Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde yer alan ve Alicin Deresi’nin yukarısında konumlanan Alicin Manastırı, Trabzon’daki ünlü Sümela Manastırı’na olan benzerliğiyle dikkat çekiyor. Dağın yamacına kurulu bu tarihi yapı, hem mimarisi hem de gizemli geçmişiyle görenleri kendine hayran bırakıyor. “Ankara’nın Sümelası” olarak da anılan manastırın kim tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmese de Bizans dönemine ait olduğu ve rahipler tarafından ibadet yeri olarak kullanıldığı düşünülüyor.
Dağın Eteğinde Gizemli Bir Tarih
Deniz seviyesinden yüksek bir konumda yer alan Alicin Manastırı, dağların arasında adeta gizlenmiş durumda. Mimari yapısı ve coğrafi konumu ile Sümela Manastırı’nı andıran bu yapı, bölge halkı ve tarih meraklıları tarafından ilgiyle karşılanıyor. Ancak Sümela’dan daha eski olabileceği değerlendirilen manastır hakkında bugüne kadar çok az bilgi gün yüzüne çıkarılabildi.
Alicin Efsanesi ve İsminin Kökeni
Ankara tarihçisi Araştırmacı Abdülkerim Erdoğan’a göre manastıra “Alicin” adının verilmesinin nedeni, Celali isyanları sonrası bölgede barınan Ali isimli bir eşkıya. Erdoğan, bölge halkının buraya “Ali Cin Mağarası” da dediğini belirtiyor. Bu söylence, yapının sadece mimarisi değil, kültürel hafızadaki yeriyle de öne çıkmasını sağlıyor.
Ulaşımı Zor, Tarihi Derin
Manastıra ulaşmak, sarp kayalıklar ve derin vadiler nedeniyle oldukça zor. Erdoğan’ın belirttiğine göre, bu zorluk yapının savunma ve inziva amaçlı kullanıldığına işaret ediyor. İçinde klasik bir manastır yapısı olan odalar bulunmasa da ayakta kalan sur duvarları, geçmişin izlerini bugüne taşıyor. Sanat tarihçileri ise yapının bir manastır olduğu konusunda hemfikir.