkesle, ezber sloganların ‘mış’lı taklitçilerinin duyarlı insan modeli turnusollarını çiğneyerek yürümeye devam edeceğiz. Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri Konuşmamı siyaset tarihinin belki de en masum, en haklı eylemi hatta belki de tam da bu yüzden en bereketli her gün yeni katılımlarla büyüyen bir kadın direnişini, Diyarbakır annelerinin evlat nöbetini saygıyla selamlayarak noktalıyorum. 25 KASIM Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne ihtiyaç dahi duyulmayacak bir dünyada yaşayacağımıza olan inancımla ben bize güveniyorum diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.’
Ayşen SARI
Editör: TE Bilisim