Yurt içi ve yurt dışında toplam 21 kişisel sergi açtı. Ama şımarıp yoldan çıkmadı. Asıl mesleği ayakkabıcı. Hem de iyi bir usta. Ama onun gönlü renklerde, tuvalde, palette, tablolardaydı. Onun içindir biz onun için manşette, "Çizmeyi aştı, 21 sergi açtı" dedik. Yolun açık olsun! Hevesin ve kararlılığının getirdiği başarın örnek olsun sevgili Abdulkadir Yıldırım... Biz de kendisi ile sanat ve resim ile alakalı bir sohbet gerçekleştirdik.
Ailenin Yükünü Sırtlandım!
TAKA: Abdulkadir Bey bize kendinizi tanıtır mısınız? Resim sanatına nasıl başladınız? Ne kadar zamandır resim sanatına gönül verdiniz? Kaç sergi açtınız?

Abdulkadir Yıldırım: 7 çocuklu bir ailede Yenicuma Mahallesinde doğdum. Dayım ayakkabı ustasıydı. Ayakkabı çırağı olarak başladım. Boş zamanlarımda çizim yapıyordum. Hafta sonu Bisikletimin arkasına resim malzemelerimi koyuyordum. Araklıya gidiyordum. Daha sonra dayım tamamen işi bana devretti. Ancak resimi atölyede sürdürüyordum bu da çok güzel olmuyordu. Bir gün Ali Sabit Aksoy vardı. Oradan geçiyordu beni gördü resim yaparken. Resim yapıyorum dedim bana senle bir röportaj yapabilir miyiz dedim. Kabul ettik işte daha sonra sen bu güne kadar niye sergi açmadın dedi. Sergimi açtım daha sonra resim atölyemi kurdum. 1987 yılından beri yağlı boya yapmayı sürdürdüm. Zamanla resim de bir üslup yakaladım. 24 Sergi açtım 3 tanesi yurt dışında. 100 yakın karma sergiye katıldım. Bu bir aşk bu bir sevgi. Üniversitede resim bölümü öğrencilerine beni söyleşiye çağırdılar. Şuayp Şeyhoğlu karşıladı beni arkadaşlar niye Abdülkadir bey dedi. Öğrencilere şunu anlatmaya çalıştım bir şey sevgi ile sabırla olur. Onlarda beni izledi.
Kimsenin Etkisinde Kalmadım
TAKA: Biz daha çok doğa ile iç içe olan Resimlerinizi görüyoruz. Portre görmüyoruz. Portreye karşı mısınız?

Abdulkadir Yıldırım: Kesinlikle karşı değilim. Diğer atölyem kiraydı. Orada kullanımımız biraz hoyratçaydı. Bir duvar portre çalışmasıydı. Yağlı boyada kara kalem de portre yaptım. Deneme amaçlı imtihanlara girdim. O zaman 520 kişi arasında 15. Olmuştum. Onun ikinci aşamasında biraz daha düşük almıştım. Aynı çizgide kalamıyor insan. Hocalarımız hep şunu der bize sen sen ol kimsenin etkisinde kalma. Böyle devam et. Yani ben kendi halimde varacağım yere varıyorum. Bir başkasının etkisinde kalmaksızın tamamen kendim klasik bir başlangıçla başladım. Hep günümüz anlayışı ile başladım. Daha çok serbest klasik ve modern birleşim olarak ortaya çıkan resimler.
Farklı Çalışmalar Yaptım
TAKA: Bu tür çalışan var mı? Trabzon’da bu tür çalışma yapan kaç kişi olabilirsiniz? Bu çalışmaların öncüleri kim?
Abdulkadir Yıldırım: Bunu çok seyrekte olsa İstanbul’dan Konya’dan, Ankara’dan değişik vilayetlerden koleksiyoncu olup ta bu farklı çalışma yapıyor diyip gelip resim alanlar oluyor. İki yıl önce bir beyefendi aile tanışmıştık. O zaman zarfında on tane resim aldı benden. Ben o zaman ona dedim ki aldınız benden bu arkadaşlardan da alın. İnanın resim aldıramadım. Ben dedi sizin çalışmalarınızı daha farklı buluyorum. Ben bunlardan almak istiyorum dedi. Bine yakın yağlı boya yaptım.

Resim Sanatı Terapi Oluyor
TAKA: Neler yapıyorsunuz?
Abdulkadir Yıldırım: Yazları Hariç vaktimin çoğunu burada geçiriyorum. Son dört beş yıldır Gümüşhane tarafında bir evimiz var. Yazları orada bulunuyorum ve resim yapıyorum. Doğada çalışıyorum ve atölyemde de rötuş yapıyorum.
TAKA: Resim sanatı terapi oluyor mu?
Abdulkadir Yıldırım: Tabii ki oluyor. Çocuğum biraz rahatsız olduğu için ona da terapi oluyor. Çevrem ona karşı gösterdiğim performansı biliyor. Buna rağmen bu kadar güzel şeyleri başarmama çok gıpta ediyorlar. O sıkıntılarını adeta resim yaparak hafifletiyorsun diyorlar. Eşim de çok bunalıyor fakat elimden geldiğince çocuğumla ben ilgileniyorum.
Biraz Daha Sanata Değer Vermek Gerekiyor
TAKA: Bir resim sanatçısı olarak sitem edeceğiniz noktalar var mı?
Abdulkadir Yıldırım: Bu konuda benim bakış açımda şöyle bir farklılık var; ben nasip olayına inanıyorum. Ama genel olarak baktığımız zaman insanımız evine harcama yaparken birçok şeye yığınla para verirken evine bir resim koymuyorlar. Genel olarak arkadaşlarımızın sıkıntısı bu. Ülkemizde sanata biraz daha değer vermek gerekiyor. Almanya’da 3 tane kişisel sergi açtım. Ayrıca Trabzon Çarşı mahallesindeki Küçük Ayvasıl Kilisesi’nin karşısında 20 yıl atölyemin olmasından da çok yararlandım. Oraya gelen turistler onları getiren rehberi dinlemeyi bırakıp oraya yöneliyorlar. Hoşuna giden çok önemli eserleri incelemeye başlıyorlar. Küçükler eserleri çok fazla satın alıyorlar. Adreslerini verirdiler göndermemizi isterdiler. Bize karşı olağanüstü bir ilgi vardı. O insanlar da sanata bakış açısı biraz daha farklı.
HARUN YAVRUOĞLU