1996’lı yıllar, PKK terör örgütü Karadeniz'e sızmaya çalışıyor. Bir gece Uzungöl’e geliyorlar, bir işletmeden silah ve para çalıyor, bir işletmeyi de ateşe verip kaçıyorlar. Karadeniz Gazetesindeyiz, birinci sayfadan küçük bir haber kullandım. ‘Uzungöl’e terör saldırısı’ diye. Bütün askeri ve sivil istihbarat teröristleri arıyor.

Bir gün sonra masamın üzerine bir faks kağıdı düştü.

‘Uzungöl’ü basan teröristler Soğanlı dağını aşamadan yakalandılar’.

Haberi 3.sayfadan kullandım. Ama içinde bir tereddüt de var. Acaba Şemsettin Öztürk’ün asparagas haberinden birisi mi!

Sabah saatleri Boztepe Tugay’dan Kurmay Başkanı Albay Raif Yılmaz arıyor,’Yusuf bu teröristler nerede yakalandı, biz onları arıyoruz.’

Ama komutanım…

Az sonra Milli İstihbarat Teşkilatı Trabzon bürosundan telefon geliyor.

‘Teröristler nerede?’

Diyorum ki ‘Komutanım herhalde Bayburt karakollarındadırlar!

Neyse apar topar Şemsettin’i arıyorum.

Şemso teröristler nerede diyorum, Aldığım cevap, bilmiyorum

Peki haber nedir?

‘Uzungöl’deki esnafın böyle bir talebi oldu yakalandıklarını ondan yazdım. Turizm zarar görmesin!’

CEMİYETİN FLAMASI

Trabzon kısa sürede birçok değerini kaybettik. Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu Trabzon basınında güçlü bir kalemdi.

Ankara’dan gelmiş parlanemento muhabirliği yapmış bir isim. Cumhurbaşkanı da gelse bakanlar da gelse mutlaka iki üç sorusu vardı.

Yakalandığı hastalıktan kurtulamadı ve yaşama veda etti.

Bizlerde cemiyetin önündeki tören, arkasından İskenderpaşa’da ve Demirkapı Köyüne gittik ve Ahmet Şefik’i uğurladık. Ahmet Şefik’in tabutunun üzerine cemiyetin amblemli flaması konulmuştu.

Mezarlıktan çıktık telefonum çaldı. Cemiyeten arıyorlar:

‘Sakın flamayı mezarlıkta unutmayın!’

Haluk Ayyıldız ile birbirimize baktık ve ‘İşte gazetecinin değeri’ dedik

Bazen flama kadar yok..

HABERCİNİN ACISI

Sevgili Okurlar

Nurgül Günaydın, Trabzon’un en istikrarlı bayan muhabirlerinden birisi. Kendisini gazeteciliğe başlatmama rağmen cemiyet başkanlığımda beni en çok yoran isimlerdendir.

İşe Vakfıkebir’den gider, gelirdi. Gidip gelmelerde midibüsün şoförü ile arkadaş olmuş ve o arkadaşlık evliliğe kadar gitmişti.

Nurgül hamile idi. Hem de ikizlerine. Bir gün Tuncay Hacıfettahoğlu aradı. Nurgül’ün eşi derenin bariyerlerine çarptı.

Ne oldu, yaşamını yitirdi.

Gazetenin haber servisi. Nurgül tam karşımda, haberi yok.

Yanıma çağırdım. Eşiniz kaza yapmış yaralıdır diye düşünüyorum dedim.

Bir süre sonra Asım Kemal Güner geldi.

Ve Muhabir Nurgül Günaydın’ı gazetenin dışına çıkardı. Koltuğunun altına aldı ve ona acı durumu anlatmak zorunda kaldı.

O Nurgül de ikizlerini baktı, büyüttü üniversiteli yaptı.

Bizim meslekten 3 anektod anlattım.

Gazeteciliğin havası vardır ama zorlukları daha çoktur.

Tüm meslektaşlarımızı günü kutlu olsun.