Ben cek’li, cak’lı ,edecem, gösterecem, yapacam gibi Türkçe’yi bozan sözlerle yazılan şarkıları dinlemediğim için Tarkan’ın Geçcek adlı şarkısıyla da ilgilenmedim.

Sonrasında şarkı ülke gündemini alt üst edince, gizli mesajlar verdiği iddia edilince, üstüne de askerliğini yapmamak için çürük raporu alanlar bile, Tarkan’a tepki olsun diye proğramında “ Mehter marşı “ çalınca, dur bir bakayım neymiş diyerek okudum Tarkan’ın “ Geççek” adlı şarKısının sözlerini... Öncelikle, dilimize farklı sesleniş ve yazım şekli getirdiği için geçcek kelimesini hiç sevmedim. Ama ben, kelimelerin bu şekilde yazımını ve seslendirilmesini zaten hiç sevmiyorum. Bunun, popüler kültürün dilimize kattığı büyük bir olumsuzluk olduğunu zaten biliyorum.

Gelelim asıl meseleye...

Bu şarkı ile yaşanılan siyasi paranoyayı hiç anlamış değilim. Neden kıyametler koptuğunu, Tarkan’ın neden bu kadar linç yediğini de?

Hep köşeye sıkıştırmadı mı?

Daha önce de sanki

Sırtımızdan vurmadı mı?

Bu kaçıncı darbe ilk değil ki

Düştük evet ama kalkmadık mı?

Biz hep hayata meydan okumadık mı?

Sen ferah tut içini

Biz neleri atlatmadık ki

Geççek geççek elbet bu da geççek

Gör bak umudun gününü gün etçek

Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman

O çiçekten günler çok yakın inan

Gitçek gitçek geldiği gibi gitçek

Her şeyin sonu var, bu çile de bitçek

Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman

O çiçekten günler çok yakın inan...

Böyle de devam ediyor sözler.

Defalarca okudum ama bana hiç politik gelmedi şarkı. Zerre o hisse kapılmadım. Kapılanları da hayretler içinde izlemekteyim.

Eğer söylenildiği gibi bir sözden yola çıkarak bu endişeler duyulduysa, ooooo yandık o zaman!

Eğer bir kelimeden yola çıkarak, ülke gündemi alt üst oluyorsa “Halimeyi samanlıkta bastılar, şalvarını gül dalına astılar” türküsünün sözleri kıyametleri koparmalıydı!

Çünkü cümle içinde “ basmak ve asmak “ adlı iki tehlikeli sözcük var!

Ya da, İbrahim Tatlıses’in “ Dam üstünde un eler, tombul tombul memeler... Memeler baş kaldırmış, kavuşmuyor düğmeler!” Sözleri...Sonuçta meme de olsa bir başkaldırı söz konusu!

Ha bir de “ Konyalıdan başkasına bastırmam oh oh! Konyalım yürüüü” diye bir türkümüz var. Burada da tehlikeli bir eylem söz konusu olabilir. Yürüüüü derken, türkü sakın yürüyüş mesajı veriyor olmasın?

Mesela bir de “ Ekmeğim var, aşım var. Ne belalı başım var. Yirmiden bir eksik. Ondokuz oynaşım var.” Sözlerinin olduğu bir başka türkü daha var. MazaAllah, ekmek diyor, aş diyor sözler! Sakın bir grev çağrısı olmasın bu türkü de?

Ha bir de “ Eminem çakır Eminem. Dağda da davar güderim.

Emineye selam ederim .”

Diye devam eden türkümüz daha var. Dağ, mağ ... Terör çağrısı olabilir mi acaba?

İnsan bu kafayla okuyunca, elbette şüphe duymaya başlıyor ama biz bu türkülerle göbek attık yıllardır.

Eğlendik, coştuk!

En güzel günlerimize bu türküler, şarkılar ortak oldu.

Ne oldu da bu kadar acayipleştik?

Şimdi aklıma geldi... Sibel Can’ın meşhur bir Serdar Ortaç bestesi vardı... ‘’Bu zaman da kimse sultan değil, hükümdar değil, bezirgan değil. Bu kadar güvenme kendine kimse sultan değil, padişah değil.” Dediği, evimizde, aracımızda şıkkıdı şıkkıdı peşi sıra çalan, eğlenceli şarkıyı dinlerken benim aklımdan bir kez bile siyasete dair başka bir şey geçmedi. Eminim ki kimsenin de geçmedi.

Ama şimdi, Sibel Can bu şarkıyı söylemiş olsaydı, kopacak olan fırtınanın şiddetini düşünemiyorum bile!

Ne gereksiz hezeyanlar içine düşer olduk böyle . Ne garip şeylerle uğraşır olduk.

Bırakın bu abartıları, gereksiz paranoyaları... Çıkarın şarkıların, türkülerin yaydığı enerjinin tadını.

Hep bağırış, hep itiş, hep mutsuzluk yayan tartışmalar, hep bir ağız dalaşı!

Bırakın Allah aşkına!

Bırakın!

Zaten yeteri kadar sorunumuz var!

Zaten etrafımız savaş narası atan egolularla dolmuş durumda!

Bir de üstüne yok o sözler politik, yok apolitik diyerek kederlenmeyin.

Boşverin...

Azıcık mutluluğun şarkısını dinleyin...