Zonguldak Bülent Ecevit Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Necmettin Aydın Mungan, prostat ve meme kanserleri arasındaki genetik bağa dikkat çekti. Mungan, prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen ikinci kanser türü olduğunu belirterek, hastalığın uzun süre sessiz seyredebileceğini ve metastaz yapabileceğini söyledi. Özellikle 50 yaş sonrasında düzenli kontrollerin hayati önem taşıdığını ifade eden Mungan, erken teşhis sayesinde hastalığın yüzde yüze yakın oranlarda tedavi edilebildiğini vurguladı. Ayrıca prostat kanseri bulunan bireylerin birinci derece kadın yakınlarında, meme kanseri riskinin genetik faktörler nedeniyle arttığını da kaydetti.
PROSTAT KANSERİ BELİRTİ VERMEDEN İLERLEYEBİLİYOR
Prof. Dr. Mungan, prostat kanserinin en tehlikeli yönlerinden birinin belirti göstermeden ilerlemesi olduğunu söyledi. Erkeklerin çoğu, idrarla ilgili şikâyetler yaşamadığında kendilerini sağlıklı hissettiklerini düşünebiliyor. Ancak Mungan, “İşeme şikâyetleri olmadan da prostat kanseri metastaz yapabilir” diyerek uyarıda bulundu. Bu nedenle 50 yaş üstü her erkeğin düzenli muayene ve kan testleri yaptırması gerektiğini, ailesinde prostat kanseri öyküsü olan kişilerin ise 40 yaşından itibaren kontrolleri ihmal etmemesi gerektiğini belirtti.
PROSTAT VE MEME KANSERİ AYNI GENDEN KÖKEN ALIYOR
Uzman açıklamalarında prostat ve meme kanserlerinin BRCA1 ve BRCA2 genlerinden kaynaklandığını ifade etti. Bu durum, prostat kanseri olan erkeklerin anneleri, kız kardeşleri veya kızlarında meme kanseri riskinin yükseldiği anlamına geliyor. Mungan, risk oranının genel popülasyona göre yüzde 10-20 arasında arttığını, genetik mutasyon taşıyanlarda ise bu oranın daha da yüksek olabileceğini söyledi. Bu nedenle prostat kanseri öyküsü olan ailelerin kadın bireylerinin, 30 yaşından sonra düzenli meme kanseri taramalarını yaptırmaları öneriliyor.
ERKEN TANI İLE TEDAVİ BAŞARISI YÜZDE YÜZE ULAŞIYOR
Her iki kanser türünde de erken teşhisin hayati önem taşıdığını vurgulayan Mungan, “Zamanında ortaya konulan tanı sayesinde prostat ve meme kanserini yüzde yüze varan oranlarda tedavi edebilmek mümkündür” dedi. Ayrıca meme kanseri tedavisinde kullanılan taksan grubu ilaçların, prostat kanserinde de tercih edildiğini belirtti. Bu ilaçların hammaddesinin ise Gümeli beldesindeki 4 bin 121 yaşındaki porsuk ağacından elde edilen maddelerden üretildiğini anımsattı. Farkındalık için bu anıt ağaca geziler düzenlendiğini de aktardı.
KONTROLLER HAYAT KURTARIYOR
Uzmanların ortak görüşü, düzenli kontrollerin hem prostat hem de meme kanserinde hayat kurtardığı yönünde. Aile öyküsü olan erkeklerin 40 yaşından, diğerlerinin ise 50 yaşından itibaren üroloji muayenelerini yaptırmaları büyük önem taşıyor. Prostat kanseri tanısı konulan erkeklerin kadın yakınlarının da meme kanseri riskine karşı taramalarını düzenli olarak gerçekleştirmesi gerekiyor.