Salih Cora, Türkiye milli eğitimin nasıl olması gerektiği konusunda da şöyle konuştu: “Enerjimizi ve potansiyelimizi boşa tüketmemeliyiz; bu soruna net, yaygın ve kolektif bir cevap bulmamız gerekiyor. Herkesin düşüncesine saygı duymakla beraber, ülkemizin milletimizin değerlerine ve geleceğimiz için yeni reformlara ihtiyacımız vardır. Burada dindar nesil tartışması yapıldı, bizim burada kast ettiğimiz millî ve manevi değerlere ve geleceğimize yönelik bir perspektifti. Bu hususta bize en büyük referansı, en büyük ışığı Mevlana bırakmıştır. Pergel metaforu ile bildiğimiz bu miras ihtiyaç duyduğumuz yeniliklerin anahtarıdır. Pergel’in sabit ayağı, millî değerlerimiz, kültürümüz, gelenek göreneklerimiz örf ve adetlerimizdir. Hareketli ayağı ise evrensel değerler ve 72 millettir. Biz bunu kendi milletimize, kendimize rehber aldığımızda hiç şüphe duyulmamalıdır ki Mevlana hoşgörüsüne sahip nesiller, Yunus Emre bilgeliğindeki kişiler, Pir Sultan naifliğinde ve Abdülhamit devlet sorumluluğunda, Mustafa Kemal yurtseverliğinde bir nesli de teminat altına almış oluruz. “Dindar nesil” kavramını bu manada değerlendirmemiz gerekiyor. Bizim muasır medeniyet hedefimiz, kendi değerlerimiz, kendi medeniyet tasarrufumuzun taşıyıcısı olan bir millî eğitimi nesillerimize aktarmaktır. Muasır medeniyet Batı gibi olmak değil kendi gibi olmak, kendi gibi kalarak ama Batıyı ve dünyayı anlayarak bir gelecek tasarrufu hedefine yürümektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın dindar nesil kavramından kastettiği hususlar bunlardır. Bu kavramı bu şekilde yorumlayarak, bu kavram üzerinde millî eğitim politikalarımızı eleştirmemeliyiz.”

Sistem Tam Oturmadı

Öğrencilerin yeteneklerini ve kabiliyetlerini tespit etme noktasında henüz tam olarak yeterli bir sistem kurulamadığını söyleyen Salih Cora, “Mevcut sistemde öğrencilerimizin kabiliyetlerini ve yeteneklerini belirleme noktasında sağlıklı bir sistemin tam olarak oturduğu kanaatinde değiliz. Bu arada, bunu işletenin insan olduğunu düşünerek daha kapsamlı çalışma yapmamız lazım. Nitekim, bazen öğretmen yetersizliği, bazen idare ve öğretmen memnuniyetsizliği, isteksizliği veya yeni sınıf açılırsa yer sıkıntısı olacağı düşüncesi ve bazı derslerin istenmemesi gibi bahaneler ile öğrenciler 3-5 alana sıkıştırılmakta hatta bazen zorunlu yönlendirmeyle bu işte başarıya ulaşılamamaktadır. Hatta alan ve ders çeşitliliği daha fazla olan, örneğin meslek okullarında bu daha da olumsuz bir hâl almaktadır. Her yerde ve aynı oranda olmamakla beraber bazı yerlerde bu sorunlarla karşılaşmaktayız.” şeklinde konuştu.

Öğretmenlere Teşvik Verilmeli

Eğitimde öğretmen sorununa da değinen Salih Cora, mahrumiyet bölgeleri için öğretmenlere teşvik verilmesi gerektiğini de vurguladı.
Editör: TE Bilisim