Trabzon’da yaşayan Fatih Çolak’ın küçük bir balkonda başlayan üretim tutkusu, bugün Türkiye’nin dört bir yanına yayılan büyük bir farkındalık hareketine dönüştü. Hibrit tohumların verim eksikliğini fark ederek ata tohumlarına yönelen Çolak, yalnızca kendi ihtiyaçları için değil, binlerce insanın sofrasına ulaşacak ürünlerin temelini attı. Bugüne kadar 150 binden fazla yerli tohumu ücretsiz olarak Türkiye genelinde çiftçilere, öğrencilere ve kurumlara ulaştıran Çolak, hem sağlıklı tarımın hem de yerel üretimin önemine dikkat çekiyor.

Balkon bahçeciliğinden ulusal harekete

Fatih Çolak’ın hikâyesi, organik tarımın ne kadar küçük adımlarla başlayabileceğini ve nasıl büyük bir etkiye dönüşebileceğini gösteriyor. Balkonda kendi sebzesini yetiştirirken hibrit tohumların her ekimde verimsizleştiğini fark eden Çolak, çözümü ata tohumlarında buldu. Türkiye’nin çeşitli illerinden topladığı ata tohumlarını üretip çoğaltarak sürdürülebilir bir sistem kurdu.

Özellikle geçirdiği sağlık sorunundan sonra beslenme alışkanlıklarını tamamen değiştiren Çolak, doğal üretimi sadece kendi için değil, herkes için yaygınlaştırma kararı aldı. Başkalarına da ilham vermek adına çıktığı bu yolda binlerce kişiye ulaşmayı başardı.

Kimyasal kullanmadan yüksek verim mümkün

Çolak, sadece tohum göndermekle kalmadı; gönderdiği tohumların pilot bölgelerde ekimini sağlayarak kimyasal kullanılmadan da başarılı üretim yapılabileceğini kanıtladı. Gönderilen tohumlar Şanlıurfa’dan Konya’ya, Çukurova’dan Karadeniz’in yaylalarına kadar pek çok bölgede toprakla buluştu.

Bu deneyimlerden elde edilen veriler, çiftçilerin ilgisini çekti. Verimin yüksek, maliyetin düşük olduğunu gören üreticiler, bu yöntemle ekim yaptıkları alanları büyütmeye başladı. Böylece hem sağlıklı gıda üretimi arttı hem de çiftçilerin ekonomisine katkı sağlandı.

“Alın yiyin, çekirdeklerini bana getirin”

Fatih Çolak, Trabzon’daki 10 dönümlük arazisinin yalnızca 2 dönümünü ekip biçiyor. Ancak bu alandan elde ettiği mahsulleri yalnızca kendisi için değil, komşuları ve çevresiyle paylaşmak için kullanıyor.

Mahsul verdiği ürünlerin çekirdeklerini toplayarak yeniden eken Çolak, tohum döngüsünün sürekliliğini de bu şekilde sağlıyor. Bu felsefesini şu sözlerle özetliyor:

“Karpuz veriyorum, kabak veriyorum. Ama ardından diyorum ki, alın yiyin, çekirdeklerini bana getirin. Bu işin temeli döngüyü bozmamak.”

Tohumlar çocuklara da ulaşıyor

Yalnızca çiftçilere değil, çocuk esirgeme kurumları ve okullara da ulaştırdığı tohumlarla geleceğe yatırım yaptığını belirten Fatih Çolak, bu çalışmaları tamamen gönüllü ve kendi imkanlarıyla yürütüyor. Kargo ücretlerini dahi cebinden karşılayan Çolak, hedefinin ata tohumlarını her mahalleye ulaştırmak olduğunu söylüyor.

“Ben belki herkese tohum yetiştiremem ama bu konuda bir bilinç oluşturabilirim. Herkesin bir avuç toprağı olsun, her evde doğal üretim yapılabilsin. Tarımı zehirsiz, toprakla barışık hale getirmek zorundayız.”

Son söz: Herkesin bir avuç toprağı olmalı

Fatih Çolak’ın hikayesi, yalnızca tarımla ilgilenenler için değil, sağlıklı yaşam, sürdürülebilirlik ve yerli üretim konusunda yol arayan herkes için değerli bir örnek sunuyor. Bugün bir balkonla başlayan bu yolculuk, binlerce insanın toprakla yeniden tanışmasına vesile olmuş durumda.

Kaynak: İHA